15 Eylül 2021 Çarşamba

Baal ve İlyâs

 

Baal ve İlyâs

 

أَتَدْعُونَ بَعْلًا وَتَذَرُونَ أَحْسَنَ الْخَالِقِينَ” (37:125).

 



Ugarit (أُوغَارِيت/אוּגָרִית/𐎜𐎂𐎗𐎚) Ras Şamra (ראס שמרה/رأس شـمـرا)

أصحاب الرس” (25:38, 50:12).?

Ugarit sitesi Akdeniz kıyısında Suriye'nin Lazkiye Limanı'na altı mil kuzeyinde yer alır. Höyük veya höyük şeklindeki kalıntıları kıyıdan yarım mil uzaktadır. Kentin adı Mısır ve Hitit kaynaklarından bilinmesine rağmen, konumu ve tarihi, 1928'de küçük Arap köyü Ras Shamra'da antik bir mezarın tesadüfen keşfedilmesine kadar bir sırdı.

Kentin konumu, önemini ticaret yoluyla sağlamıştır. Batıda iyi bir liman uzanırken, doğuda kıyıya paralel uzanan sıradağlardan Suriye'nin kalbine ve kuzey Mezopotamya'ya giden bir geçit vardı. Şehir ayrıca Anadolu ve Mısır'ı birbirine bağlayan önemli bir kuzey-güney kıyı ticaret yolunun üzerinde oturuyordu.



Ugarit ilk yaklaşık MÖ 6500 Neolitik çağda kurulmuş, erken üçüncü binde önemli bir kent haline geldiği çivi yazısı dokümanlardan açıktır.

Mısır kralı IV. Amenhotep'e (Akhenaten, M.Ö. 1353-1336) komşu şehir Tire'nin gücü hakkında onu uyarmak için bir mektup yazmıştı. İhtişamını Ugarit'inkiyle karşılaştırmıştı.

 



Ugarit, tanrı Baal ve Dagan'a adanmış iki tapınağa sahip bir akropolün hakim olduğu kuzeydoğu tarafında hakim olan iki katlı evlerle kaplıydı. Burada MÖ 14. yüzyıldan 12. yüzyıla kadar Ugarit yaşamının neredeyse tüm yönlerini kapsayan yüzlerce çivi yazılı tablet keşfedildi.

(بَعْلًا): 37:125



Baal veya Baʿal, Arami, Amori ve Kenan dillerini kapsayan Kuzeybatı Sami dillerinde "efendi" ve "sahip" anlamlarına gelen bir saygı unvanıdır.”

Akadça: bēlu  [EN𒂗𒀭𒂗𒆤 (DEN.LÍL, “Enlil”), 𒀭𒂗𒆠 (DEN.KI, “Enki”) ]  (n.). Patron, şef, efendi, sahib (bêlu, bēltu, ba ' latu)

 Ugarit: 𐎁𐎟𐎍   bʿl

 Fenik:  𐤁𐤏𐤋

 İbranca: בעַל Dişil בעלה

Suryanca:    ܒܥܠ baˁlā ܒܥܠܐ (Syr)Bak. İncîl, Matta’ya göre: 5:25

 Habeşçe: በዓል

 Grekçe:  Βάαλ

 Latince: Baal

 Baal (Hadad)

Arabça: بَعْل à بَعْلًا Dişil  بَعْلَة (بَعْلًا): 37:125

Kelimenin dişil ba'alah, בַּעֲלָה,بعلة , evin sahibesi anlamı vardır.

“Tanrıların babası baştanrı El; onun oğlu, genellikle "bulutların binicisi" diye anılan ve şimşek ile gök gürültüsü tanrısı olarak bazen Hadad adıyla geçen bereket tanrısı Baal; ve sonra, denizlerin ve ırmakların tanrısı Yam-Nahar'dır. Yam-Nahar ile Baal birbirleriyle kavgalıdırlar; El, Nahar'dan yana olunca, Baal babası El'e başkaldırmıştır” (Ortadoğu Mitolojisi, Samuel Henry Hooke, Çeviren Alaeddin Şenel, 4. Baskı, imge Kitabevi Yayınları, 2002/114).

Baal, Temmuz/dumuzi gibidir, Anat/iştar/inanna onu arar. Bolluk, bereket, kıtlık, kuraklıkla ilgili kişileştirmedir.



 

Baal: “Kenan dilinde” “efendi” anlamına gelen “Batı Samilerin”de gök, dağ, şehir, döl bereketi tanrısı(putperest tanrısı). Putatapar “kenaan kavimleri”nin en önemli bereket tanrısı olan “baal”, “El”in oğlu ve “Anat”ın erkek kardeşidir. Baal’e tapınma, Yisraeloğluları’nın tek tanrılı dine girdikleri ilk dönemlerde büyük tehlike oluşturmuştur. Peygamber “Hoşea” bu putperest davranışın kuzeyde Yisrael Devleti’ne manevi çöküntü getirdiğini (Hoşea 2:10, 13:1), peygamber Yermiyau da Yeruşalayim’in kapılarında çocukların kurban edilmesini dahi içeren bu tapınmanın korkunçluğunu tasvir eder (yermiyau, 19) Yeuda Krallarından Heskiyau’nun ve Yoşiau’nın Baal’eın tapınaklarını yıkmasına rağmen. Baal’e tapma Birinci Bet-Amikdaş dönemi boyunca etkisini sürdürmüştür.” (Yahudi ansiklopedisi, Yusuf Besalel, Gözlem, c.1, Baal maddesi, 2001.) 

 

Yine İslam Ansiklopedisinde “Sâmi dillerinde ortak olan ve “Sahib, efendi” manasına gelen bu kelime Arapça ve Habeşçe’de “baâl”, “Ba’l”, Ken’ân dilinde ve İbranice’de “Baal”, Arâmice ve Süyanice’de “Beêl” şeklinde telafuz edilir.” “Kenân ülkesinde ba’l bereket verme, yağmur yağdırma, verimli kılma fonksiyonları olan bir tanrı olarak kabul ediliyordu. Ugarit kayıtlarına göre Ba’l rüzgar tanrısı olup zevcesi Astarte ile ken’ân panteonunun temelini teşkil ediyordu; onun yaşayan bütün canlılara verimlilik ve bereket sağladığına inanılıyordu. Onlara göre her şeyi yetiştirip büyüten oydu. Bu sebeble mahsulün, davarların ve ailelerin onda birini isterdi. Ba’l’in mâbedi, peygamberleri, din adamları da vardı” (T.D.V.İ.A, Ba’l maddesi).

 

“Baal, “El’in oğulları arasında sayıldığı halde (çünkü El bütün tanrıların babasıydı)… bununla birlikte “Baal”in başlıca kahraman olduğu Ugarit mitolojik metinlerinde… Baal(“efendi”) cins ismi onun kişisel ismi olmuştur. Ayrıca bir de özel ismi vardır. Haddu, yani Hadad. Ona “Bulutların süvarisi,” “yerin prensi, Efendisi” denir. Sıfatlarından biri “Güçlü,” “Egemen” anlamında “Alıyan”dır. Bereketin kaynağı ve temel öğesidir; ama kız kardeşi ve eşi Anat’ın hem aşk, hem savaş tanrıcası olması gibi, aynı zamanda savaşçıdır da” (Mircea Eliade, Dinsel İnançlar ve Düşünceler Tarihi, Kabalcı, 2003, S.187,188).



 



 

Baalbek بعلبك ܒܥܠܒܟ, Heliopolis/ λιούπολις , "Sun City" anlamındadır.


(اِلْيَاسَ) İlyâs:



وَاِنَّ اِلْيَاسَ لَمِنَ الْمُرْسَلٖينَ” (37:123).

وَزَكَرِيَّا وَيَحْيٰى وَعٖيسٰى وَاِلْيَاسَ كُلٌّ مِنَ الصَّالِحٖينَ” (6:85).

İlyâs Kur’an’da iki defa geçmektedir. 37:130’daki il yâsîn ise “آلِ يَاسِينَ”, “آلُ يَاسِينَ” şeklinde de okunmuştur.

(وَاِنَّ اِلْيَاسَ)






إِلْ يَاسِينَ


 

آلُ يَاسِينَ” Yâsîn ailesi anlamındadır.

İlyâs, İbrancaאליהו  Elîyah’a karşılık gelir “Yah/Yahve tanrımdır” anlamındadır. Asvd’e de ( إِيلِيَّا ), Latince Helias (Vulgate),  ɪlaɪəs, Yunanca Ηλιας (Greek Apostolic Bible), İngilizce Elijah (KVJ) , Suryanca ܐܠܝܐ (peşhitta), Habeşçe ኤልያስ ēliyasi karşılığındadır.

Hem Tanah’ta hem de Kur’an’ı Kerîm’de İlyâs ve Baal

 اَتَدْعُونَ بَعْلًا وَتَذَرُونَ اَحْسَنَ الْخَالِقٖينَ” (37:125).

İlyâs’ın Baal’a karşı duruşu, Tanah ve İncîl’de de “benzeşir”;

“Çünkü RAB'bi terk edip Baal'a ve Aştoretler'e taptılar.” (Tevrât, Hakimler: 2:13).

“İlyas, "İsrail'i sıkıntıya sokan ben değilim, seninle babanın ailesi İsrail'i sıkıntıya soktunuz" diye karşılık verdi, “RAB'bin buyruklarını terk edip Baallar'ın ardınca gittiniz.” (Tevrât, 1.Krallar: 18:18).

Hot “הבעלים

Asvd “الْبَعْلِيمِ

Septuagint “βααλιμ”

Vulgate “Baalim ”

KJV “Baalim”

“Tanrı önceden bildiği kendi halkından yüz çevirmedi. Yoksa İlyas'la ilgili bölümde Kutsal Yazı'nın ne dediğini, İlyas'ın Tanrı'ya nasıl İsrail'den yakındığını bilmez misiniz? (2). “Ya Rab, senin peygamberlerini öldürdüler, senin sunaklarını yıktılar. Yalnız ben kaldım. Beni de öldürmeye çalışıyorlar. (3). Tanrı'nın ona verdiği yanıt nedir? "Baal'ın önünde diz çökmemiş yedi bin kişiyi kendime ayırdım (4).” (İncîl, Romalılara Mektub: 11:2-4).

İlyâs kıtlık ve kuraklık bağlamlarında yer alır, Baal’in bereket, bolluk, doğa’nın canlanması (güneş-ilk bahar ekinoks’u)’nın kişileştirilmesi anlamında Temmuz/dumuzi ile benzerliğini yukarıda vurgulamıştık. Sıcak ve kurak yaz ayları Temmuz'un ölümünü simgelemişken, yağışlı ve serin dönemler yeniden doğumunu belirtmiştir. Tevrât’ta ve Hıdır-İlyâs kültünde, İlyâs Temmuz/Dumuzi/Baal’in görevlerini üstlenmiş gibidir.

 


Gilat'ın Tişbe Kenti'nden olan İlyas, Ahav'a şöyle dedi: "Hizmet ettiğim İsrail'in Tanrısı yaşayan RAB'bin adıyla derim ki, ben söylemedikçe önümüzdeki yıllarda ne yağmur yağacak, ne de çiy düşecek.” (Tevrât, 1.Krallar: 1:1).

“Ancak ülkede yağmur yağmadığı için bir süre sonra dere kurudu.” (Tevrât, 1.Krallar: 17:7).

“İlyas da tıpkı bizim gibi insandı. Yağmur yağmaması için gayretle dua etti; üç yıl altı ay ülkeye yağmur yağmadı (17). Yeniden dua etti; gök yağmurunu, toprak da ürününü verdi (18). ” (İncîl, Yakûb:5:17,18). 

“Uzun bir süre sonra kuraklığın üçüncü yılında RAB İlyas'a, "Git, Ahav'ın huzuruna çık" dedi, "Toprağı yağmursuz bırakmayacağım (1). İlyas Ahav'ın huzuruna çıkmaya gitti. Samiriye'de kıtlık şiddetlenmişti (2).” (Tevrât, 1.Krallar: 18:1,2).

“İlyas, "İsrail'i sıkıntıya sokan ben değilim, seninle babanın ailesi İsrail'i sıkıntıya soktunuz" diye karşılık verdi, “RAB'bin buyruklarını terk edip Baallar'ın ardınca gittiniz.” (Tevrât, 1.Krallar: 18:18).

“İlyas halka doğru ilerleyip, "Daha ne zamana kadar böyle iki taraf arasında dalgalanacaksınız?" dedi, "Eğer RAB Tanrı'ysa, onu izleyin; yok eğer Baal Tanrı'ysa, onun ardınca gidin." Halk İlyas'a hiç karşılık vermedi.” (Tevrât, 1.Krallar: 18:21).



Düşüncemize göre İlyâs, ehl-i Kitâb geleneğinde, Baal/Dumuzi/Temmuz’a evrilmiştir, hala hayatta olduğu, Hıdır ile İlyâs’ın aynı kişi olduğu, kardeş oldukları vb. halk arasında söylencelerin ehl-i kitâb kaynaklı olduğunu belirttelim.

Şu ayetle bitirelim;

وَمَا جَعَلْنَا لِبَشَرٍ مِنْ قَبْلِكَ الْخُلْدَ أَفَإِنْ مِتَّ فَهُمُ الْخَالِدُونَ  كُلُّ نَفْسٍ ذَائِقَةُ الْمَوْتِ” (21:34,35).

 

 

 

1 yorum:

  1. Üstad sunduğunuz bilgileri sömürürcesine okumaya anlamaya çalışıyorum.Yaptığınız çalışmaların karşılığını Allah verecektir.Ama ben haasaten şükranlarımı iletiyorum.

    YanıtlaSil

Cibt ve Tâgût Kelimelerinin Habeşçe izleği

                                                          Cibt ve Tâgût Kelimelerinin Habeşçe izleği   “ اَلَمْ تَرَ اِلَى الَّذٖينَ ا...