“Yahudiye Kralı Hirodes zamanında,
Aviya bölüğünden Zekeriya adında bir kâhin vardı. Harun soyundan gelen
karısının adı ise Elizabet'ti.” (Luka’ya
Göre İncîl: 1:5).
Zekeriyyâ, İbranca (זכריה)
ZeKaRYaH, (זכריהוּ) ZeKaRYaHu şeklindedir. Suryanca “ܙܟܪܝܐ”, Habeşçe “ዘካርያስ”, Greekçe
“Ζαχαρια” şeklinde yazılır. “זכר”
Zeker, hatırlamak, ima yoluyla söz, anlatılanlarda dikkatli olmak, kayıt, anmak
anlamındadır. Anlamı diğer semitik kullanımlarıyla aynıdır.
Zekeriyyâ, זכר (hatırladı) + יה (Yah/Yehova) iki kelimeden oluşmuştur, Yah/Yehova
hatırladı şeklinde çevirilebilir. Zekeriyyâ adı Tevrât’ta kullanılan bir
kelimedir.
Elizabet;
(أليصابت)
veya (إليشبع )
(אלישׁבע): ELİŞaBa,
(ܐܠܝܫܒܥ) Elizabet
(Ἐλισάβετ)
Elizabet, Luka’dan
anladığımıza göre aynı zamanda Kohen/rahip bir ailedendir.
Apokrif ebionit
İncîlinde bunu teyit eden bir pasaj vardır;
“Görev süresi bitince
Zekeriya evine döndü.” (Luka’ya Göre İncîl: 1:23).
Bronz
sikke ve iki şofer
Burada
bir ara verelim, İncîl’in verdiği tarihlerde bir kısım sorunlar gözükmekte. Bu sorunla
ilgili bir değerlendirme yapalım daha sonra devam edelim.
Καισαρος Αυγουστου
Κυρηνιου:
Kirinius,
Συριας: Suriye,
İlki,
MÖ 3 ve 2 arasındaydı ve Hirodes öleli bir yıl olmuştu; ikincisi MS 6-7. Belli
ki Luka yanılmıştı; nüfus sayımı hem Hirodes hayattayken hem de Kirinius’un
yönetimi altında olamazdı.
(4000
Yıllık Tarihi Aldatmacalar, Gerald Messadié, Fransızcadan Çeviren Sonat Ece
Kaya, Pegasus Yayınları, s.69.)
Beşinci
konsüllüğümde, halktan ve Senato'dan aldığım buyruk üzerine, soyluların sayısını
artırdım. Üç kez Senato seçimi yaptım. Altıncı konsüllüğümde, çalışma arkadaşım
M. Agrippa ile bir nüfus sayımı yaptırdım. Kırk bir yıllık bir aradan sonra, lustrum
yaptım. Bu lustrumda dört milyon altmış üç bin Romalı yurttaş sayıldı. İkinci
kez C. Censorinus ile C. Asinius'un konsüllükleri sırasında, konsül yetkisiyle
yalnız başıma bir lustrum yaptım. Bu ikinci lustrumda dört milyon iki yüz otuz
üç bin Romalı yurttaş sayıldı. Üçüncü bir kez Sex. Pompeius ile Sex. Appuleius'un
konsüllükleri sırasında, yine konsül yetkisiyle oğlum Tib. Caesarçalışma
arkadaşım olduğu halde, lustrum yaptım. Bu üçüncü lustrumda dört milyon dokuz
yüz otuz yedi bin Romalı yurttaş sayıldı. Yeni yasalar yaparak atalarımın
eskiyerek uyulmaz duruma gelmiş olan birçok geleneğini yeniden canlandırdım.
Kendim, bizden sonra gelecekler için öykünmeye değer birçok örnek bıraktım.”
Lustrum: Kefaret (günahların bağışlanması)
için yapılan kurban töreni. Her dört yılda bir censor tarafından Roma halkı
adına nüfus sayımı bittikten sonra yapılırdı. Bu törende öküz, koyun ya da dişi
domuz kesilirdi. Nüfus sayımları, İ.Ö.28’de, İ.Ö. 8’de ve İ.Ö. 14’te yapıldı.”
(Ankara Anıtı, Çeviren Hâmit Dereli,
Cumhuriyet Dünya Klasikleri, Yayına Hazırlayan: Egemen Berköz 1999/19,20.)
Ankara'daki Hacı Bayram Camisi'ne bitişik olan ve "Ogüst Tapınağı" (August Tapınağı) adıyla tanıdığımız tapınağın duvarlarına kazınmış olan “Monumentum Ancyranum”, şimdiye dek bulunan Latince yazıtların en uzunu, en önemlisi ve en ilgi çekenidir. Roma İmparatorluğu'nu kuran Augustus, İsa'nın doğumundan on dört yıl sonra öldü. Ölümünden biraz önce kaleme aldığı bu yazı, Senato'da okunduktan sonra Roma'da dikili iki tunç sütun üzerine kazdırılmıştı. Ayrıca kopyaları da imparatorluğun öteki eyaletlerindeki çeşitli tapınaklara konmuştu. Bugün bu kopyalardan biri, çok iyi korunmuş olarak Ankaramızda bulunuyor. Öteki iki kopyadan kimi parçalar Isparta ili içinde Antiochia (Yalvaç) ve Apollonia'da (Uluborlu) bulundu. Kalan kopyalarsa bütünüyle yok olmuştur.
Tarihsel değeri, inanılmayacak denli büyük olan bu eşsiz anıtın Avrupa'ca tanınması, pek uzun bir zaman aldı. 16. yüzyıla dek Batı, böyle bir yazıtın varlığından bile haberli değildi. İlk kez 1555'te İmparator Ferdinand'ın yolladığı, Hollandalı Buysbecque'in başkanlığındaki bir kurul, seferde bulunan bir Türk padişahının yanından dönerken Ankara'da kaldıktan sonra, “exemplum Busbequianum” adlı bir kopyayla geri döndü. Ama, yazıttaki altı sütunun kopyasını çıkarma işi ayrı ayrı kişilere verilmişti. Yalnızca üçüncü ve dördüncü sütunlar tam olarak kopya edildi. Kalan dört sütunun kimi kısa parçaları okunabildi. Grekçe çeviri konusundaysa hiçbir araştırma yapılmadığı gibi, yapının dış yanındaki Grekçe yazının Latince yazıyla bir ilgisi olduğu, akla bile gelmedi. 1689'a dek bilginlerin elinde bu kabataslak kopyadan başka bir kopya yoktu. Ama o yıl, Cosson adında İzmirli bir tüccar, bugüne dek nasıl olduğu anlaşılmayan bir yolla eline bir başka kopya daha geçirdi. İlk kopyadaki kimi boşlukları doldurmasına karşın, bu da tam ve yetkin bir metin değildir.1701'de XIV. Louis, Tournefort isminde bir Fransız bilgininin başkanlığında, Ankara'ya özel bir bilim kurulu gönderdi. Bu kurul “exemplum Tournefortianum” adı verilen üçüncü bir kopya çıkardı; ama bu da her bakımdan doyurucu bir kopya değildir.
1705'te
Paul Lucas adında bir başka Fransız, yazıtın altı sütununun daha tam, daha
özenli bir kopyasını çıkardı. Hemen hemen yüz elli yılda, bütün Avrupa
bilginleri bu kopyayı araştırmalarına temel aldılar. Bugün bile önemini koruyor.
Bundan sonra 1745'te Pocock,1836'da Hamilton, Grekçe çeviriden Latince metnin
bozuk yerlerini düzeltmeye çalıştılar. Ama, tapınağın “cella” duvarına yapışık
olarak birtakım evlerin yapılmış olması, bu işi hemen hemen olanaksız duruma
getirdi.
1.
The Monumentum Ancyranum, E. G. Hardy, Oxford, 1923.
2.
Res gestae divi Augusti, Jean Gagé, Texte établi et commenté. Paris, 1935.
Çevirinin sonuna konan ekler, metnin anlaşılması için gereken bilgileri vermektedir. Yapıtın iyice anlaşılması için, bunların yeterli olmadığı açıktır.
Şunu da belirtmek gerekir ki, “Ogüst Tapınağı” diye anılan tapınak, Augustus'la bağlantılanmış olmakla birlikte, Augustus'tan çok önce de vardı. Son kazılarda ortaya çıkan temeller, bunu açıkça göstermektedir (Hamit Dereli, a.g.e, s.9-11)
Ankara
Anıtı üzerinden İncîl’de verilen tarihi değerlendirdiğimizde, olayları 8-10 yıl
geriye yerleştirebiliriz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder