“السَّبْتِ” Belirli, bilinen “Dinlence”,
“iş durdurma”, (Bak. 2:65, 4:47,154, 7:163, 16:124)
“وَاسْأَلْهُمْ
عَنِ الْقَرْيَةِ الَّتِي
كَانَتْ حَاضِرَةَ الْبَحْرِ” (7:163).
“وَاسْأَلْهُمْ” Onlara sor (فعل أمر)
“الْقَرْيَةِ”
Belirli, bilinen bir kent, “عَنِ الْقَرْيَةِ” bu/o/şu-Kent’ten burada kasıt "kent halkıdır" bknz 12:82 "وَاسْأَلِ الْقَرْيَةَ "
“الَّتٖى” O
ki (اسم موصول)
“كَانَتْ”
idi (فعل ماض)
“حَاضِرَةَ
الْبَحْرِ” “الْبَحْرِ”
belirli, bilinen bir göl, ırmak, deniz “yerlisi/yerleşimi”
Yani ilk anlayan öznelerin göl/ırmak/deniz “Yerlisi/yerleşimi”
bu- Kenti, biliyor olmaları söz konusudur.
“وَاِذْ
اَخَذْنَا مٖيثَاقَكُمْ وَرَفَعْنَا فَوْقَكُمُ الطُّورَ
خُذُوا مَا اٰتَيْنَاكُمْ بِقُوَّةٍ وَاذْكُرُوا مَا فٖيهِ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ” (2:63).
“وَلَقَدْ عَلِمْتُمُ الَّذٖينَ اعْتَدَوْا مِنْكُمْ فِى السَّبْتِ فَقُلْنَا لَهُمْ كُونُوا قِرَدَةً خَاسِپٖينَ” (2:65).
Akışta bu kişilerin Ehl-i Kitâb’tan olduğu
anlaşılabilir;
““يَا
اَيُّهَا الَّذٖينَ اُوتُوا الْكِتَابَ
اٰمِنُوا بِمَا نَزَّلْنَا مُصَدِّقًا لِمَا مَعَكُمْ مِنْ قَبْلِ اَنْ نَطْمِسَ
وُجُوهًا فَنَرُدَّهَا عَلٰى اَدْبَارِهَا اَوْ نَلْعَنَهُمْ كَمَا لَعَنَّا اَصْحَابَ السَّبْتِ وَكَانَ اَمْرُ اللّٰهِ مَفْعُولًا” (4:47).”
Başka bir yerde benzeşeni vardır;
“وَرَفَعْنَا
فَوْقَهُمُ الطُّورَ بِمٖيثَاقِهِمْ وَقُلْنَا
لَهُمُ ادْخُلُوا الْبَابَ سُجَّدًا وَقُلْنَا
لَهُمْ لَا تَعْدُوا فِى السَّبْتِ وَاَخَذْنَا
مِنْهُمْ مٖيثَاقًا غَلٖيظًا”
(4:154).
Bilinen bu-Kent “Kudüs”
olmalıdır;
“اَوْ
كَالَّذٖى مَرَّ عَلٰى قَرْيَةٍ وَهِىَ خَاوِيَةٌ
عَلٰى عُرُوشِهَا”
(2:259). Belirli olmasa da konu edilen kentin bağlamdan Kudüs olduğu
anlaşılmıştır.
“وَاِذْ
قُلْنَا ادْخُلُوا هٰذِهِ الْقَرْيَةَ فَكُلُوا
مِنْهَا حَيْثُ شِئْتُمْ رَغَدًا وَادْخُلُوا الْبَابَ
سُجَّدًا وَقُولُوا حِطَّةٌ نَغْفِرْ لَكُمْ خَطَايَاكُمْ وَسَنَزٖيدُ
الْمُحْسِنٖينَ”
(2:58).
Zaten konu başlangıcı bu-Kenti belirterek
başlamıştır;
“وَاِذْ
قٖيلَ لَهُمُ اسْكُنُوا هٰذِهِ الْقَرْيَةَ وَكُلُوا
مِنْهَا حَيْثُ شِئْتُمْ وَقُولُوا حِطَّةٌ وَادْخُلُوا الْبَابَ
سُجَّدًا نَغْفِرْ لَكُمْ خَطٖيپَاتِكُمْ سَنَزٖيدُ الْمُحْسِنٖينَ” (7:161).
وَاسْأَلْهُمْ عَنِ الْقَرْيَةِ الَّتِي كَانَتْ حَاضِرَةَ الْبَحْرِ (7:163).
Sonuç bir
“bu-Kent”, “bu-Göl/ırmak/deniz” İsrail
Oğullarıyla ilintilidir.
Dinlencede Gelen Balıklar
“إِذْ
تَأْتِيهِمْ حِيتَانُهُمْ
يَوْمَ سَبْتِهِمْ شُرَّعًا”
(7:163).
“إِذْ تَأْتِيهِمْ” onlara
geldiğinde
“حِيتَانُهُمْ” Onların balıkları,
“يَوْمَ سَبْتِهِمْ” Onların dinlendiği gün.
Onların balıkları nasıl geliyordu?
Tevrât’ta “Şabat”la ilgili hem “balıkların”
konu edinildiği bir bölüm var mı?
“O gün Musa'nın Kitabı halka okundu. Kitapta
Ammonlular'la Moavlılar'ın sonsuza dek Tanrı'nın topluluğuna giremeyeceği
yazılıydı (1). Çünkü onlar İsrail halkına ekmek ve su vermemekle kalmamış,
İsrailliler'e lanet okuması için Balam'a da para vermişlerdi. Ancak Tanrımız
laneti kutsamaya çevirmişti (2). İsrail halkı bu yasayı duyunca, bütün
yabancıları ayrı tutmaya başladı (3). Tanrımız'ın Tapınağı'nın ambarlarına
Kâhin Elyaşiv bakıyordu. Elyaşiv Toviya'nın akrabasıydı (4). Bu yüzden ona
büyük bir oda vermişti. Eskiden bu odaya tahıl sunuları, günnük, tapınak
eşyaları, ayrıca Kutsal Yasa uyarınca Levililer'e, ezgicilere, tapınak kapı
nöbetçilerine verilen buğdayın, yeni şarabın, zeytinyağının ondalıkları ve
kâhinlere verilen bağışlar konulurdu (5). Ama bütün bunlar olup biterken ben
Yeruşalim'de değildim. Babil Kralı Artahşasta'nın krallığının otuz ikinci
yılında, onun yanına gitmiştim. Bir süre sonra yine izin istedim (6). ve Yeruşalim'e döndüm. O zaman Elyaşiv'in yaptığı kötülüğü
öğrendim. Tanrı Tapınağı'nın avlusunda Toviya'ya oda vermişti (7). Buna çok canım sıkıldı. Toviya'nın bütün eşyalarını odadan
attım (8). Odaları temizlemeleri için buyruk verdim. Tanrı Tapınağı'nın
eşyalarını, tahıl sunularını, günnüğü yine oraya koydurdum (9). Ayrıca öğrendim ki, Levililer'in alacakları verilmemiş.
Hizmeti yürüten Levililer'le ezgiciler tarlalarına geri dönmüşler (10).
Görevlileri azarladım. “Tanrı'nın Tapınağı neden ihmal edilmiş?” diye sordum.
Sonra bütün gidenleri toplayıp işlerinin başına koydum (11). Bütün Yahuda halkı
buğdayın, yeni şarabın, zeytinyağının ondalığını yine ambarlara getirmeye
başladı (12). Bu kez ambarların başına Kâhin Şelemya'yı, Bilgin Sadok'u ve
Levililer'den Pedaya'yı koydum. Mattanya oğlu Zakkur oğlu Hanan onların
yardımcısıydı. Bunlar güvenilir insanlardı. Görevleri kardeşlerinin paylarını
bölüştürmekti (13). Ey Tanrım, beni anımsa. Tapınağın için ve oradaki hizmetler
için yaptığım iyi işleri hiçe sayma (14). O
günlerde Yahuda'da bazı adamların Şabat Günü üzüm sıktıklarını gördüm. Bazıları
da demet demet tahıllarını eşeklere yüklüyor, şarap, üzüm, incir ve çeşitli yüklerle
birlikte Şabat Günü Yeruşalim'e getiriyorlardı. Şabat Günü bunları sattıkları
için onları azarladım (15). Yeruşalim'de yaşayan Surlular balık (דאג/) ve çeşitli mallar getirip
Şabat Günü kentte Yahudalılar'a satıyorlardı (16). Yahudalı soyluları
azarlayarak, “Yaptığınız kötülüğe bakın!” dedim, “Şabat Günü'nü hiçe
sayıyorsunuz (17). Atalarınız da aynı şeyi yapmadı mı? Bu yüzden Tanrımız
başımıza ve bu kente bela yağdırmadı mı? Siz Şabat Günü'nü hiçe sayarak
Tanrı'nın öfkesini İsrail'e karşı alevlendiriyorsunuz.” (18). Şabat'tan
önceki akşam Yeruşalim kapılarına gölge düşünce, kapıların kapatılması ve Şabat
sona erinceye kadar açılmaması için buyruk verdim. Şabat Günü kente yük
sokulmasın diye bazı adamlarımı kapılara yerleştirdim (19). Tüccarlarla çeşitli
eşya satıcıları bir iki kez geceyi Yeruşalim'in dışında geçirdiler (20). Onları
uyardım: “Niçin surun dibinde geceliyorsunuz? Bir daha yaparsanız size karşı
zor kullanacağım. Bir daha Şabat Günü gelmediler (21). Şabat Günü'nün kutsallığını korumak için
Levililer'e kendilerini paklasınlar ve gidip kapılarda nöbet tutsunlar diye
buyruk verdim. Ey Tanrım, bunun için de beni anımsa ve yüce sevgin uyarınca
bana merhamet et (22). Ayrıca o günlerde Aşdotlu, Ammonlu, Moavlı kadınlarla
evlenmiş Yahudiler gördüm (23). Çocuklarının yarısı Aşdot dilini ya da öbür
halkların dilini konuşuyor, Yahudi dilini bilmiyorlardı (24). Adamları azarladım, lanet okudum. Bazılarını dövüp
saçlarını yoldum. Tanrı'nın adıyla onlara ant içirdim ve, “Yabancılara kız
verip kız almayacaksınız” dedim, (25).
Kral Süleyman bu yabancı kadınlar yüzünden günaha girmedi mi? Onca
ulusun kralları arasında Süleyman gibisi yoktu. Tanrı onu öyle sevdi ki, bütün
İsrail'e kral yaptı. Ama yabancı kadınlar onu bile günaha sürükledi (26). Şimdi
de siz yabancı kadınlarla evlenerek Tanrımız'a ihanet ediyorsunuz. Yaptığınız
bu büyük kötülüğe göz mü yumalım?” (27). Başkâhin Elyaşiv oğlu Yoyada'nın
oğullarından biri Horonlu Sanballat'ın kızıyla evliydi. Bu yüzden onu yanımdan
kovdum (28). Ey Tanrım, onları anımsa; çünkü
kâhinliği lekelediler, kâhinlerle ve Levililer'le yaptığın antlaşmayı bozdular
(29). Halkı bütün yabancılardan arındırdım. Kâhinlerle Levililer'e görevlerini
tek tek bildirdim (30). Belirli zamanlarda yakılmak için armağan edilen
odunları, getirilen ilk ürünleri düzene koydum. Ey Tanrım, bütün bunları
iyiliğim için anımsa (30).” (Tevrât, Nehemya: 13:1-30).
“وَالصُّورِيُّونَ
السَّاكِنُونَ بِهَا كَانُوا يَأْتُونَ بِسَمَكٍ وَكُلِّ بِضَاعَةٍ
وَيَبِيعُونَ فِي السَّبْتِ لِبَنِي يَهُوذَا فِي أُورُشَلِيمَ.” (Nehemya: 13:16).
Sonuç İki
Tevrât’ta şabat ve balıkların konu
edinildiği bir bölüm bulunmaktadır. Ayrıca bu kentin “Kudüs” olduğu da Kur’an’la
benzeşmektedir.
Balık Kapısı:
“بَابُ السَّمَكِ/שׁער הדגים/the fish gate”
“Sonra Davut Kenti için vadideki Gihon Pınarı'nın batısından Balık
Kapısı (بَابِ السَّمَكِ
/בשׁער הדגים)'nın girişine
kadar yüksek bir dış sur yaptı; Ofel Tepesi'ni de bu surla çevirdi. Yahuda'nın
bütün surlu kentlerine komutanlar yerleştirdi. ” (Tevrât,
2. Tarihler: 33:14).
“Balık Kapısı (שׁער הדגים/بَابُ السَّمَكِ) 'nı Senaalılar onardı. Kirişleri yerleştirip kapı kanatlarını yerine koydular, sürgülerle kapı kollarını taktılar. ” (Tevrât, Nehemya: 3:3).
“Diyorum ki, o gün kentin Balık Kapısı'ndan (משׁער הדגים/مِنْ بَابِ السَّمَكِ) çığlıklar, İkinci Mahalle'den feryatlar Ve tepelerden büyük çatırtılar yükselecek." İşte böyle diyor RAB. ” (Tevrât, Sefenya: 1:10).
FISH GATE (שַׁ֤עַר הַדָּגִימ׃֙) /Şah'ar had-dagim: Balık Kapısı, Gihon su
kaynağının hemen batısında, doğu duvarında, insanların bazen Şabat'ı ihlal
ederek balık satmak için toplandıkları eski bir kapıydı. Balıkçılar, Kudüs'e
satmak için Balık Kapısı'ndan balık getirirlerdi. Balık Kapısı, eski Kudüs'ün
kuzey duvarında, yine Arap Mahallesi'nde bulunan günümüz Şam Kapısı yakınında bir sonraki kapıydı. Balık Kapısı balık pazarına en yakın
kapıydı ve Celile'den gelen ister Arap ister İsrailli balıkçılar, balıklarını
pazara getirmek için bu kapıyı kullandılar.
Şehirden kuzeybatıya doğru açılan Balık
Kapısı. Bu, kıyı ovasına gidilecek yollardan biri olmalı. Balık kapısı
şehrin kuzey tarafındadır. Balıklar bu Balık Kapısı aracılığıyla Akdeniz ve
Celile Denizi'nden şehre getirilirdi. Balık Kapısının yanında balık pazarları
vardı. Pek çok tüccar, işlerinin çoğunu kuzey kapılarından alacakları için
kuzey kapılarına diğer kapılardan daha yakın konumlanacaktı. Bunun nedeni,
kuzey tarafının Kudüs'e girmenin en iyi yolu olmasıdır. Kuzey tarafı çoğunlukla
düzlükteyken, şehrin diğer tarafları sarp vadilere bakıyordu.
https://guidedbiblestudies.com/?p=2859
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder