1 Eylül 2021 Çarşamba

Zekeriyyâ’nın Hikayesi (3)

 

 



İncîl’de, Zekeriyyâ ve oğlu Yahyâ Yahudilikten kopuşun ve Hristiyanlığa geçişin ilk başlangıcında yer alır.

 

Kur’an’da ise bu bir yenilenmedir.

 

Semitik bir kelime olan Kohen, Fenik 𐤊𐤄𐤍 (khn) 𐤊𐤄𐤍𐤕 ( khnt/rahibe), Ugarit 𐎋𐎅𐎐 (khn) 𐎋𐎅𐎐𐎚  (khnt/Rahibe), Aramca  כהנא (kāhănā), İbrancaכהן  (kohen), Suryanca ܟܗܢܐ (kāhənā‎), Habeş  ካህን (kahn), Arabça كَاهِن (kāhin) Rahip şeklinde çevrilebilir. Kohenlik Hârûn’un soyu ile ilişkilendirilmiştir.

"Bak, senin akrabalarından Elizabet de yaşlılığında bir oğula gebe kaldı. Kısır bilinen bu kadın şimdi altıncı ayındadır. " (Luka'ya Göre İncîl: 1:36). 

İbranca כוהנת (kohénet) kohenin karısı veya kızıdır. Bu bağlamda Elizabet'i Kohénet olarak düşünebiliriz. Dolayısıyla Yahyâ’da bir Kohen’dir. Ve Meryem, Zekeriyyâ ile aynı akrabalık bağlarına sahip bir kohénet olmalıdır.

“O günlerde Meryem kalkıp aceleyle Yahuda'nın dağlık bölgesindeki bir kente gitti (39). Zekeriya'nın evine girip Elizabet'i selamladı (40).” (Luka’ya Göre İncîl: 1:39,40).

 


Buranın “יוטה” Yetta (يطّا) olduğuna inanılır. Kasaba bir rahipler şehriydi.

 

Zekeriyyâ’nın öyküsü Luka’ya Göre İncîl’de yer alır;

 

Yahudiye Kralı Hirodes zamanında, Aviya bölüğünden Zekeriya adında bir kâhin vardı. Harun soyundan gelen karısının adı ise Elizabet'ti (5). Her ikisi de Tanrı'nın gözünde doğru kişilerdi, Rab'bin bütün buyruk ve kurallarına eksiksizce uyarlardı (6). Elizabet kısır olduğu için çocukları olmuyordu. İkisinin de yaşı ilerlemişti (7). Zekeriya, hizmet sırasının kendi bölüğünde olduğu bir gün, Tanrı'nın önünde kâhinlik görevini yerine getiriyordu (8). Kâhinlik geleneği uyarınca Rab'bin Tapınağı'na girip buhur yakma görevi kurayla ona verilmişti (9).  Buhur yakma saatinde bütün halk topluluğu dışarıda dua ediyordu (10). Bu sırada, Rab'bin bir meleği buhur sunağının sağında durup Zekeriya'ya göründü (11). Zekeriya onu görünce şaşırdı, korkuya kapıldı (12). Melek, "Korkma, Zekeriya" dedi, "Duan kabul edildi. Karın Elizabet sana bir oğul doğuracak, adını Yahya koyacaksın (13). Sevinip coşacaksın. Birçokları da onun doğumuna sevinecek (14). O, Rab'bin gözünde büyük olacak. Hiç şarap ve içki içmeyecek; daha annesinin rahmindeyken Kutsal Ruh'la dolacak (15). İsrailoğulları'ndan birçoğunu, Tanrıları Rab'be döndürecek (16). Babaların yüreklerini çocuklarına döndürmek, söz dinlemeyenleri doğru kişilerin anlayışına yöneltmek ve Rab için hazırlanmış bir halk yetiştirmek üzere, İlyas'ın ruhu ve gücüyle Rab'bin önünden gidecektir." (17). Zekeriya meleğe, "Bundan nasıl emin olabilirim?" dedi. "Çünkü ben yaşlandım, karımın da yaşı ilerledi." (18). Melek ona şöyle karşılık verdi: "Ben Tanrı'nın huzurunda duran Cebrail'im. Seninle konuşmak ve bu müjdeyi sana bildirmek için gönderildim (19). İşte, belirlenen zamanda yerine gelecek olan sözlerime inanmadığın için dilin tutulacak, bunların gerçekleşeceği güne dek konuşamayacaksın." (20). Zekeriya'yı bekleyen halk, onun tapınakta bu kadar uzun süre kalmasına şaştı. (21). Zekeriya ise dışarı çıktığında onlarla konuşamadı. O zaman tapınakta bir görüm gördüğünü anladılar. Kendisi onlara işaretler yapıyor, ama konuşamıyordu (22). Görev süresi bitince Zekeriya evine döndü (23). Bir süre sonra karısı Elizabet gebe kaldı ve beş ay evine kapandı (24). "Bunu benim için yapan Rab'dir" dedi. "Bu günlerde benimle ilgilenerek insanlar arasında utancımı giderdi." (25). Elizabet'in hamileliğinin altıncı ayında Tanrı, Melek Cebrail'i Celile'de bulunan Nasıra adlı kente, Davut'un soyundan Yusuf adındaki adamla nişanlı kıza gönderdi. Kızın adı Meryem'di (26) ” (İncîl, Luka’ya Göre: 1:5-26).

 

 Luka’nın anlattıklarından yola çıkarsak, Melek, Meryem'e göründüğünde ve ona bir oğlu olacağını söylediğinde, Elizabet Yahyâ'ya 6 aylık hamile olmalı. Yani Yahyâ, İsa’dan altı ay büyük olmalıdır.

 



 

Kur’an’da ise Zekeriyyâ Meryem’in gözetimini üstlendiği bir bağlamda konu edinilir.

 

Bu bir apokrif İncîl’de şöyle anlatılır;

 “Meleğin söylediği gibi altı ay (ayları) doldu. Yedinci (dokuzuncu) ayda Hanna doğurdu. Ve ebeye dedi: “Ben ne doğurdum?” Ebe dedi: “bir kız”. O zaman Hanna dedi : “Bugün benim ruhum yüceldi”. Ve onu yere koydu. Günler dolunca lohusalığmdan temizlendi ve çocuğa meme verdi ve adını Meryem koydu” (Yakub İncîli, (Ekrem Sarıkçıoğlu, Hıristiyanlarda Çocukluk İncilleri, Samsun 1992, s.11).

 “Aylar geçti ve çocuk büyüdü. İki yaşına gelince Yoahim Hanna’ya dedi: “Bunu bize veren Rabbimizin mabedine götürelim ve verdiğimiz sözü yerine getirelim ve hediyemiz kabul görsün! Fakat Hanna karşı çıktı: “Üç yaşını da doldursun, çocuk baba ve anne özlemi duymasın.” Ve Yoahim dedi: “Kabul”. Ve çocuk üç yaşına gelince Yoahim dedi: “İsrail Oğullarının   lekesiz kızını çağıralım, herkes bir meşale alsın ve yaksın, böylece çocuk geri dönmesin ve kalbi rabbin mabedinden ayrılmasın” Ve bu şekilde Rabbin mabedine kadar yürüdü. Ve Rahip onu aldı. Öptü ve şu sözlerle takdis etti. “Rab senin namını tüm nesiller arasında yüceltsin!” Âhir zamanda İsrail Oğullarının kefartini Rab sana vahyetsin!” Ve onu mihrabın üçüncü basamağına oturttu. Ve Rab Tanrı çocuğa cesaret verdi ve o kendi ayakları üzerinde sevinçle dans etti ve tüm İsrail evinin sevgisini kazandı” (Yakub’a Göre İncil:7:1-5).

 

    “Ve ebeveyni hayretler içinde Kâdir Tanrıya övgü ve hamdle dışarı çıktılar. Çünkü çocuk kendileri ile geri dönmemişti. Meryem mabed’te bir güvercin gibi korundu…” (Yakub’a Göre İncil: 8:1-2).

 



 


“The Protoevangelium of James”in bahsettiği Rahip/Kohen elbette Zekeriyyâ’dır.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Cibt ve Tâgût Kelimelerinin Habeşçe izleği

                                                          Cibt ve Tâgût Kelimelerinin Habeşçe izleği   “ اَلَمْ تَرَ اِلَى الَّذٖينَ ا...