Zebih edilen oğul İshâk mı İsmâil mi?
Benzeşenler-Farklılıklar
Âdem ve Eşi
Kıssası Tevrât ve Qur’an’da benzeştikleri gibi farklıdır.
Nûh Qıssa’sı Tevrât ve Qur’an’da benzeştikleri gibi farklıdır.
Lût Qıssa’sı Tevrât
ve Qur’an’da benzeştikleri gibi farklıdır.
Yûsuf Qıssa’sı Tevrât ve Qur’an’da benzeştikleri gibi farklıdır.
Davûd Qıssa’sı Tevrât ve Qur’an’da benzeştikleri gibi farklıdır.
Süleymân Qıssa’sı Tevrât ve Qur’an’da benzeştikleri gibi farklıdır.
İsâ ve Meryem
Qıssa’sı İncîllerlerle ve Qur’an’da benzeştikleri gibi farklıdır.
(Örnekler
vermek yazının sınırlarını aşacağından bu kadarını söyleyelim).
….
Zebih olayı ve Ehl-i Kitâb
Benzeşenler ve Farklılıklar
"Bu şeylerden sonra Tanrı İbrahim'i
sınadı ve ona, 'İbrahim!' dedi. O da 'İşte ben!' dedi. Ve dedi ki, '
Sevdiğin biricik oğlun İshak'ı al , Moriya diyarına git ve
orada sana göstereceğim dağlardan birinde onu yakmalık sunu olarak
sun.'" (Yaratılış 22:1-2, RSV).
"İbrahim,
iman sayesinde denendiği zaman, İshak'ı kurban etti . Vaatleri
almış olan Tanrı da biricik oğlunu kurban etmeye hazırdı
..." (İbraniler 11:17).
"Atamız İbrahim, oğlu İshak'ı sunağın
üzerinde kurban ettiği zaman, yaptığı işlerden ötürü aklanmadı
mı?" (Yakup 2:21).
Kurban edilecek çocuğun adının Qur’an’da
bildirilmemesi, diğer taraftan Tevrat’ta ve yahudi geleneğinde bunun İshak
olarak kabul edilmesi müslümanlar arasında görüş farklılıklarının ortaya
çıkmasına sebep olmuş, bir kısmı İsmâil’in, bir kısmı da İshak’ın kurban
edilmek istendiğini ileri sürmüştür. Hz. Ömer, İbn
Mes‘ûd, Alkame b. Vakkās, Kâ‘b el-Ahbâr, İkrime el-Berberî, İbn Cerîr et-Taberî
ve Süyûtî İshak’ın; Ebü’t-Tufeyl, Saîd b.
Müseyyeb ve daha başkaları ise İsmâil’in kurban edilmek istendiğini
söylemişlerdir. Hz. Ali, İbn Abbas, Ebû
Hüreyre, Hasan-ı Basrî, İbn Ömer, Mücâhid b. Cebr, Saîd b. Cübeyr, Süddî ve
Katâde b. Diâme’den her iki görüş yönünde de rivayetler nakledilmektedir.
(İslam Ansiklopedisi).
İbrahîm’in duası;
“رَبِّ هَبْ لِي مِنَ الصَّالِحِينَ (100)
فَبَشَّرْنَاهُ بِغُلَامٍ حَلِيمٍ (101)” (37:100,101).
İbrahîm Sâlih bir oğul için dua etmektedir;
Sorular;
Bu duadan önce İbrahîm’in bir oğlu var mıdır? Yok
mudur?
Bu dua’ya konu olan oğul ilk oğul mudur? Sonraki
midir?
İbrâhîm’in Sâlih olmayan bir oğlu varda onun
yerine Sâlih bir oğul mu istemektedir?
Akışta İbrâhim halkından ayrılıp bu duayı
etmektedir, bu ilk oğul için olduğunu göstermez mi?
İlk Oğul, “Çünkü İsmail
de öz oğluydu”
“Bana çocuk vermediğin için evimdeki bir uşak
mirasçım olacak." ” (Tevrât, Yaradılış: 15:3).
“Karısı Saray Avram'a çocuk
verememişti. Saray'ın Hacer adında Mısırlı bir cariyesi vardı. ” ”
(Tevrât, Yaradılış: 16:1).
“Hacer Avram'a bir
erkek çocuk doğurdu. Avram çocuğun adını İsmail koydu. ” (Tevrât, Yaradılış: 16:15).
“رَبِّ هَبْ لِي مِنَ الصَّالِحِينَ (100) فَبَشَّرْنَاهُ
بِغُلَامٍ حَلِيمٍ (101)” (37:100,101).
“(Yaqub) İsmail'in yanına gitti. İbrahim oğlu İsmail'in kızı, Nevayot'un kızkardeşi
Mahalat'la evlenerek onu karılarının üzerine getirdi. ” (Tevrât, Yaradılış: 28:9).
“Avram -İbrahim-
(27). İbrahim'in oğulları: İshak, İsmail (28). ” (Tevrât, 1.Tarihler: 1:27,28).
Zekeriyyâ’nın duası;
“قَالَ رَبِّ إِنِّي
وَهَنَ الْعَظْمُ مِنِّي وَاشْتَعَلَ الرَّأْسُ شَيْبًا وَلَمْ أَكُنْ بِدُعَائِكَ
رَبِّ شَقِيًّا (4) وَإِنِّي خِفْتُ الْمَوَالِيَ مِنْ وَرَائِي وَكَانَتِ
امْرَأَتِي عَاقِرًا فَهَبْ لِي مِنْ لَدُنْكَ وَلِيًّا (5)
يَرِثُنِي وَيَرِثُ مِنْ آلِ يَعْقُوبَ وَاجْعَلْهُ رَبِّ رَضِيًّا (6)
يَازَكَرِيَّا إِنَّا نُبَشِّرُكَ بِغُلَامٍ اسْمُهُ يَحْيَى لَمْ نَجْعَلْ لَهُ
مِنْ قَبْلُ سَمِيًّا (7)” (19:4-7).
“هُنَالِكَ دَعَا زَكَرِيَّا رَبَّهُ قَالَ رَبِّ هَبْ لِي مِنْ لَدُنْكَ
ذُرِّيَّةً طَيِّبَةً إِنَّكَ سَمِيعُ الدُّعَاءِ (38) فَنَادَتْهُ
الْمَلَائِكَةُ وَهُوَ قَائِمٌ يُصَلِّي فِي الْمِحْرَابِ أَنَّ اللَّهَ يُبَشِّرُكَ بِيَحْيَى مُصَدِّقًا بِكَلِمَةٍ مِنَ اللَّهِ
وَسَيِّدًا وَحَصُورًا وَنَبِيًّا مِنَ الصَّالِحِينَ (39)”
(3:38-39).
Karşılaştırma
“رَبِّ هَبْ لِي مِنَ الصَّالِحِينَ (100) فَبَشَّرْنَاهُ بِغُلَامٍ حَلِيمٍ (101)”
(37:100,101).
“فَهَبْ
لِي مِنْ لَدُنْكَ وَلِيًّا (5) يَرِثُنِي
وَيَرِثُ مِنْ آلِ يَعْقُوبَ وَاجْعَلْهُ رَبِّ رَضِيًّا (6) يَازَكَرِيَّا إِنَّا
نُبَشِّرُكَ بِغُلَامٍ اسْمُهُ يَحْيَى لَمْ
نَجْعَلْ لَهُ مِنْ قَبْلُ سَمِيًّا (7)” (19:4-7).
“رَبِّ
هَبْ لِي مِنْ لَدُنْكَ ذُرِّيَّةً طَيِّبَةً
إِنَّا نُبَشِّرُكَ
بِغُلَامٍ اسْمُهُ يَحْيَى لَمْ نَجْعَلْ لَهُ مِنْ قَبْلُ سَمِيًّا (7)”
İbrâhim ve Zekeriyyâ’nın duaları önceden bir oğulları
olmadığını gösteriyor ve bir oğul için dua ediyorlar.
İbrahim'in duasında istediği bu oğlun, ilk oğlun
dışında bir oğlu olması, önceki oğulun Sâlihlerden birisi olmaması durumunda
söz konusu olabilir.
Bu düşünülebilir mi?
İlk çocuğunun Sâlih bir oğul olmadığı ve Sâlihlerden
bir oğul vermesi için Allah'a dua ettiği makul müdür?
Zekeriyyâ’nın durumu içinde bu geçerlidir,
O’da bir oğul istemektedir ve bir oğlu yoktur.
Tevrât’ta ilk çocuk/oğul İsmâildir.
“Hacer
Avram'a bir erkek çocuk doğurdu. Avram çocuğun adını İsmail
koydu.” (Tevrât, Yaradılış: 16:15).
“Ve İbrahim yüz yaşında iken, oğlu İshak kendisine doğdu.” (Tevrât,
Yaradılış: 21:5).
Yukarıdaki pasuklara göre İsmail en azından 14
yıl boyunca anne ve babasının 'tek oğlu'ydu. Ve Behor’du.
Qur’an’da da bu ilk oğlun İsmâil
olduğuna işaret sıralamadır;
“اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ الَّذٖى وَهَبَ لٖى عَلَى
الْكِبَرِ اِسْمٰعٖيلَ وَاِسْحٰقَ اِنَّ رَبّٖى
لَسَمٖيعُ الدُّعَاءِ”
(14:39).
“وَقَالَ إِنِّي ذَاهِبٌ إِلَى
رَبِّي سَيَهْدِينِ (99) رَبِّ هَبْ لِي مِنَ
الصَّالِحِينَ (100) فَبَشَّرْنَاهُ بِغُلَامٍ
حَلِيمٍ (101) فَلَمَّا بَلَغَ مَعَهُ السَّعْيَ قَالَ يَابُنَيَّ إِنِّي
أَرَى فِي الْمَنَامِ أَنِّي أَذْبَحُكَ فَانْظُرْ مَاذَا تَرَى قَالَ يَاأَبَتِ
افْعَلْ مَا تُؤْمَرُ سَتَجِدُنِي إِنْ شَاءَ اللَّهُ مِنَ الصَّابِرِينَ (102) فَلَمَّا
أَسْلَمَا وَتَلَّهُ لِلْجَبِينِ (103) وَنَادَيْنَاهُ أَنْ يَاإِبْرَاهِيمُ (104)
قَدْ صَدَّقْتَ الرُّؤْيَا إِنَّا كَذَلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِنِينَ (105) إِنَّ
هَذَا لَهُوَ الْبَلَاءُ الْمُبِينُ (106)
وَفَدَيْنَاهُ بِذِبْحٍ عَظِيمٍ (107) وَتَرَكْنَا عَلَيْهِ فِي
الْآخِرِينَ (108) سَلَامٌ عَلَى إِبْرَاهِيمَ
(109) كَذَلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِنِينَ (110) إِنَّهُ مِنْ عِبَادِنَا
الْمُؤْمِنِينَ (111)”
“وَبَشَّرْنَاهُ بِإِسْحَاقَ نَبِيًّا مِنَ
الصَّالِحِينَ (112) وَبَارَكْنَا عَلَيْهِ
وَعَلَى إِسْحَاقَ وَمِنْ ذُرِّيَّتِهِمَا مُحْسِنٌ وَظَالِمٌ لِنَفْسِهِ مُبِينٌ
(113)” (37:99-113).
“وَلَقَدْ مَنَنَّا عَلَى مُوسَى وَهَارُونَ (114)”
“سَلَامٌ عَلَى مُوسَى
وَهَارُونَ (120)”
“اَمْ كُنْتُمْ
شُهَدَاءَ اِذْ حَضَرَ يَعْقُوبَ الْمَوْتُ اِذْ قَالَ لِبَنٖيهِ مَا تَعْبُدُونَ
مِنْ بَعْدٖى قَالُوا نَعْبُدُ اِلٰهَكَ وَاِلٰهَ اٰبَائِكَ اِبْرٰهٖيمَ وَاِسْمٰعٖيلَ وَاِسْحٰقَ اِلٰهًا وَاحِدًا وَنَحْنُ
لَهُ مُسْلِمُونَ” (2:133).
“قُولُوا اٰمَنَّا
بِاللّٰهِ وَمَا اُنْزِلَ اِلَيْنَا وَمَا اُنْزِلَ اِلٰى اِبْرٰهٖيمَ وَاِسْمٰعٖيلَ وَاِسْحٰقَ وَيَعْقُوبَ
وَالْاَسْبَاطِ” (2:136).
“اِنَّ اِبْرٰهٖيمَ وَاِسْمٰعٖيلَ وَاِسْحٰقَ وَيَعْقُوبَ
وَالْاَسْبَاطَ” (2:140).
“وَمَا اُنْزِلَ عَلٰى
اِبْرٰهٖيمَ وَاِسْمٰعٖيلَ وَاِسْحٰقَ
وَيَعْقُوبَ وَالْاَسْبَاطِ” (3:84).
“وَاَوْحَيْنَا اِلٰى
اِبْرٰهٖيمَ وَاِسْمٰعٖيلَ وَاِسْحٰقَ
وَيَعْقُوبَ وَالْاَسْبَاطِ” (4:163).
İlk Doğanlar
“Habil de sürüsünde ilk
doğan hayvanlardan bazılarını, özellikle de yağlarını getirdi. RAB
Habil'i ve sunusunu kabul etti. ” (Tevrât, Yaradılış: 4:4).
“Yakup, "Önce sen ilk
oğulluk hakkını bana ver" diye karşılık verdi (31). Esav, "Baksana,
açlıktan ölmek üzereyim" dedi, "İlk
oğulluk hakkının bana ne yararı var?" (32). Yakup, "Önce ant
iç" dedi. Esav ant içerek ilk oğulluk hakkını
Yakup'a sattı (33). ” (Tevrât, Yardılış: 25:31-33).
“RAB Musa'ya, "Bütün ilk doğanları bana adayın" dedi,
"İsrailliler arasında insan olsun, hayvan olsun her rahmin ilk ürünü bana
aittir." ” (Tevrât, Çıkış: 13:1,2).
İsmail ve İshak'ın her ikisinin de İbrahim'in
gerçek ve meşru oğulları olduğu evrensel olarak kabul edilen bir gerçektir. Bir
kişinin sadece bir oğlu onun 'ilk doğan oğlu' olarak adlandırılabilir; ve İbrahim'in 'ilk doğan oğlu' olan İsmail'dir; ve
İshak'ın doğumundan yaklaşık on dört yıl önce doğmuştur.
İbrahim'in 'ilk doğan oğlu' olmasının yanı sıra, İsmail yaklaşık on dört yıl
boyunca İbrahim'in 'tek oğlu' olma statüsünü korurken, İshak hayatının hiçbir
döneminde bu ayrıcalığa sahip olmamıştır.
İshâk Zebih edilecek ise neden oğul
müjdelenir?
Ehl-i Kitâb’ın elinde Hacer'den
doğmuş olduğu için İsmail'i İbrahim'in meşru oğlu olma hakkından mahrum bırakan
tek bir pasaj var mıdır ?
“Eğer bir adamın iki karısı varsa, birini
seviyor, öbüründen hoşlanmıyorsa; iki kadın da kendisine oğullar doğurmuşsa; ilk oğul hoşlanmadığı kadının oğluysa; (15). Adam malını
miras olarak oğullarına bölüştürdüğü gün sevdiği kadının oğlunu kayırıp ona ilk
oğulluk hakkını veremez (16). Hoşlanmadığı kadının oğlunu ilk doğan oğul olarak tanıyacak ve ona bütün malından iki pay
verecektir. Çünkü bu oğul babasının gücünün ilk ürünüdür. İlk oğulluk hakkı
onun olacak (17)." (Tevrât, Yasanın Tekrarı: 21:15-17).
Eğer Ehl-i Kitâb’ta bu şekilde bir ayet
bulunmuyorsa, o zaman İshak nasıl olur da ağabeyinin haklarını gasp edebilir ve
Tevrât'ta her ikisi için de aynı sıfatlar ve aynı ifadeler kullanılmışken onun
üzerinde üstünlük iddia edebilir.
Dahası, İsmail'in lehine, Tevrât'ta İsmail'in
İbrahim'e doğmadan önce ikincisinin Abram (yüksekliğin babası) olarak
adlandırıldığını, ancak doğumundan sonra (İbrahim'in) isminin Abram'dan
İbrahim'e (ulusların babası) değiştiğinin kaydedildiğini görüyoruz;
“Avram doksan dokuz yaşındayken RAB ona
görünerek, "Ben Her Şeye Gücü Yeten Tanrı'yım" dedi, "Benim
yolumda yürü, kusursuz ol (1). Seninle yaptığım antlaşmayı sürdürecek, soyunu
alabildiğine çoğaltacağım." (2). Avram yüzüstü yere kapandı.
Tanrı, (3). "Seninle yaptığım antlaşma şudur" dedi, "Birçok
ulusun babası olacaksın (4). Artık adın Avram değil, İbrahim olacak. Çünkü seni
birçok ulusun babası yapacağım (5). Seni çok verimli kılacağım. Soyundan
uluslar doğacak, krallar çıkacak (6). Antlaşmamı seninle ve soyunla kuşaklar
boyunca, sonsuza dek sürdüreceğim. Senin, senden sonra da soyunun Tanrısı
olacağım (7). Bir yabancı olarak yaşadığın toprakları, bütün Kenan ülkesini
sonsuza dek mülkünüz olmak üzere sana ve soyuna vereceğim. Onların Tanrısı
olacağım." (8). Tanrı İbrahim'e, "Sen ve soyun kuşaklar boyu
antlaşmama bağlı kalmalısınız" dedi, (9). "Seninle ve soyunla
yaptığım antlaşmanın koşulu şudur: Aranızdaki erkeklerin hepsi sünnet edilecek
(10). Sünnet olmalısınız. Sünnet aramızdaki antlaşmanın
belirtisi olacak (11). Evinizde doğmuş ya da soyunuzdan olmayan bir yabancıdan
satın alınmış köleler dahil sekiz günlük her erkek çocuk sünnet edilecek.
Gelecek kuşaklarınız boyunca sürecek bu (12). Evinizde doğan ya da satın
aldığınız her çocuk kesinlikle sünnet edilecek. Bedeninizdeki bu belirti
sonsuza dek sürecek antlaşmamın simgesi olacak (13). Sünnet edilmemiş her erkek
halkının arasından atılacak, çünkü antlaşmamı bozmuş demektir." (14).
Tanrı, "Karın Saray'a gelince, ona artık Saray demeyeceksin"
dedi, "Bundan böyle onun adı Sara olacak (15). Onu kutsayacak, ondan sana
bir oğul vereceğim. Onu kutsayacağım, ulusların anası olacak. Halkların
kralları onun soyundan çıkacak." (16). İbrahim yüzüstü yere kapandı
ve güldü. İçinden, "Yüz yaşında bir adam çocuk sahibi olabilir mi?"
dedi, "Doksan yaşındaki Sara doğurabilir mi?" (17). Sonra
Tanrı'ya, "Keşke İsmail'i mirasçım kabul etseydin!" dedi (18). ”
(Tevrât, Yaradılış: 17:1-18).
“İbrahim
evindeki bütün erkekleri -oğlu İsmail'i, evinde doğanların, satın aldığı
uşakların hepsini- Tanrı'nın kendisine buyurduğu gibi o gün sünnet ettirdi (23). İbrahim
sünnet olduğunda doksan dokuz yaşındaydı (24). Oğlu İsmail on üç yaşında sünnet oldu (25). İbrahim,
oğlu İsmail'le aynı gün sünnet edildi (26). İbrahim'in evindeki bütün erkekler -evinde doğanlar ve yabancılardan
satın alınanlar- onunla birlikte sünnet oldu
(27). ” (Tevrât, Yaradılış: 17:23-27).
İsmâil va’dine sadık bir oğuldur;
“وَاذْكُرْ فِى
الْكِتَابِ اِسْمٰعٖيلَ اِنَّهُ كَانَ صَادِقَ الْوَعْدِ وَكَانَ رَسُولًا
نَبِيًّا” (19:54).
Flavius Josephus da 'Antiquities'
adlı eserinde (İslam'ın gelişinden beş yüz yıldan fazla bir süre önce
yazılmıştır) sünnet töreninin Araplar arasında uluslarının kurucusu İsmail'in
sünnetini anmak için uygulandığını gözlemlemiştir: Ve onu sekizinci günde
sünnet ettiler. Ve o zamandan beri Yahudiler oğullarını bu sayıda gün içinde
sünnet etme geleneğini sürdürürler. Ama Araplar on üçüncü yıldan sonra sünnet
olurlar, çünkü uluslarının kurucusu olan ve İbrahim'in cariyesinden doğan
İsmail o yaşta sünnet olmuştu. (Flavius
Josephus, Antiquities, Book I, Ch. xii: 2, 4, p.41.)
Pavlus şöyle yazmaktadır;
“İbrahim'in biri köle, biri de özgür kadından iki oğlu
olduğu yazılıdır (22). Köle kadından
olan olağan yoldan, özgür kadından olansa vaat sonucu doğdu (23). ” (İncîl, Galatyalılara Mektub: 4:22-23).
Vaat, Avram’dan İbrahime dönen ad ve
sünnet anlaşması İshak’tan önce değil midir?
Tanrı İbrahim’i duydu “İsmail”
“Avram, "Ey Egemen RAB, bana ne vereceksin?"
dedi, "Çocuk sahibi olamadım. Evim Şamlı Eliezer'e kalacak (2). Bana çocuk vermediğin
için evimdeki bir uşak mirasçım olacak." (3). RAB yine seslendi:
"O mirasçın olmayacak, öz çocuğun mirasçın olacak (4)." (Tevrât,
Yaradılış: 15:2-4).
יִשְׁמַע (yishmá',
yišmaʿ) + אֵל ('él,
ʾēl), “Tanrı işitir” ".
“İşte hamilesin, bir oğlun olacak, Adını İsmail
koyacaksın. Çünkü RAB sıkıntı içindeki yakarışını işitti. ” (Tevrât, Yaradılış: 16:11).
İsmâil’e ad olarak “tanrı işitir” anlamındaki
ad, İbrâhim’in ettiği duaya cevap olarak anlaşılmasına daha uygun olmalıdır.
İsmâil Sabredenlerdendir
İsmâil nasıl bir olayla karşılaşmış olmalı ki, direnen, dayanan biri olarak anılmıştır?
Bunun zebih olayı dışında akla gelen bir açıklaması yoktur.
“فَلَمَّا بَلَغَ
مَعَهُ السَّعْيَ قَالَ يَابُنَيَّ إِنِّي أَرَى فِي الْمَنَامِ أَنِّي أَذْبَحُكَ
فَانْظُرْ مَاذَا تَرَى قَالَ يَاأَبَتِ افْعَلْ مَا تُؤْمَرُ سَتَجِدُنِي إِنْ
شَاءَ اللَّهُ مِنَ الصَّابِرِينَ”
(37:102).
“وَاِسْمٰعٖيلَ
وَاِدْرٖيسَ وَذَا الْكِفْلِ كُلٌّ مِنَ الصَّابِرٖينَ” (21:85).
İlk oğulun Tepkisi
İbrâhîmle say edecek yaşa gelen oğul, babasına
yardım edecek ve fikri alınacak yaşta olmalı.
“فَلَمَّا بَلَغَ مَعَهُ السَّعْيَ” (37:102).
“فَانْظُرْ مَاذَا تَرَى قَالَ يَاأَبَتِ افْعَلْ مَا
تُؤْمَرُ سَتَجِدُنِي إِنْ شَاءَ اللَّهُ مِنَ
الصَّابِرِينَ (102) ”
Qıssa’nın finali
İsmâil Zebih edildikten sonraki
müjde…
“İbrahim'e, "Bu cariyeyle oğlunu kov" dedi,
"Bu cariyenin oğlu, oğlum İshak'ın mirasına ortak olmasın." (10). Bu İbrahim'i çok üzdü, çünkü İsmail de öz oğluydu (11). Ancak Tanrı İbrahim'e,
"Oğlunla cariyen için üzülme" dedi, "Sara ne derse, onu yap.
Çünkü senin soyun İshak'la sürecektir
(12).” (Tevrât, Yaradılış: 21:10-12).
“وَامْرَاَتُهُ
قَائِمَةٌ فَضَحِكَتْ فَبَشَّرْنَاهَا بِاِسْحٰقَ وَمِنْ
وَرَاءِ اِسْحٰقَ يَعْقُوبَ” (11:71).
“وَبَشَّرْنَاهُ
بِإِسْحَاقَ نَبِيًّا
مِنَ الصَّالِحِينَ (112)”
İbrâhîm’in oğul istemesi ve duasına karşılık
verilmesi, Zebih olayından sonra “وَبَشَّرْنَاهُ”
denerek İshâk’tan bahsedilmektedir.
“رَبِّ هَبْ لِي مِنَ الصَّالِحِينَ (100) فَبَشَّرْنَاهُ بِغُلَامٍ حَلِيمٍ (101)”
Qıssa’nın başında Halîm oğul için “Müjde” kullanıldı, “fe/فَ” ile sonunda ise “Ve/وَ”
ile “Müjde” gelmiştir. İshâk Nebi olarak betimlenir. Burada akışı bozacak bir
neden yoktur.
“فَلَمَّا اعْتَزَلَهُمْ وَمَا يَعْبُدُونَ مِنْ دُونِ اللَّهِ
وَهَبْنَا لَهُ إِسْحَاقَ وَيَعْقُوبَ وَكُلًّا
جَعَلْنَا نَبِيًّا” (19:49).
“وَاذْكُرْ فِي الْكِتَابِ إِسْمَاعِيلَ
إِنَّهُ كَانَ صَادِقَ الْوَعْدِ
وَكَانَ رَسُولًا نَبِيًّا (54) وَكَانَ
يَأْمُرُ أَهْلَهُ بِالصَّلَاةِ وَالزَّكَاةِ وَكَانَ عِنْدَ رَبِّهِ مَرْضِيًّا
(55)” (19:54-55).
Qur’an’da Tevrât’ın tersine İsmâil'e iyi niteliklerle anılır.
بِذِبْحٍ
عَظِيمٍ:
Azîm Zebih nedir?
“وَفَدَيْنَاهُ بِذِبْحٍ عَظِيمٍ (107)
وَتَرَكْنَا عَلَيْهِ فِي الْآخِرِينَ (108) سَلَامٌ عَلَى إِبْرَاهِيمَ (109)”
Eski çağların ünlü Mısırlı coğrafyacısı Claudius Ptolemaeus (genellikle Batlamyus olarak bilinir, MS 90-168 civarı) da 'Macoraba yakınlarında bir tapınağın varlığından bahsetmiştir. Batlamyus'un (Coğrafya, vi.7) Mekke yerine Macoraba muhtemelen Glaser'in yaptığı gibi Güney Arabistan veya Etiyopya dilinde "mihrab" anlamında, yani 'tapınak' olarak yorumlanmalıdır.
bknz. https://ridvancelikoz.blogspot.com/2022/02/tapnak-mekkedir-1.html ile başlayan yazı dizimiz.
“رَبَّنَا اِنّٖى
اَسْكَنْتُ مِنْ ذُرِّيَّتٖى بِوَادٍ غَيْرِ ذٖى زَرْعٍ عِنْدَ بَيْتِكَ الْمُحَرَّمِ رَبَّنَا لِيُقٖيمُوا الصَّلٰوةَ
فَاجْعَلْ اَفْپِدَةً مِنَ النَّاسِ تَهْوٖى اِلَيْهِمْ وَارْزُقْهُمْ مِنَ
الثَّمَرَاتِ لَعَلَّهُمْ يَشْكُرُونَ” (14:37).
“وَاِذْ يَرْفَعُ اِبْرٰهٖيمُ الْقَوَاعِدَ مِنَ الْبَيْتِ وَاِسْمٰعٖيلُ رَبَّنَا تَقَبَّلْ مِنَّا اِنَّكَ اَنْتَ
السَّمٖيعُ الْعَلٖيمُ” (2:127).
İsmâil’in işaretleri
Moriya ( מוריה)
Merve (מרוה)
“اِنَّ الصَّفَا وَالْمَرْوَةَ مِنْ شَعَائِرِ اللّٰهِ
فَمَنْ حَجَّ الْبَيْتَ اَوِ اعْتَمَرَ فَلَا
جُنَاحَ عَلَيْهِ اَنْ يَطَّوَّفَ بِهِمَا وَمَنْ تَطَوَّعَ خَيْرًا فَاِنَّ
اللّٰهَ شَاكِرٌ عَلٖيمٌ” (2:158).
“فٖيهِ اٰيَاتٌ
بَيِّنَاتٌ مَقَامُ اِبْرٰهٖيمَ وَمَنْ
دَخَلَهُ كَانَ اٰمِنًا وَلِلّٰهِ عَلَى النَّاسِ حِجُّ
الْبَيْتِ مَنِ اسْتَطَاعَ اِلَيْهِ سَبٖيلًا وَمَنْ كَفَرَ فَاِنَّ
اللّٰهَ غَنِىٌّ عَنِ الْعَالَمٖينَ” (3:97).
الحجر
Kâbe ile hatîm denilen yarım daire şeklindeki duvar arasında
kalan ve altın oluğun altına rastlayan yer. Kâbe’den sayıldığı halde ondan ayrı
bırakıldığı için de “hicr” veya “hicr-i İsmâil” adını verilmiştir.
المعجن
Sözlükte “karmak, yoğurmak” anlamındaki acn kökünden
türeyen mi‘cen (mi‘cene) “çamur karılan, hamur yoğrulan
yer” demek olup Kâbe’nin kuzeydoğu duvarının önünde Rüknü’l-Irâkī ile Kâbe’nin
kapısı arasındaki çukur bu adla anılmıştır.
عيد الأضحى
“قَالَ عٖيسَى ابْنُ
مَرْيَمَ اللّٰهُمَّ رَبَّنَا اَنْزِلْ عَلَيْنَا مَائِدَةً مِنَ السَّمَاءِ
تَكُونُ لَنَا عٖيدًا لِاَوَّلِنَا وَاٰخِرِنَا وَاٰيَةً
مِنْكَ وَارْزُقْنَا وَاَنْتَ خَيْرُ الرَّازِقٖينَ”
(5:114).
Arapça عيد (ʿīd) kelimesi 'festival', 'kutlama', 'bayram günü'
veya 'tatil' anlamına gelmektedir. عيد sözcüğü üç kökten (a-y-d) ve "geri
dönmek, iptal etmek, tahakkuk etmek, alışmak, alışkanlıklar, tekrarlamak,
tecrübe edilmek; belirlenmiş zaman veya yer, yıldönümü, bayram günü" kök
anlamlarından oluşur.
Sonuç
İbrahim'in 'tek oğlu' İsmâil'i
kurban olarak sunmasının anısına milyonlarca hacının Zilhicce ayında kurban
kesmek için Mekke'ye gittiği bir gerçektir.
Yüz milyonlarca insan aynı anda kendi memleketlerinde aynı kurbanı kesiyor. Bu
gelenek İslam'ın ortaya çıkışından önce yüzyıllar boyunca süregelmiştir.
Dünyanın hiçbir yerinde, babası İbrahim'in İshak'ı
kurban olarak sunmasını anmak için böyle bir gelenek yoktur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder