27 Eylül 2021 Pazartesi

şu-Dinlenceyi (İş durdurmayı) kimler deldi? (2)

 

 السَّبْتِ” Belirli, bilinen “Dinlence”, “iş durdurma”, (Bak. 2:65, 4:47,154, 7:163, 16:124)

وَاسْأَلْهُمْ عَنِ الْقَرْيَةِ الَّتِي كَانَتْ حَاضِرَةَ الْبَحْرِ” (7:163).

وَاسْأَلْهُمْ” Onlara sor (فعل أمر)

الْقَرْيَةِ” Belirli, bilinen bir kent, “عَنِ الْقَرْيَةِ” bu/o/şu-Kent’ten burada kasıt "kent halkıdır" bknz 12:82 "وَاسْأَلِ الْقَرْيَةَ " 

الَّتٖى” O ki (اسم موصول)

كَانَتْ” idi (فعل ماض)

حَاضِرَةَ الْبَحْرِ” “الْبَحْرِ” belirli, bilinen bir göl, ırmak, deniz “yerlisi/yerleşimi”

Yani ilk anlayan öznelerin göl/ırmak/deniz “Yerlisi/yerleşimi” bu- Kenti, biliyor olmaları söz konusudur.

وَاِذْ اَخَذْنَا مٖيثَاقَكُمْ وَرَفَعْنَا فَوْقَكُمُ الطُّورَ خُذُوا مَا اٰتَيْنَاكُمْ بِقُوَّةٍ وَاذْكُرُوا مَا فٖيهِ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ” (2:63).

 وَلَقَدْ عَلِمْتُمُ الَّذٖينَ اعْتَدَوْا مِنْكُمْ فِى السَّبْتِ فَقُلْنَا لَهُمْ كُونُوا قِرَدَةً خَاسِپٖينَ” (2:65).

Akışta bu kişilerin Ehl-i Kitâb’tan olduğu anlaşılabilir;

““يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اُوتُوا الْكِتَابَ اٰمِنُوا بِمَا نَزَّلْنَا مُصَدِّقًا لِمَا مَعَكُمْ مِنْ قَبْلِ اَنْ نَطْمِسَ وُجُوهًا فَنَرُدَّهَا عَلٰى اَدْبَارِهَا اَوْ نَلْعَنَهُمْ كَمَا لَعَنَّا اَصْحَابَ السَّبْتِ وَكَانَ اَمْرُ اللّٰهِ مَفْعُولًا” (4:47).”

Başka bir yerde benzeşeni vardır;

وَرَفَعْنَا فَوْقَهُمُ الطُّورَ بِمٖيثَاقِهِمْ وَقُلْنَا لَهُمُ ادْخُلُوا الْبَابَ سُجَّدًا وَقُلْنَا لَهُمْ لَا تَعْدُوا فِى السَّبْتِ وَاَخَذْنَا مِنْهُمْ مٖيثَاقًا غَلٖيظًا” (4:154).

Bilinen bu-Kent “Kudüs” olmalıdır;

اَوْ كَالَّذٖى مَرَّ عَلٰى قَرْيَةٍ وَهِىَ خَاوِيَةٌ عَلٰى عُرُوشِهَا” (2:259). Belirli olmasa da konu edilen kentin bağlamdan Kudüs olduğu anlaşılmıştır.

وَاِذْ قُلْنَا ادْخُلُوا هٰذِهِ الْقَرْيَةَ فَكُلُوا مِنْهَا حَيْثُ شِئْتُمْ رَغَدًا وَادْخُلُوا الْبَابَ سُجَّدًا وَقُولُوا حِطَّةٌ نَغْفِرْ لَكُمْ خَطَايَاكُمْ وَسَنَزٖيدُ الْمُحْسِنٖينَ” (2:58).

Zaten konu başlangıcı bu-Kenti belirterek başlamıştır;

وَاِذْ قٖيلَ لَهُمُ اسْكُنُوا هٰذِهِ الْقَرْيَةَ وَكُلُوا مِنْهَا حَيْثُ شِئْتُمْ وَقُولُوا حِطَّةٌ وَادْخُلُوا الْبَابَ سُجَّدًا نَغْفِرْ لَكُمْ خَطٖيپَاتِكُمْ سَنَزٖيدُ الْمُحْسِنٖينَ” (7:161).

وَاسْأَلْهُمْ عَنِ الْقَرْيَةِ الَّتِي كَانَتْ حَاضِرَةَ الْبَحْرِ (7:163).

Sonuç bir

“bu-Kent”, “bu-Göl/ırmak/deniz” İsrail Oğullarıyla ilintilidir.

Dinlencede Gelen Balıklar

إِذْ تَأْتِيهِمْ حِيتَانُهُمْ يَوْمَ سَبْتِهِمْ شُرَّعًا” (7:163).

إِذْ تَأْتِيهِمْ” onlara geldiğinde

حِيتَانُهُمْ Onların balıkları,

يَوْمَ سَبْتِهِمْ Onların dinlendiği gün.

Onların balıkları nasıl geliyordu?

Tevrât’ta “Şabat”la ilgili hem “balıkların” konu edinildiği bir bölüm var mı?

“O gün Musa'nın Kitabı halka okundu. Kitapta Ammonlular'la Moavlılar'ın sonsuza dek Tanrı'nın topluluğuna giremeyeceği yazılıydı (1). Çünkü onlar İsrail halkına ekmek ve su vermemekle kalmamış, İsrailliler'e lanet okuması için Balam'a da para vermişlerdi. Ancak Tanrımız laneti kutsamaya çevirmişti (2). İsrail halkı bu yasayı duyunca, bütün yabancıları ayrı tutmaya başladı (3). Tanrımız'ın Tapınağı'nın ambarlarına Kâhin Elyaşiv bakıyordu. Elyaşiv Toviya'nın akrabasıydı (4). Bu yüzden ona büyük bir oda vermişti. Eskiden bu odaya tahıl sunuları, günnük, tapınak eşyaları, ayrıca Kutsal Yasa uyarınca Levililer'e, ezgicilere, tapınak kapı nöbetçilerine verilen buğdayın, yeni şarabın, zeytinyağının ondalıkları ve kâhinlere verilen bağışlar konulurdu (5). Ama bütün bunlar olup biterken ben Yeruşalim'de değildim. Babil Kralı Artahşasta'nın krallığının otuz ikinci yılında, onun yanına gitmiştim. Bir süre sonra yine izin istedim (6). ve Yeruşalim'e döndüm. O zaman Elyaşiv'in yaptığı kötülüğü öğrendim. Tanrı Tapınağı'nın avlusunda Toviya'ya oda vermişti (7). Buna çok canım sıkıldı. Toviya'nın bütün eşyalarını odadan attım (8). Odaları temizlemeleri için buyruk verdim. Tanrı Tapınağı'nın eşyalarını, tahıl sunularını, günnüğü yine oraya koydurdum (9). Ayrıca öğrendim ki, Levililer'in alacakları verilmemiş. Hizmeti yürüten Levililer'le ezgiciler tarlalarına geri dönmüşler (10). Görevlileri azarladım. “Tanrı'nın Tapınağı neden ihmal edilmiş?” diye sordum. Sonra bütün gidenleri toplayıp işlerinin başına koydum (11). Bütün Yahuda halkı buğdayın, yeni şarabın, zeytinyağının ondalığını yine ambarlara getirmeye başladı (12). Bu kez ambarların başına Kâhin Şelemya'yı, Bilgin Sadok'u ve Levililer'den Pedaya'yı koydum. Mattanya oğlu Zakkur oğlu Hanan onların yardımcısıydı. Bunlar güvenilir insanlardı. Görevleri kardeşlerinin paylarını bölüştürmekti (13). Ey Tanrım, beni anımsa. Tapınağın için ve oradaki hizmetler için yaptığım iyi işleri hiçe sayma (14). O günlerde Yahuda'da bazı adamların Şabat Günü üzüm sıktıklarını gördüm. Bazıları da demet demet tahıllarını eşeklere yüklüyor, şarap, üzüm, incir ve çeşitli yüklerle birlikte Şabat Günü Yeruşalim'e getiriyorlardı. Şabat Günü bunları sattıkları için onları azarladım (15). Yeruşalim'de yaşayan Surlular balık (דאג/) ve çeşitli mallar getirip Şabat Günü kentte Yahudalılar'a satıyorlardı (16). Yahudalı soyluları azarlayarak, “Yaptığınız kötülüğe bakın!” dedim, “Şabat Günü'nü hiçe sayıyorsunuz (17). Atalarınız da aynı şeyi yapmadı mı? Bu yüzden Tanrımız başımıza ve bu kente bela yağdırmadı mı? Siz Şabat Günü'nü hiçe sayarak Tanrı'nın öfkesini İsrail'e karşı alevlendiriyorsunuz.” (18). Şabat'tan önceki akşam Yeruşalim kapılarına gölge düşünce, kapıların kapatılması ve Şabat sona erinceye kadar açılmaması için buyruk verdim. Şabat Günü kente yük sokulmasın diye bazı adamlarımı kapılara yerleştirdim (19). Tüccarlarla çeşitli eşya satıcıları bir iki kez geceyi Yeruşalim'in dışında geçirdiler (20). Onları uyardım: “Niçin surun dibinde geceliyorsunuz? Bir daha yaparsanız size karşı zor kullanacağım. Bir daha Şabat Günü gelmediler (21). Şabat Günü'nün kutsallığını korumak için Levililer'e kendilerini paklasınlar ve gidip kapılarda nöbet tutsunlar diye buyruk verdim. Ey Tanrım, bunun için de beni anımsa ve yüce sevgin uyarınca bana merhamet et (22). Ayrıca o günlerde Aşdotlu, Ammonlu, Moavlı kadınlarla evlenmiş Yahudiler gördüm (23). Çocuklarının yarısı Aşdot dilini ya da öbür halkların dilini konuşuyor, Yahudi dilini bilmiyorlardı (24). Adamları azarladım, lanet okudum. Bazılarını dövüp saçlarını yoldum. Tanrı'nın adıyla onlara ant içirdim ve, “Yabancılara kız verip kız almayacaksınız” dedim, (25).  Kral Süleyman bu yabancı kadınlar yüzünden günaha girmedi mi? Onca ulusun kralları arasında Süleyman gibisi yoktu. Tanrı onu öyle sevdi ki, bütün İsrail'e kral yaptı. Ama yabancı kadınlar onu bile günaha sürükledi (26). Şimdi de siz yabancı kadınlarla evlenerek Tanrımız'a ihanet ediyorsunuz. Yaptığınız bu büyük kötülüğe göz mü yumalım?” (27). Başkâhin Elyaşiv oğlu Yoyada'nın oğullarından biri Horonlu Sanballat'ın kızıyla evliydi. Bu yüzden onu yanımdan kovdum (28). Ey Tanrım, onları anımsa; çünkü kâhinliği lekelediler, kâhinlerle ve Levililer'le yaptığın antlaşmayı bozdular (29). Halkı bütün yabancılardan arındırdım. Kâhinlerle Levililer'e görevlerini tek tek bildirdim (30). Belirli zamanlarda yakılmak için armağan edilen odunları, getirilen ilk ürünleri düzene koydum. Ey Tanrım, bütün bunları iyiliğim için anımsa (30).” (Tevrât, Nehemya: 13:1-30).

وَالصُّورِيُّونَ السَّاكِنُونَ بِهَا كَانُوا يَأْتُونَ بِسَمَكٍ وَكُلِّ بِضَاعَةٍ وَيَبِيعُونَ فِي السَّبْتِ لِبَنِي يَهُوذَا فِي أُورُشَلِيمَ.” (Nehemya: 13:16).

Sonuç İki

Tevrât’ta şabat ve balıkların konu edinildiği bir bölüm bulunmaktadır. Ayrıca bu kentin “Kudüs” olduğu da Kur’an’la benzeşmektedir.


 

Balık Kapısı:

بَابُ السَّمَكِ/שׁער הדגים/the fish gate

“Sonra Davut Kenti için vadideki Gihon Pınarı'nın batısından Balık Kapısı (بَابِ السَّمَكِ /בשׁער הדגים)'nın girişine kadar yüksek bir dış sur yaptı; Ofel Tepesi'ni de bu surla çevirdi. Yahuda'nın bütün surlu kentlerine komutanlar yerleştirdi. ” (Tevrât, 2. Tarihler: 33:14).

Balık Kapısı (שׁער הדגים/بَابُ السَّمَكِ) 'nı Senaalılar onardı. Kirişleri yerleştirip kapı kanatlarını yerine koydular, sürgülerle kapı kollarını taktılar. ” (Tevrât, Nehemya: 3:3).

“Diyorum ki, o gün kentin Balık Kapısı'ndan (משׁער הדגים/مِنْ بَابِ السَّمَكِ) çığlıklar, İkinci Mahalle'den feryatlar Ve tepelerden büyük çatırtılar yükselecek." İşte böyle diyor RAB. ” (Tevrât, Sefenya: 1:10).

FISH GATE (שַׁ֤עַר הַדָּגִימ׃֙) /Şah'ar had-dagim: Balık Kapısı, Gihon su kaynağının hemen batısında, doğu duvarında, insanların bazen Şabat'ı ihlal ederek balık satmak için toplandıkları eski bir kapıydı. Balıkçılar, Kudüs'e satmak için Balık Kapısı'ndan balık getirirlerdi. Balık Kapısı, eski Kudüs'ün kuzey duvarında, yine Arap Mahallesi'nde bulunan günümüz Şam Kapısı yakınında bir sonraki kapıydı. Balık Kapısı balık pazarına en yakın kapıydı ve Celile'den gelen ister Arap ister İsrailli balıkçılar, balıklarını pazara getirmek için bu kapıyı kullandılar.

Şehirden kuzeybatıya doğru açılan Balık Kapısı. Bu, kıyı ovasına gidilecek yollardan biri olmalı. Balık kapısı şehrin kuzey tarafındadır. Balıklar bu Balık Kapısı aracılığıyla Akdeniz ve Celile Denizi'nden şehre getirilirdi. Balık Kapısının yanında balık pazarları vardı. Pek çok tüccar, işlerinin çoğunu kuzey kapılarından alacakları için kuzey kapılarına diğer kapılardan daha yakın konumlanacaktı. Bunun nedeni, kuzey tarafının Kudüs'e girmenin en iyi yolu olmasıdır. Kuzey tarafı çoğunlukla düzlükteyken, şehrin diğer tarafları sarp vadilere bakıyordu.

https://guidedbiblestudies.com/?p=2859




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Cibt ve Tâgût Kelimelerinin Habeşçe izleği

                                                          Cibt ve Tâgût Kelimelerinin Habeşçe izleği   “ اَلَمْ تَرَ اِلَى الَّذٖينَ ا...