Zahmetsiz Yiyecekler Men ve Selvâ
“الْمَنَّ” Menne ve “السَّلْوَى”nın Qur’âni bağlamları:
“وَظَلَّلْنَا عَلَيْكُمُ الْغَمَامَ وَأَنْزَلْنَا عَلَيْكُمُ الْمَنَّ وَالسَّلْوَى كُلُوا مِنْ طَيِّبَاتِ مَا رَزَقْنَاكُمْ وَمَا ظَلَمُونَا وَلَكِنْ كَانُوا أَنْفُسَهُمْ يَظْلِمُونَ” (2:57).
“وَقَطَّعْنَاهُمُ اثْنَتَيْ عَشْرَةَ
أَسْبَاطًا أُمَمًا وَأَوْحَيْنَا إِلَى مُوسَى إِذِ اسْتَسْقَاهُ قَوْمُهُ أَنِ
اضْرِبْ بِعَصَاكَ الْحَجَرَ فَانْبَجَسَتْ مِنْهُ اثْنَتَا عَشْرَةَ عَيْنًا قَدْ
عَلِمَ كُلُّ أُنَاسٍ مَشْرَبَهُمْ وَظَلَّلْنَا عَلَيْهِمُ الْغَمَامَ وَأَنْزَلْنَا عَلَيْهِمُ الْمَنَّ وَالسَّلْوَى كُلُوا مِنْ طَيِّبَاتِ مَا رَزَقْنَاكُمْ وَمَا
ظَلَمُونَا وَلَكِنْ كَانُوا أَنْفُسَهُمْ يَظْلِمُونَ” (7:160).
“يَابَنِي إِسْرَائِيلَ قَدْ
أَنْجَيْنَاكُمْ مِنْ عَدُوِّكُمْ وَوَاعَدْنَاكُمْ جَانِبَ الطُّورِ الْأَيْمَنَ وَنَزَّلْنَا عَلَيْكُمُ الْمَنَّ وَالسَّلْوَى” (20:80).
Yorumlar
“Sonra Musa'
dan yiyecek istediler de Allah onlara cennet yiyeceği olan menn
("terencebin" diye bilinen şeydir) indirdi. Geceleyin ağaçların üzerine
kar gibi beyaz renkte inen menn, bal gibi tatlı idi.” (Mukatil b. Süleyman).
“Kimisine göre, gökten düşen balı
andıran katı ve taneli "terencebin" adında birşeydir. Bu açıklamayı
en-Nehhâs zikretmiştir. Müfessirlerin çoğu da bu görüştedir^Tath bir çeşit zamk
olduğu , bal olduğu, tatlı bir içecek olduğu da söylenmiştir. Ayrıca yufka türü
ekmek olduğu da söylenmiştir. Görüşler Vehb b. Münebbih’ten nakledilmiştir.”
(Razi).
“{ وَاَنْزَلْنَا
عَلَيْكُمُ الْمَنَّ وَالسَّلْوٰى } üstünüze hem kar gibi kudret helvası hem
de yelve kuşu, bıldırcın indirdik” (Elmalılı).
“Üzerinize kudret helvası ile bıldırcın eti
indirdik" men (kudret helvası) terencebindir, selva da bıldırcındır. Şöyle de denilmiştir: Kudret helvası kara
benzer bir şeydir, şafaktan güneşin dogmasına kadar inerdi. Güney rüzgarı da bıldırcınları
üzerlerine sürerdi.” (Beydavi).
“Veki, Abd b. Humeyd, ibn Cerir ve ibn Ebi
Hatim bildiriyor: Mücahid, menn'in (ağaçların gövdesinde çıkan) zamk, selva'nın
ise kuş olduğunu söyledi.,” (Suyuti).
Tevrât’taki muteşâbihi;
“İsrailliler yerleştikleri Kenan topraklarına varıncaya dek kırk yıl man yediler. ” (Tevrât, Çıkış: 16:35).
Kelimenin Semitik benzerleri:
Tevrat Çıkış ve Metinsel bağlam;
“وَدَعَا بَيْتُ اسْرَائِيلَ اسْمَهُ «مَنّا»” (ASVD).
“ויקראו בית־ישׂראל את־שׁמו מן” (HOT).
Grekçe “μαν” Latince “man”
“Akşam bıldırcınlar (השׂלו) geldi, ordugahı sardı. Sabah ordugahın çevresini çiy kaplamıştı.” (Tevrât; Çıkış: 16:13).
“فَكَانَ فِي الْمَسَاءِ انَّ السَّلْوَى صَعِدَتْ وَغَطَّتِ الْمَحَلَّةَ.”
(שׂלו) ŞeLeV, (שׂלוים) ŞeLeVim : Tevrat: Sayılar; 11:30,31,32, Mezmurlar; 105:40
Süryanca (ܣܠܘܝ) Grek (ορτυγομητρα), KJV (the quails), Latin (et ascendens coturnix)
Tevrât’taki bağlam
“RAB Musa'ya şöyle dedi: (11). “İsrailliler'in yakınmalarını duydum. Onlara de ki, “Akşamüstü et yiyeceksiniz, sabah da ekmekle karnınızı doyuracaksınız. O zaman bileceksiniz ki, Tanrınız RAB benim.” (12). Akşam bıldırcınlar geldi, ordugahı sardı. Sabah ordugahın çevresini çiy kaplamıştı (13). Çiy eriyince, toprakta, çölün yüzeyinde kırağıya benzer ince pulcuklar göründü (14). Bunu görünce İsrailliler birbirlerine, “Bu da ne?” diye sordular. Çünkü ne olduğunu anlayamamışlardı. Musa, “RAB'bin size yemek için verdiği ekmektir bu” dedi, (15). “RAB'bin buyruğu şudur: “Herkes yiyeceği kadar toplasın. Çadırınızdaki her kişi için birer omer alın.” (16). İsrailliler söyleneni yaptılar. Kimi çok, kimi az topladı (17). Omerle ölçtüklerinde, çok toplayanın fazlası, az toplayanın da eksiği yoktu. Herkes yiyeceği kadar toplamıştı (18). Musa onlara, “Kimse sabaha bir parça bile bırakmasın” dedi (19). Ama bazıları ona aldırmayıp sabaha bıraktılar. Bıraktıkları kurtlanıp kokmaya başlayınca Musa onlara öfkelendi (20). Her sabah herkes yiyeceği kadar topluyordu. Güneş ortalığı ısıtınca, yerde kalanlar eriyordu (21). Altıncı gün kişi başına iki omer, yani iki kat topladılar. Topluluğun önderleri gelip durumu Musa'ya bildirdiler (22). Musa, “RAB'bin buyruğu şudur” dedi, “Yarın dinlenme günü, RAB için kutsal Şabat Günü'dür. Pişireceğinizi pişirin, haşlayacağınızı haşlayın. Artakalanı bir kenara koyun, sabaha kalsın.” (23). Musa'nın buyurduğu gibi artakalanı sabaha bıraktılar. Ne koktu, ne kurtlandı (24). Musa, “Artakalanı bugün yiyin” dedi, “Çünkü bugün RAB için Şabat Günü'dür. Bugün dışarda ekmek bulamayacaksınız (25). Altı gün ekmek toplayacaksınız, ama yedinci gün olan Şabat Günü ekmek bulunmayacak.” (26). Yedinci gün bazıları ekmek toplamak için dışarı çıktı, ama hiçbir şey bulamadılar (27). RAB Musa'ya, “Ne zamana dek buyruklarıma ve yasalarıma uymayı reddedeceksiniz?” dedi, (28). “Size Şabat Günü'nü verdim. Bunun için altıncı gün size iki günlük ekmek veriyorum. Yedinci gün herkes neredeyse orada kalsın, dışarı çıkmasın.” (29). Böylece halk yedinci gün dinlendi (30). İsrailliler o ekmeğe man adını verdiler. Kişniş tohumu gibi beyazımsı, tadı ballı yufka gibiydi (31). ” (Tevrât: Çıkış: 16:11-31).
“RAB denizden bıldırcın getiren bir rüzgar gönderdi. Rüzgar bıldırcınları (השׂלו/ سَلوَى) ordugahın her yönünden bir günlük yol kadar uzaklığa, yerden iki arşın yüksekliğe indirdi (31). Halk bütün gün, bütün gece ve ertesi gün durmadan bıldırcın topladı. Kimse on homerden az toplamadı. Bıldırcınları ordugahın çevresine serdiler (32). ” (Tevrât, Çölde Sayım: 11:31,32).
“İsrailliler yerleştikleri Kenan topraklarına varıncaya dek kırk yıl man yediler. ” (Tevrât, Çıkış: 16:35).
“Sizi aç bırakarak sıkıntıya soktu. Sonra sizin de atalarınızın da bilmediği man ile sizi doyurdu. İnsanın yalnız ekmekle yaşamadığını, RAB'bin ağzından çıkan her sözle yaşadığını size öğretmek için yaptı bunu.” (Tevrât, Yasasanın Tekrarı: 8:3).
“Atalarınızın bilmediği man ile sizi çölde doyurdu. Sizi sıkıntıya soktu, sınadı. Öyle ki, sonunda üzerinize iyilik gelsin. ” (Tevrât, Yasasanın Tekrarı: 8:16).
“Ülkenin ürününden yemeleri üzerine ertesi gün man kesildi. Man kesilince İsrailliler o yıl Kenan topraklarının ürünüyle beslendiler”. (Tevrât: Yeşu 5:12).
“Yine de RAB buyruk verdi bulutlara, Kapaklarını açtı göklerin; (23). Man yağdırdı onları beslemek için, Göksel tahıl verdi onlara (24). Meleklerin ekmeğini yedi her biri, Doyasıya yiyecek gönderdi onlara (25). Doğu rüzgarını estirdi göklerde, Gücüyle güney rüzgarına yol gösterdi (26). Toz gibi et yağdırdı başlarına, Deniz kumu kadar kuş; (27). Ordugahlarının ortasına, Konakladıkları yerin çevresine düşürdü (28). Yediler, tıka basa doydular, İsteklerini yerine getirdi Tanrı (29). Ancak onlar isteklerine doymadan, Daha ağızları doluyken, (30). Tanrı'nın öfkesi parladı üzerlerine. En güçlülerini öldürdü, Yere serdi İsrail yiğitlerini (31).Yine de günah işlemeye devam ettiler, O'nun harikalarına inanmadılar (32).” (Mezmurlar: 78:23-32).
İncîller’de Bağlam:
Grek (μαννα) Latin (manna)
“Atalarımız çölde man (ܡܢܢܐ/الْمَنَّ) yediler. Yazılmış olduğu gibi, “Yemeleri için onlara gökten ekmek verdi.” (İncîl; Yuhanna’ya Göre: 6:31).
“Atalarınız çölde man yediler, yine de öldüler”. (İncîl; Yuhanna’ya Göre: 6:49).
“İşte gökten inmiş olan ekmek budur. Atalarınızın yedikleri man gibi değildir. Atalarınız öldüler. Oysa bu ekmeği yiyen sonsuza dek yaşar.” (İncîl; Yuhanna’ya Göre: 6:58).
Kişniş Tohumu
Doğada Men ve Selvâ
Doğada Bulunması Trehaloz, 'yeniden diriliş' bitkisi olarak bilinen Selaginella Lepidophylla
gibi çöl bitkilerinde, uzun süre yaşamayı sağlayan özellikler taşır.
Trehaloz doğada hayvanlarda, bitkilerde ve mikroorganizmalarda
bulunmaktadır. Trehaloz, karides ve böceklerin dolaşım sıvısının büyük kısmını
oluşturur, enerji depolayan bir bileşik olarak görev görür. Eşekarısı ve
larvalarında da sıvı değişimi mekanizmasında görev alır.
Yakın zamana kadar sadece birkaç bitki türünün, -kuraklığa dayanıklı bitkilerin- trehaloz sentezlediği düşünülüyordu. Birçok bitki türü kolayca ölçülebilen trehaloz miktarını biriktirmiş gözükmemesine rağmen, Arabidopsis ve tahıl bitkilerinde trehaloz biyosentezi genlerinin bulunması trehaloz sentezleyebilmenin bitki aleminde yaygın olduğunu göstermiştir. Bitkilerde, ayçiçeği tohumlarında, deniz alglerinde ve selaginella bitkilerinde bulunur. Mantarlar familyasında %1-17 kuru ağırlık oranında bulunan trehaloz, bu nedenle mantar şekeri olarak da bilinmektedir. Ekmek mayası ve şarap mayası gibi birçok mikroorganizmada gözlenmektedir. Diş plaklarında bulunan Streptococcus mutans gibi birçok bakteri tarafından metabolize edilebilmektedir.
Tardigratlar (suda veya yosunda bulunan mikroskobik bir hayvan), susuz ortamda kaldıklarında kriptobiosis (cansız göründükleri bir evre) aşamasında vücutlarındaki glikoz trehaloza dönüşmektedir. Sulu ortama girdiklerinde ise tekrar normal metabolik aktivitelerine dönerler.
Trehalaz enzimi yüksek miktarda olmamakla birlikte insan vücudunda da bulunur ve trehalozu, midede emiliminin gerçekleşmesi için iki glikoz molekülüne parçalar.
Trehaloz, uçan böcekler için en önemli enerji kaynağıdır. Bunun nedeni trehalozun iki glikosidik bağdan oluşması ve trehalaz tarafından parçalandığında 2 glikoz molekülüne dönüşüp uçuş için gerekli olan yüksek miktarda enerjinin sağlanmış olmasıdır. Depo edilen nişasta polimerinin parçalanması ile bir glikoz molekülü elde edilirken, bu durum trehaloz varlığında ikiye katlanmaktadır.
Mannanın aslında Orta Doğu çöllerinde meydana gelen ve olası olmayan bir adayla -basit bir böcekle- gerçekleşen doğal bir fenomen olduğuna dair bir teoriyi uzun zamandır merak ediyorlardı. Modern adıyla Trehala Manna olan bu böcek, ilk bakışta önemsiz görünebilir.
Aslında, böceğin kendisi, bilim insanları ve akademisyenlerin manna için olası bir aday olabileceği konusunda hemfikir olduğu kozası kadar dikkat çekici değildir. Koza, "trehaloz" adlı kristal bir karbonhidrattan oluşur. Trehaloz, türlerin aşırı kuraklık ve susuzluk ve tamamen donma durumlarında hayatta kalmalarını sağlama yeteneğiyle bilinir. Ayrıca bir enerji kaynağı olarak da işlev görür. Organizma için neye ihtiyaç duyulduğuna bağlı olarak, bir güç çubuğu, hiç bitmeyen su çeşmesi ve sıcak yün battaniyenin hepsi bir aradadır.
Trehaloz, soğutmanın sınırlı olduğu yerlerde aşıların kullanılabilirliğini korumak için yoksul üçüncü dünya ülkelerinde her yıl milyonlarca hayat kurtarmaktan sorumludur. Ayrıca trehaloz, aylarca süren kuraklığa dayanabilen "diriliş bitkisinin" gizli bileşenidir. The Independent'ta bilim yazarı olan John Emsley, " Trehaloz, olağanüstü bir koruma gücüne sahiptir ve kuraklık koşullarında uykuda kalan canlılar tarafından üretilir. Bazı bitkiler, hücrelerindeki trehaloz sayesinde su içeriklerinin yüzde 95'inden fazlasını kaybedebilir ve yine de hayatta kalabilirler" diyor.
Manna neredeyse kesinlikle trehalozdu, bir araya gelerek iki glikoz molekülünden oluşan beyaz bir kristal karbonhidrat. Şekerin sadece yarısı kadar tatlı olmasına rağmen, tatlı tadı veren doğal olarak oluşan moleküllerden biridir. İsraillilerin topladıkları, trehalozun adını aldığı ve Musa'nın istif etmemesi uyarısını açıklayan parazit böceği Trehala manna'nın kozasıydı: "Ancak bazıları dinlemiyordu ... ve kurtçuklarla doluydu ... stank." Orta Doğu'daki diken çalılarda bulunan kozalar, yüzde 30 trehaloz artı proteinden oluşan oldukça besleyicidir.
Alhagi graecorum, yaygın olarak manna ağacı veya manna ağacı olarak bilinen bir baklagil türüdür. Daha önce Alhagi maurorum'un bir alt türü olarak kabul ediliyordu. Kuraklığa dayanıklıdır, doğu Akdeniz ve Orta Doğu'da bulunur.
Trehalose olağanüstü bir koruma gücüne sahiptir ve kuraklık koşullarında uykuda kalan yaratıklar tarafından üretilir. Bazı bitkiler su içeriğinin yüzde 95'inden fazlasını kaybedebilir ve hücrelerinde bulunan trehaloz sayesinde hayatta kalabilir.
Bıldırcınlar
Ağustos-Eylül-Ekim aylarında Afrika'ya göç ederek kışı geçirir.
Mart-Nisan-Mayıs'ta tekrar Rusya ve Romanya bozkırlarına dönerler. Gece
alçaktan uçarak göç ettiklerinden ağ kurularak rahatlıkla yakalanırlar.
Bıldırcınların göç Yolları
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder