Cibt ve Tâgût
Kelimelerinin Habeşçe izleği
“اَلَمْ تَرَ اِلَى الَّذٖينَ
اُوتُوا نَصٖيبًا مِنَ الْكِتَابِ يُؤْمِنُونَ بِالْجِبْتِ
وَالطَّاغُوتِ وَيَقُولُونَ لِلَّذٖينَ كَفَرُوا هٰؤُلَاءِ اَهْدٰى مِنَ
الَّذٖينَ اٰمَنُوا سَبٖيلًا”
Olası kronoloji:
“وَالطَّاغُوتِ”:
4:51
2:256, 257 (Medine)
4:51, 60,76 (Medine)
16:36 (Mekke, Hicrete Yakın), 39:17 (Medine)
14:35-36 (Mekke, Hicrete Yakın)
5:60 (Medine).
“بِالْجِبْتِ”:
4:51 (Medine)
Bu pasajda, Cibt ve Tâgût
kelimeleri, Tanrı'ya ibadet etmeyen ve putlara yönelen insanları eleştiren bir
bağlamda kullanılmaktadır.
“الجِبْتُ”
ve “الطَّاغُوت” kelimelerinin izleği
ጣዖት: (Ṭaʿot) Arapça: طاغوت (Tağut): Ahşap, taş vb. malzemelerden yapılmış bir
tanrı tasviri; sahte tanrı, put.
Filistin Aramicesi: טעותא (ṭaʿúta), "put, sahte tanrı".
ጣዖት n. idol /T'aaot/
ጣዖት
አመለከ
v. putlara tapmak /T'aaot amäläkä/
Habeşçe Kutsal Kitap'ta gibt (ግብት) kelimesi,
öncelikli olarak Yunanca prosfatos ("taze, yeni") kelimesinin
karşılığı olarak kullanılır. Örneğin, Sirak 9:10'da:
i-təḥdəg ‘arkä-kä zä-təkat, əsmä i-yəkäwwənä-kkä
käma-hu ‘arkä gəbt
Eski dostunu terk etme, çünkü yeni olan sana
onun gibi yardım edemez.”
Tanrı(lar) ve ilahlarla ilgili bir diğer
önemli pasaj ise sıkça alıntılanan Mezmurlar 81(80), 9(10):
“Aranızda yabancı bir tanrı olmayacak, yabancı
bir tanrıya secde etmeyeceksiniz!”
Burada İbranice ēlzâr, ēl nekâr
ifadeleri, Yunanca theos prosfatos ve theos allotrios ile,
Habeşçede ise amlakä gəbt ve amlak näkkir ile karşılanır. Bu
örneklerde, "yeni"den "yabancı, öteki" anlamına doğru bir
anlamsal kayma net bir şekilde görülmektedir.
Bu iki kelime Habeşçe kutsal kitap’ta kullanım
ve anlam açısından o kadar güçlü bir şekilde bağlantılıdır ki neredeyse eş
anlamlıdır.
Bu kelimenin anlamı, Habeşçe Kutsal Kitap'taki
karşılığı olan amaləktä gəbt ("yeni
ve yabancı tanrılar") ifadesiyle uyumlu olarak açıklanmıştır.
Örnekler:
“ንጉሡም አሳ እናቱን መዓካን በማምለኪያ ዐፀድ ጣዖት ስላደረገች ከእቴጌነትዋ አዋረዳት፤ አሳም ምስልዋን ቈርጦ ቀጠቀጠው፥ በቄድሮንም ወንዝ አጠገብ አቃጠለው።”
“Kral Asa annesi Maaka'nın kraliçeliğini elinden aldı.
Çünkü o Aşera için iğrenç bir put yaptırmıştı.
Asa bu iğrenç putu kesip parçaladıktan sonra Kidron Vadisi'nde yaktı. ” (Tevrât,
2.Tarihler: 15:16)
“Manaşşe yaptırdığı putu (የጣዖት) Tanrı'nın
Tapınağı'na yerleştirdi. Oysa Tanrı tapınağa ilişkin Davut'la oğlu Süleyman'a
şöyle demişti: "Bu tapınakta ve İsrail oymaklarının yaşadığı kentler
arasından seçtiğim Yeruşalim'de adım sonsuza dek anılacak. ” (Tevrât,
2.Tarihler: 33:7)
“እጅ መሳይንም ዘረጋ በራስ ጠጕሬም ያዘኝ፤ መንፈስም በምድርና በሰማይ መካከል አነሣኝ፥ በእግዚአብሔርም ራእይ ወደ ኢየሩሳሌም ወደ ሰሜን ወደሚመለከተው ወደ ውስጠኛው አደባባይ በር መግቢያ አመጣኝ፤ በዚያም ቅንዓት የሚያነሣሣ የቅንዓት ጣዖት ተተክሎ ነበር።”
“Eli andıran bir şey uzatıp beni saçlarımdan tuttu.
Ruh beni yerle gök arasına kaldırdı ve Tanrı'dan gelen görümlerde Yeruşalim'e,
iç avlunun kuzeye bakan kapısının giriş bölümüne götürdü. Tanrı'nın
kıskançlığını uyandıran kıskançlık putu orada
dikiliydi. ” (Tevrât,
Hezekiel: 8:3).
“እርሱም። የሰው ልጅ ሆይ፥ ዓይንህን ወደ ሰሜን መንገድ አንሣ አለኝ። ዓይኔንም ወደ ሰሜን መንገድ አነሣሁ፤ እነሆም፥ በመሠዊያው በር በሰሜን በኩል በመግቢያው ይህ የቅንዓት ጣዖት ነበረ። ”
“Sonra bana, "Ey
insanoğlu, kuzeye bak!" dedi. Baktım, sunak kapısının kuzeye bakan giriş
bölümünde duran kıskançlık putunu gördüm. ” (Tevrât, Hezekiel: 8:5).
ከእንግዲህ ወዲያ ጣዖት ለኤፍሬም ምንድር ነው? እኔ ሰምቼዋለሁ፥ ወደ እርሱም እመለከታለሁ፤ እኔ እንደ ለመለመ ጥድ ነኝ፤ ፍሬህ በእኔ ዘንድ ይገኛል።
“Ey Efrayim, artık ne
işim var putlarla (ጣዖት )? Yanıtlayacak,
seninle ilgileneceğim. Yeşil çam gibiyim ben, Senin verimliliğin benden
kaynaklanıyor.” (Tevrât, Hoşeya: 14:8).
“Şimdi putlara (ለጣዖት ) sunulan kurbanların
etine gelelim. "Hepimizin bilgisi var" diyorsunuz, bunu biliyoruz.
Bilgi insanı böbürlendirir, sevgiyse geliştirir
(1). Bir şey bildiğini sanan, henüz bilmesi gerektiği gibi bilmiyordur (2). Ama Tanrı'yı seveni
Tanrı bilir (3) Putlara sunulan
kurban etinin yenmesine gelince, biliyoruz ki, "Dünyada put (ጣዖት) bir hiçtir" ve
"Birden fazla Tanrı yoktur"
(4) ” (İncîl, Korintlilere 1. Mektub:
8:1-4).
İbrani Eski Ahit'teki yabancı tanrılar,
yabancı kültler ve yeni putlarla ilgili kalıp haline gelmiş, tekrar eden
polemiksel ifadeler, bu tür kavramları tanımlamak için karmaşık bir terminoloji
gerektirir. Bunun tipik bir örneği, Tesniye 32:17'de görülebilir:
ወእመሰ ፡ ግብት ፡ ውእቱ ፡ እንዘ ፡ ኢይጸልእ ፡ ወአውደቀ ፡ ላዕሌሁ ፡ ዘኮነ ፡ ንዋየ ፡ እንዘ ፡ ኢይጸንሖ ፤
weImese : gbt : wItu : Inze : iySelI : weewdeqe : la`IlEhu : zekone : nwaye : Inze : iySenHo ;
“Ya da onu görmeden üzerine öldürebilecek bir taş düşürürse, o kişi de ölürse, öldüren ölene kin
beslemediğinden ve ona zarar vermek istemediğinden, ” (Tevrât, Çölde Sayım: 35:23).
Yasanın Tekrarı 32:17 ወሦዑ ፡ ለአጋንንት ፡ ወአኮ ፡ ለእግዚአብሔር ፤ ለአማልክት ፡ እለ ፡ ኢያአምሩ ፤ አማልክተ ፡ ግብት ፡ እለ ፡ ኢይበቍዑ ፤ ወእለ ፡ ኢያአምሩ ፡ አበዊሆሙ ።
Yasanın Tekrarı 32:17 we`so`u : leegannt : weeko : leIgziebHEr ; leemalkt : Ile : iyaemru ;
emalkte : gbt : Ile : iybeqW`u ; weIle : iyaemru
: ebewihomu ::
“አማልክተ ፡ ግብት” āmalikite
: gibiti
“Tanrı olmayan cinlere, Tanımadıkları ilahlara,
Atalarınızın korkmadıkları, Son zamanlarda ortaya çıkan Yeni ilahlara kurban kestiler. ”
(Tevrât, Yasanın Tekrarı: 32:17).
Yunanca προσφατοι (prosfatoi) kelimesi, Habeşçeye şu şekilde çevrilmiş ve
açıklanmıştır:
amaləktä gəbt
ellä yəgäbbəru wä-i-yəbäqʷqʷə‘ u
“Yeni yabancı tanrılar ki bunları
yakın zamanda kendileri icat ettiler ve hiçbir faydası, gücü yoktur.”
Bu ifadeler, Habeşçe
çevirilerde "yeni"den "yabancı"ya doğru gerçekleşen anlam
genişlemesini ve Eski Ahit'teki yabancı kültlere karşı polemiklerin nasıl
yansıtıldığını göstermektedir.
"Dikili taşlar, putlar, sunaklar,
tasvirler, yeni ve yabancı tanrılar"
Habeşli Kutsal kitap inananları Maddi temsiller ve üretimler bağlamında, ta‘ot ile ifade edilen put kavramına dair genel bir
fikre, hem de teolojik kavram bağlamında amaläktä gəbt ile ifade edilen
“yeni, yabancı, öteki tanrılar” anlayışına sahipti.
“ወቦአ ፡ ኵሉ ፡ ሕዝበ ፡ ምድር ፡ ውስተ ፡ ቤተ ፡ በዐል ፡ ወደምሰስዎ ፡ ለምሥዋዒሁ ፡ ወለኵሉ ፡ አማልክተ ፡ ግብት ፡ ሐረጽዎሙ ፡ ወለማታን ፡ ካህነ ፡ በዐል ፡ ቀተልዎ ፡ በምሥዋዕ ።”
“Bütün halk gidip Baal'ın tapınağını yıktı.
Sunaklarını, putlarını parçaladılar; Baal'ın Kâhini Mattan'ı da sunakların
önünde öldürdüler. ” (Tevrât, 2.
Tarihler: 23:17).
“ወኀደግዎ ፡ ለእግዚአብሔር ፡ አምላከ ፡ አቡሆሙ ፡ ወተለዉ ፡ አማልክተ ፡ ግብት ። ወኮነ ፡ ዐቢይ ፡ መቅሠፍት ፡ ላዕለ ፡ ይሁዳ ፡ ወኢየሩሳሌም ፡ በውእቱ ፡ መዋዕል ።”
“Atalarının Tanrısı RAB'bin Tapınağı'nı terk ederek
Aşera putlarıyla öbür putlara taptılar. Suçları yüzünden RAB Yahuda ve
Yeruşalim halkına öfkelendi. ”
(Tevrât, 2. Tarihler: 24:18).
ela : kemez : gberwomu : m`swa`atihomu : n`stu
: wemslihomu : qeTqTu : [wee`Iwamatihomu : gzmu :] weemalktihomu : zeglfo :
ew`Iyu : beIsat ::
“Onlara şöyle yapacaksınız: Sunaklarını yıkacak,
dikili taşlarını parçalayacak, Aşera putlarını devirecek, öbür putlarını
yakacaksınız. ” (Tevrât,
Yasanın Tekrarı: 7:5).
Yunan idola kelimesinin, Habeşçe'de
genellikle ṭa'ot olarak çevrildiği yerlerde, "yeni, yabancı tanrılar"
anlamına gelen amalaktä gəbt olarak çevrildiği bir örnek olarak
kullanılabilir.
Bu nedenle, Habeşçe Kutsal Kitap'taki iki
terimin (her ikisi de "boş, yeni, yabancı tanrılar ve onların
putları" anlamına gelmektedir) Bu kelimenin anlamı, Eski Ahit'teki birçok
pasajda "put" olarak açıkça belgelenmiştir. Ta‘ot kelimesinin
kökeni ve etimolojisi açıktır ve uzun süredir tanınmaktadır: Aramice ta‘u(tha),
yaygın olarak tanınan dil bilgisel formdur. “Put” anlamına gelen özel anlam,
“hata” anlamından türetilmiş olup yalnızca Batı (Yahudi) Filistin Aramicesinde
belgelenmiştir.
Habeşçe ifadesi amaläktä gibt ("yeni
tanrılar")nın ikinci ögesi, Tagût gibi, "tanrılar" genel
belirleyeni olmadan tek başına durabilen bir tür özel ad veya belirleme olarak
anlaşılmaktadır.
Arthur Jeffrey’de 'Cibt' kelimesinin 'put' anlamına geldiğini
ve bu kelimenin Habeşçedeki 'amālakta gebt' ifadesinden türediğini, bunun ise
'yeni tanrılar' veya 'güncel tanrılar' anlamına geldiğini belirtir.
İlgili Kur'an pasajlarının Cibt ve Tagût
kelimelerinin iletişimsel durumu, kutsal kitap’takine oldukça benzerdir. Metin,
ya Tanrı yerine putlara tapan insanlara ya da bir kısmını vahiy almış olup yine
de putperestliğe yönelen insanlara polemiksel bir şekilde saldırmaktadır. Cibt
bir hapaks legomenon (bir kez kullanılan kelime)
olup, Tagût ile birlikte Kur'an'da 4. Sure 51'de geçmektedir:
“اَلَمْ تَرَ اِلَى
الَّذٖينَ اُوتُوا نَصٖيبًا مِنَ الْكِتَابِ يُؤْمِنُونَ بِالْجِبْتِ
وَالطَّاغُوتِ وَيَقُولُونَ لِلَّذٖينَ كَفَرُوا هٰؤُلَاءِ اَهْدٰى مِنَ الَّذٖينَ
اٰمَنُوا سَبٖيلًا”
(4:51).
Kelimenin yukarıdaki Habeşçe arkeolojisi ile
birlikte şu anlamda Türkçeye aktarılabilir;
“Görmez misin Kitap’tan bir kısım pay verilen yeni ve yabancı
tanrılara ve putlara inanan kimseleri?”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder