29 Eylül 2021 Çarşamba

şu-Dinlenceyi (İş durdurmayı) kimler deldi? (4) Toplumca Red edilen Aç gözlü Düzenbazlar

مَا كَانَ إِبْرَاهِيمُ يَهُودِيًّا وَلَا نَصْرَانِيًّا وَلَكِنْ كَانَ حَنِيفًا مُسْلِمًا وَمَا كَانَ مِنَ الْمُشْرِكِينَ (3:67).

Şabat, İbrâhîm’den sonra Mûsâ ile başlayan yasakların olduğu bir gündür, İbrâhîm ne Yehûdî ve nede Hristiyandır.

Tevrât’ta uygulama olarak çıkış sonrası emredilmiştir, bu uygulamaya İlk defa Çıkış Kitâbında işaret edilir (16:23);

 “Şabat Günü'nü kutsal sayarak anımsa” (Tevrât, Çıkış: 20:8).

“O gün Şabat'tır, sizin için dinlenme günüdür. İsteklerinizi denetleyeceksiniz. Bu sürekli bir yasadır.” (Tevrât, Levililer: 16:31).

“Ama yedinci yıl toprak dinlenecek. O yıl Şabat Yılı olacak, RAB'be adanacak. Tarlanı ekmemeli, bağını budamamalısın.” (Tevrât, Levililer: 25:4).

Tevrât, Şabat’ın İsrail Oğullarının arasında delinen bir yasak olduğuna, onların tekrar tekrar Şabat yasaklarına uymaları konusunda uyarıldığını anlatır;

 “Halka de ki, 'Ey Yahuda kralları, Yahuda halkı, Yeruşalim'de oturup bu kapılardan girenler, RAB'bin sözünü dinleyin!” (20). RAB diyor ki, Şabat Günü (ביום השׁבת) yük taşımamaya, Yeruşalim kapılarından içeri bir şey sokmamaya dikkat edin (21). Şabat Günü evinizden yük çıkarmayın, hiç iş yapmayın. Atalarınıza buyurduğum gibi Şabat Günü (ביום השׁבת) 'nü kutsal sayacaksınız (22). Ne var ki, onlar sözümü dinlemediler, kulak asmadılar. Dikbaşlılık ederek beni dinlemediler, yola gelmek istemediler (23).” (Tevrât, Yeremya: 17:20-23). 

“Kâhinleri yasamı hiçe saydılar, kutsal eşyalarımı kirlettiler, kutsalla bayağı arasındaki ayrımı yapmadılar, kirliyle temiz arasındaki farkı öğretmediler, Şabat günlerimden gözlerini çevirdiler. Kutsallığımı önemsemediler.” (Tevrât, Hezekiel: 22:26).

“Diyorsunuz ki, "Yeni Ay Töreni geçse de tahılımızı satsak, Şabat  geçse de buğdayımızı satışa çıkarsak. Ölçeği küçültüp fiyatı yükseltsek, Hileli tartı kullanıp (5) Yoksulları gümüş, Mazlumları bir çift çarık karşılığında satın alsak. Buğday yerine süprüntüsünü satsak." ” (Tevrât, Amos: 8:5,6).

 

Şabat, İsa döneminde Yehûdîlerle sorunlaşır. İncîl’de Şabat yasaklarının içeriğine eleştiri vardır;

“İnsan koyundan çok daha değerlidir! Demek ki, Şabat Günü iyilik yapmak Yasa'ya uygundur.” (İncîl, Matta’ya Göre: 12:12).

“Sonra onlara, "İnsan Şabat için değil, Şabat insan için yaratıldı" dedi.” (İncîl, Markos’a Göre: 2:27).

“O sıralarda, bir Şabat’ta (ܒ݁ܫܰܒ݁ܬ݂ܳܐ/ σαββασιν/the sabbath day) İsa ekinler arasından geçiyordu. Öğrencileri acıkınca başakları koparıp yemeye başladılar (1). Bunu gören Ferisiler İsa'ya, "Bak, öğrencilerin Şabatta yasak olanı yapıyor" dediler (2). İsa onlara, "Davut'la yanındakiler acıkınca Davut'un ne yaptığını okumadınız mı?" diye sordu (3). "Tanrı'nın evine girdi, kendisinin ve yanındakilerin yemesi yasak olan, ancak kâhinlerin yiyebileceği adak ekmeklerini yedi (4). Ayrıca kâhinlerin her hafta tapınakta Şabatla ilgili buyruğu çiğnedikleri halde suçlu sayılmadıklarını Kutsal Yasa'da okumadınız mı? (5). ” (İncîl, Matta’ya Göre: 12:1-5, Markos’a Göre: 2:23-28).

“Bir Şabat’ta (ܒ݁ܝܰܘܡܳܐ ܕ݁ܫܰܒ݁ܬ݂ܳܐ/) İsa Ferisiler'in ileri gelenlerinden birinin evine yemek yemeye gitti. Herkes O'nu dikkatle gözlüyordu (1). Önünde, vücudu su toplamış bir adam vardı (2). İsa, Kutsal Yasa uzmanlarına ve Ferisiler'e, "Şabat’ta bir hastayı iyileştirmek Kutsal Yasa'ya uygun mudur, değil midir?" diye sordu (3). Onlar ses çıkarmadılar. İsa adamı tutup iyileştirdi, sonra eve gönderdi (4). İsa onlara şöyle dedi: "Hanginiz oğlu ya da öküzü Şabat  günü (ܒ݁ܝܰܘܡܳܐ ܕ݁ܫܰܒ݁ܬ݂ܳܐ/فِي يَوْمِ السَّبْتِ) kuyuya düşer de hemen çıkarmaz?" (5). Onlar buna hiçbir karşılık veremediler (6). ” (İncîl, Luka’ya Göre: 14:1-6).

 “İsa'nın hastayı Şabat’ta iyileştirmesine kızan havra yöneticisi kalabalığa seslenerek, "Çalışmak için altı gün vardır" dedi. "O günler gelip iyileşin, Şabat Günü değil.” (İncîl, Luka’ya Göre: 13:14).

“Bu yüzden Yahudi yetkililer iyileşen adama, "Bugün Şabat Günü" dediler, "Şilteni toplaman yasaktır.” (İncîl, Yuhanna’ya Göre: 5:10).

Şabat’ta böyle şeyler yaptığı için İsa'ya zulmetmeye başladılar.” (İncîl, Yuhanna’ya Göre: 5:16).

“İşte bu nedenle Yahudi yetkililer O'nu öldürmek için daha çok gayret ettiler. Çünkü yalnız Şabat Günü düzenini bozmakla kalmamış, Tanrı'nın kendi Babası olduğunu söyleyerek kendisini Tanrı'ya eşit kılmıştı. ” (İncîl, Yuhanna’ya Göre: 5:18).

“Bunun üzerine Ferisiler'in bazıları, "Bu adam Tanrı'dan değildir" dediler. "Çünkü Şabat Günü'nü tutmuyor." Ama başkaları, "Günahkâr bir adam nasıl bu tür belirtiler gerçekleştirebilir?" dediler. Böylece aralarında ayrılık doğdu” (İncîl, Yuhanna’ya Göre: 9:16).

Pavlus’ta Şabat konusunda şunu söyler;

“Bu nedenle kimse yiyecek içecek, bayram, yeni ay ya da Şabat (σαββατων/ܘܰܕ݂ܫܰܒ݁ܶܐ) konusunda sizi yargılamasın. ” (İncîl, Koloseliler: 2:16).

Kur’an’da ise;

ثُمَّ أَوْحَيْنَا إِلَيْكَ أَنِ اتَّبِعْ مِلَّةَ إِبْرَاهِيمَ حَنِيفًا وَمَا كَانَ مِنَ الْمُشْرِكِينَ (123) إِنَّمَا جُعِلَ السَّبْتُ عَلَى الَّذِينَ اخْتَلَفُوا فِيهِ وَإِنَّ رَبَّكَ لَيَحْكُمُ بَيْنَهُمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ فِيمَا كَانُوا فِيهِ يَخْتَلِفُونَ (124)” (16:123,124).

İbrâhîm’in takipçileri olduğunu söyleyenlere, İbrâhîm’de Şabat yoktu denmektedir;

قَوْلُهُ تَعَالَى: إِنَّما جُعِلَ السَّبْتُ عَلَى الَّذِينَ اخْتَلَفُوا فِيهِ أَيْ لَمْ يَكُنْ فِي شَرْعِ إِبْرَاهِيمَ وَلَا فِي دِينِهِ” (Qurtubî).

 

“Sebt, sırf onda ihtilâf edenler üzerine kılındı - ya'ni Cumartesi İbrahimin dininden değil, onda ihtilâf eden Beni İsraîl üzerine tahrim kılındı ta'tıl yapıldı… Lâkin bizce âyetten zâhir olan sebit hakkındaki bu ıhtilâfın Yehûd ve Nesarâ arasındaki ıhtilâfa işaret olmasıdır. Zira nesarâ sebtin mensuh olduğuna kail olarak Pazarı tutarlar ve bu surette ma'nâ şu olur: Cumartesi İbrahimin dininden değil idi Beni İsraîlde yapılmıştı. Onların ise Yehûd ve Nesarâsı ıhtilâf etmektedirler (Elmalılı).”

 

“Sebt (cumartesi günü) ile ilgili kısıtlamaların sadece Yahudilerle ilgili olduğu Hz. İbrahim'in (a.s) dini ile hiç bir ilgisi olmadığını söylemeye gerek yoktu, çünkü onlar da bunu biliyorlardı. Bu kısıtlamalar, Yahudiler sürekli kanunlara ve emirlere karşı geldiği için konmuştur.” (Mevdûdî).

 

Sürülen/Kovulan/tard edilen/ toplum dışına itilen Maymunlar

Kabile/klan kurallarına uymayan kişilere, kabile/klandan kovulma/sürülme cezası verilebilmekteydi.

Kabile/klandan tard edilen kişiler, genellikle kendi kabilesine olan bağlılığını sona erdirmekte, manevi ilişkisini de kesmekteydi. Kabile/klan dışına itilmekteydi.

Maymunlar (قِرَدَةً);



Suryanca: ܩܘܦܐ  (qopa) çoğul “ܩܘܦܐ

İbranca: קוֹף  (kof) çoğul “קופים”dır.

Tevrât ve İncîl’de Sebt’i deldikleri için Maymun’a benzetilenler konu edinilmez. Tevrât’ta Buyrukları çiğneyenlere çok ciddi şeyler söylenir;

“Ama Tanrınız RAB'bin sözünü dinlemez, bugün size ilettiğim buyrukların, kuralların hepsine uymazsanız, şu lanetler üzerinize gelecek ve size ulaşacak: (15).  “Kentte de tarlada da lanetli olacaksınız (16). "Sepetiniz ve hamur tekneniz lanetli olacak (17).  "Rahminizin meyvesi, toprağınızın ürünü, sığırlarınızın buzağıları, sürülerinizin kuzuları lanetli olacak (18). "İçeri girdiğinizde lanetli olacaksınız; dışarı çıktığınızda da lanetli olacaksınız (19). “RAB'be sırt çevirmekle yaptığınız kötülükler yüzünden el attığınız her işte O sizi lanete uğratacak, şaşkına çevirecek, paylayacak. Sonunda üzerinize yıkım gelecek ve çabucak yok olacaksınız (20)…

Bütün bu lanetler başınıza yağacak. Yok oluncaya dek sizi kovalayacak ve size erişecek. Çünkü Tanrınız RAB'bin sözünü dinlemediniz, size verdiği buyrukları, kuralları yerine getirmediniz (45). Bu lanetler siz ve soyunuz için sonsuza dek bir belirti, şaşılası bir olay olarak kalacak (46).

Bu uluslar arasında ne esenliğiniz ne de dinlenecek bir yeriniz olacak. Orada RAB size titreyen yürekler, umutsuzluk ve bakmaktan yorulmuş gözler verecek (65). Sürekli can kaygısı içinde yaşayacaksınız. Gece gündüz dehşet içinde olacaksınız. Yaşamınızın güvenliği olmayacak (66).  Yüreğinizi kaplayan dehşet ve gözlerinizin gördüğü olaylar yüzünden, sabah, 'Keşke akşam olsa!, akşam, 'Keşke sabah olsa! Diyeceksiniz (67).” (Tevrât, Yasanın Tekrarı: 28:15-68 ve devamı 29. Bölüm, yine bknz. Hezekiel: Bölüm 22).

Kur’an’da

وَلَقَدْ عَلِمْتُمُ الَّذٖينَ اعْتَدَوْا مِنْكُمْ فِى السَّبْتِ فَقُلْنَا لَهُمْ كُونُوا قِرَدَةً خَاسِپٖينَ” (2:65).

فَلَمَّا عَتَوْا عَنْ مَا نُهُوا عَنْهُ قُلْنَا لَهُمْ كُونُوا قِرَدَةً خَاسِئٖينَ” (7:166).

قُلْ هَلْ اُنَبِّئُكُمْ بِشَرٍّ مِنْ ذٰلِكَ مَثُوبَةً عِنْدَ اللّٰهِ مَنْ لَعَنَهُ اللّٰهُ وَغَضِبَ عَلَيْهِ وَجَعَلَ مِنْهُمُ الْقِرَدَةَ وَالْخَنَازٖيرَ وَعَبَدَ الطَّاغُوتَ اُولٰئِكَ شَرٌّ مَكَانًا وَاَضَلُّ عَنْ سَوَاءِ السَّبٖيلِ” (5:60).

اللعنة” kelimeside “kovmak, uzaklaştırmak”anlamındadır. “مَلْعُون Mel‘ûn ve “لِعَان” laîn kelimeleri “kovulmuş” mânasına gelir. Araplarda Ailenin veya kabilenin dışına atılmış kişiye laîn denilirdi.

خَسَاَ-يَخْسَا-خُسُوءًا” Fiilininde kovulmak, red edilmek, toplum dışına itilen anlamı vardır.

Tevrât’ta Şabat’tı delenler için betimlenenlere yakın bir ifadedir. Bu bağlamda “Maymunlar”, aç gözlü “Düzenbazlar”ı simgeler.

 



(Şehvet ve Açgözlülüğün simgesi zincirli maymun Albrecht Dürer, 1471-1528)

Maymunluğa dönüşümün olduğunu söyleyenler vardır, bunlar çoğunluktadır.

Mücahid’den nakledilen bir rivayete göre onların kalpleri Maymunlaşmıştır.

حدثني محمد بن عمرو قال، حدثنا أبو عاصم قال، حدثنا عيسى، عن ابن أبي نجيح، عن مجاهد في قوله: (الذين اعتدوا منكم في السبت فقلنا لهم كونوا قردة خاسئين) . قال: لم يمسخوا، إنما هو مثل ضربه الله لهم، مثل ما ضرب مثل الحمار يحمل أسفارا” (Taberî)

بن أبي نجيح، عن مجاهد: (ولقد علمتم الذين اعتدوا منكم في السبت فقلنا لهم كونوا قردة خاسئين) . قال: مسخت قلوبهم، ولم يمسخوا قردة، وإنما هو مثل ضربه الله لهم، كمثل الحمار يحمل أسفارا.” (Taberî).

قولان: أحدهما: مُسِخُوا قردةً , فصاروا لأجل اعتدائهم في السبت في صورة القردة المخلوقين من قبل , في الأيام الستة. قال ابن عباس: لم يعش مسخ قط فوق ثلاثة أيام , ولم يأكل ولم يشرب. والثاني: وهو قول مجاهد: أنهم لم يمسخوا قردة , وإنما هو مَثلَ ضربه الله لهم , كما قال تعالى: {كَمَثَلِ الْحِمَارِ يَحْمِلُ أَسْفَارَاً} [الجمعة: 5]” (Mâverdî).

قَالَ ابْنُ أَبِي حَاتِمٍ: حَدَّثَنَا أَبِي، حَدَّثَنَا أَبُو حُذَيْفَةَ، حَدَّثَنَا شِبْلٌ، عَنِ ابْنِ أَبِي نجيح، عن مجاهد: {فَقُلْنَا لَهُمْ كُونُوا قِرَدَةً خَاسِئِينَ} قَالَ: مُسِخَتْ قُلُوبُهُمْ، وَلَمْ يُمْسَخُوا قِرَدَةً، وَإِنَّمَا هُوَ مَثَلٌ ضَرَبَهُ اللَّهُ {كَمَثَلِ الْحِمَارِ يَحْمِلُ أَسْفَارًا} [الْجُمُعَةِ: 5]” (İbn Kesir).

Râzî, Mucâhid’in görüşüne katılmasa da bu şekilde bir kullanım olabileceğini söyler;

الْمَسْأَلَةُ الثَّالِثَةُ: الْمَرْوِيُّ عَنْ مُجَاهِدٍ أَنَّهُ سُبْحَانَهُ وَتَعَالَى مَسَخَ قُلُوبَهُمْ بِمَعْنَى الطَّبْعِ وَالْخَتْمِ لَا أَنَّهُ مَسَخَ صُوَرَهُمْ وَهُوَ مِثْلُ قَوْلِهِ تَعَالَى: كَمَثَلِ الْحِمارِ يَحْمِلُ أَسْفاراً [الْجُمُعَةِ: 5] وَنَظِيرُهُ أَنْ يَقُولَ الْأُسْتَاذُ للمتعلم البليد الذي لا ينجح في تَعْلِيمُهُ: كُنْ حِمَارًا” (Râzî).

لِأَنَّ الْإِنْسَانَ إِذَا أَصَرَّ عَلَى جَهَالَتِهِ بَعْدَ ظُهُورِ الْآيَاتِ وَجَلَاءِ الْبَيِّنَاتِ فَقَدْ يُقَالُ فِي الْعُرْفِ الظَّاهِرِ إِنَّهُ حِمَارٌ وَقِرْدٌ، وَإِذَا كَانَ هَذَا الْمَجَازُ مِنَ الْمَجَازَاتِ الظَّاهِرَةِ الْمَشْهُورَةِ لَمْ يَكُنْ فِي الْمَصِيرِ إِلَيْهِ مَحْذُورٌ الْبَتَّةَ” (Râzî). 

28 Eylül 2021 Salı

şu-Dinlenceyi (İş durdurmayı) kimler deldi? (3) Sambatyon nehri(?)

فِى السَّبْتِ” (2:65, 4:154, 7:163, 16:124).

Belirli olan bu “Dinlence” veya “iş Durdurma” “اَصْحَابَ السَّبْتِ” hariç “فِي” harf-i cerri ile birlikte gelmektedir. Bu “اعْتَدَوْا” işinin “السَّبْتِ”te yapıldığını gösterir. Öncesi ve sonrasında değil.

Kudüs’e balıkların gelmesinin iki yolu var, Akdeniz kıyısından ve Celile Gölünden

Akdeniz Kıyısı;

Nehemya’da bu halk “Surlular” olarak anılmaktadır.

““Yeruşalim'de yaşayan Surlular balık (דאג/بِسَمَكٍ) ve çeşitli mallar getirip Şabat Günü kentte Yahudalılar'a satıyorlardı (16). Yahudalı soyluları azarlayarak, “Yaptığınız kötülüğe bakın!” dedim, “Şabat Günü'nü hiçe sayıyorsunuz (17).” (Nehemya: 13:16,17).

Sebt’ti delenler metinden anladığımız kadarıyla iki grup, Yeruşalim’de yaşayan Surlular ve Yahudalı Soylular.

İbranca “הצרים” (HOT) İngilizce “men of Tyre” (KJV) Arapça “الصُّورِيُّونَ السَّاكِنُونَ” (ASVD), Latince “et Tyrii”, “Τύρος” Yunanca.

צוֹר/صور” Sur (Tiyre) Tire, Akdeniz kıyısında, Kudüs'ün hemen kuzeyinde, Lübnan dağları ile Akdeniz arasında bir liman kenti.




İkinci Yol Celile Gölü;

“İsa, Celile Gölü'nün kıyısında yürürken Petrus diye de anılan Simun'la kardeşi Andreas'ı gördü. Balıkçı olan bu iki kardeş göle ağ atıyorlardı (18). Onlara, "Ardımdan gelin" dedi, "Sizleri insan tutan balıkçılar yapacağım." (19). Onlar da hemen ağlarını bırakıp O'nun ardından gittiler (20). İsa daha ileri gidince başka iki kardeşi, Zebedi'nin oğulları Yakup'la Yuhanna'yı gördü. Babaları Zebedi'yle birlikte teknede ağlarını onarıyorlardı. Onları da çağırdı (21). Hemen tekneyi ve babalarını bırakıp İsa'nın ardından gittiler (22).” (İncîl, Matta’ya Göre: 4:18-22).

 

“İsa, Celile Gölü'nün kıyısından geçerken, göle ağ atmakta olan Simun ile kardeşi Andreas'ı gördü. Bu adamlar balıkçıydı (16) İsa onlara, "Ardımdan gelin" dedi, "Sizleri insan tutan balıkçılar yapacağım." (17). Onlar da hemen ağlarını bırakıp O'nun ardından gittiler (18). İsa biraz ileri gidince Zebedi'nin oğulları Yakup'la Yuhanna'yı gördü. Teknede ağlarını onarıyorlardı (19). Hemen onları çağırdı. Onlar da babaları Zebedi'yi işçilerle birlikte teknede bırakıp İsa'nın ardından gittiler (20).” (İncîl, Markos’a Göre: 1:16-20). 

“İsa, gölün kıyısında iki tekne gördü. Balıkçılar teknelerinden inmiş ağlarını yıkıyorlardı (2). İki tekneden Simun'a ait olanına binen İsa, ona kıyıdan biraz açılmasını rica etti. Sonra oturdu, teknenin içinden halka öğretmeye devam etti (3). Konuşmasını bitirince Simun'a, "Derin sulara açılın, balık tutmak için ağlarınızı atın" dedi (4). Simun şu karşılığı verdi: "Efendimiz, bütün gece çabaladık, hiçbir şey tutamadık. Yine de senin sözün üzerine ağları atacağım." (5). Bunu yapınca öyle çok balık yakaladılar ki, ağları yırtılmaya başladı (6).” (İncîl, Luka’ya Göre: 5:2-6). 

Sonuç

Kuzey duvarında, şehrin Celile Gölü'ne en yakın tarafında olması, balık getirenler için uygundu ve ayrıca Ürdün'den veya Akdeniz kıyılarının birçok yerinden gelenler için de uygundu.

Kur’an’da iki grup vardır;

 

وَاِذْ قَالَتْ اُمَّةٌ مِنْهُمْ لِمَ تَعِظُونَ قَوْمًا اللّٰهُ مُهْلِكُهُمْ اَوْ مُعَذِّبُهُمْ عَذَابًا شَدٖيدًا قَالُوا مَعْذِرَةً اِلٰى رَبِّكُمْ وَلَعَلَّهُمْ يَتَّقُونَ” (7:164).

“Öte yandan Birinci Tapınak Dönemi’nde Şabat’ın uygulanmasıyla ilgili az bilgi bulunmaktadır…

Nehemya (Böl. 10), sürgünden dönenlerle yaptığı Antlaşma’yı açıklarken Şabat günü alış-veriş yapılmaması gerektiğini de vurgular. Ancak Nehemya Pers İmparatorluğu’ndan geri gelendiğinde Antlaşma’ya uyulmadığını görür ve Şabat’ın uygulanması için gerekli değişikleri ekler” (Yahudilik Ansiklopedisi, Yusuf Besalel, Cilt 3, Gözlem, Mayıs 2002/653).

Tevrât’a göre Yeruşalim’de yaşayan Surlular ve Yahudalı Soylular, bu durumun karşısında olan Nehemya,

Kur’an’da ise Sebt’i delenler ve bu durumun karşısında olanlar,

Balıkların ne şekilde geldiği Kur’an’da açık değildir,

اِذْ تَاْتٖيهِمْ حٖيتَانُهُمْ يَوْمَ سَبْتِهِمْ شُرَّعًا وَيَوْمَ لَا يَسْبِتُونَ لَا تَاْتٖيهِمْ” (7:163).

Onların balıkları, onlara nasıl geliyordu?

Tevrât’ta Sebt''i delenlere Surluların Balık ve diğer ticaret malzemelerin getirildiği konu edinilir.  Balık pazarına, balık kapısından.

Kur’an bu denenmenin nasıl gerçekleştiğini de açıklamaz, Sebt’i delenler, Sebt gününde balık mı avlıyordu? açık değildir. Cuma’dan önlem alındığı, ağların atlıldığı, Pazar toplandığı şeklinde boşluklar doldurulmuştur.

Tevrât’ta Şabat’ı delenler Yahuda’lı Soylular, Surluların getirdikleri balıkları ve çeşitli malları alıyorlardı.

Deniz/göl yerlisi Surlular, İsrail Oğullarının Soylularına Dinlencede (Şabat’ta) iken dışarıdan balık ve çeşitli mallar getiriyorlardı, İsrail Oğulları Soyluları Şabat’ta olmadıkları zaman bu deniz/göl yerlisi Surlular onlara gelmiyordu. Yani bir düzen kurulmuş durumdaydı. Şabat’ı delenler deniz/göl yerlisi Surlular ile anlaşmış olmalılar. Nehemya işte bu kurulan düzeneği bozmuştur; kapıların kapatılmasını ve nöbetçi dikilmesini emretmiştir;

Yeruşalim'de yaşayan Surlular balık (דאג/) ve çeşitli mallar getirip Şabat Günü kentte Yahudalılar'a satıyorlardı (16). Yahudalı soyluları azarlayarak, “Yaptığınız kötülüğe bakın!” dedim, “Şabat Günü'nü hiçe sayıyorsunuz (17). Atalarınız da aynı şeyi yapmadı mı? Bu yüzden Tanrımız başımıza ve bu kente bela yağdırmadı mı? Siz Şabat Günü'nü hiçe sayarak Tanrı'nın öfkesini İsrail'e karşı alevlendiriyorsunuz.” (18). Şabat'tan önceki akşam Yeruşalim kapılarına gölge düşünce, kapıların kapatılması ve Şabat sona erinceye kadar açılmaması için buyruk verdim. Şabat Günü kente yük sokulmasın diye bazı adamlarımı kapılara yerleştirdim (19). Tüccarlarla çeşitli eşya satıcıları bir iki kez geceyi Yeruşalim'in dışında geçirdiler (20). Onları uyardım: “Niçin surun dibinde geceliyorsunuz? Bir daha yaparsanız size karşı zor kullanacağım. Bir daha Şabat Günü gelmediler (21).” (Tevrât, Nehemya: 13:16-20).

Yine Kur'an'da anlatılan bölümün Sambatyon Nehri ile ilişkisi kurulmaya çalışılmıştır. 

Sambatyon (סמבטיון) Nehri ve Shabbos'u Barındıran Balığa Dair

“Sambatyon

Kaybolduğuna inanılan 10 Yisrael kabilesi’nin sürgünde yaşadığı varsayılan bölgenin ötesinde bulunan farazi bir nehrin ismi. Bu efsanevi nehrin mucizevi yönü Talmud’da (Sanhedrin, 65b) ve Midraş’ta yer alır. “Bu nehir, ancak Şabat günü sükunete kavuşur ve On Kabile onun ötesindedir…” (Yaratılış Raba, 11.6, 73:5)

Orta çağ’daki birçok Yahudi’ye göre Sambatyon bir efsane değil, coğrafi bir gerçekti (örneğin Raşi ve Nahmanides’in yorumlarında). Eldad a-Dani adlı bir garip 9. Yüzyıl seyyahı, hafta içi günlerinde havaya dev kayalar fırlatan Etyopya’daki bir nehrin, Şabat günleri sükunete kavuşup bir sis perdesi ile sürgünleri koruduğunu belirtir. 17. Yüzyılda Yahudi Mesianizm ile ilgili olarak bu konu Menaşa Ben İsrael (“Spes İsraelis”, 1650) ve Sabetaycılar tarafından da irdelenmiştir” (Yahudilik Ansiklopedisi, Yusuf Besalel, Cilt 3, Gözlem, Mayıs 2002/559,560).

Rabbi Akiva Sambatyon Nehrinin Şabatta sükunette olduğundan bahseder balıklardan bahsetmez;

“The Sabbatyon River can prove that today is Shabbat, as it is calm only on Shabbat.”

https://www.sefaria.org/Sanhedrin.65b.12?lang=bi&with=all&lang2=en

 

 

Bereşit Rabbah’ta sambatyon’a işaret vardır ama balıklardan bahsedilmez;

אֲמַר לֵיהּ הֲרֵי נְהַר סַמְבַּטְיוֹן יוֹכִיחַ

https://www.sefaria.org/Bereishit_Rabbah.11.5?lang=bi&with=all&lang2=en

Pliny nehrin haftanın altı günü hızla aktığını ve Şabat Günü'nde kuruduğunu iddia eder, balıklardan bahsetmez;

“in Iudaea rivus sabbatis omnibus siccatur.” (Natural, History, xviii,24)

Pliny’e göre bu nehir Yahudiye’dedir.

http://penelope.uchicago.edu/Thayer/l/roman/texts/pliny_the_elder/31*.html

Sambatyon'un bu özelliği, haftanın altı günü nehri geçemedikleri için on kabilenin sürgün yerlerinden ayrılmalarını engeller ve yedinci gün dinlenmesine/kurumasına rağmen, Sebt günü seyahat kısıtlamaları geçişi zorlaştırır ve imkansız kılar. Ayrıca on kabilenin korunmasını sağlar.

Josephus’a göre Arka (kuzey Lübnan aralığında) ile Raphanea (Yukarı Suriye'de) arasında yer aldığını iddia ettiği Şabatsal Nehir (Σαββατικον) hakkında yazar ancak onun yazdığına göre altı gün kurudur ve sadece Şabat'ta akar. Yine balıklardan bahsedilmez.

“Now Titus Cæsar tarried some time at Berytus, as we told you before. He thence removed, and exhibited magnificent shews in all those cities of Syria through which he went; and made use of the captive Jews as publick instances of the destruction of that nation. He then saw a river, as he went along, of such a nature as deserves to be recorded in history. It runs in the middle between Arcea, belonging to Agrippa’s Kingdom, and Raphanea. It hath somewhat very peculiar in it. For when it runs, its current is strong, and has plenty of water. After which its springs fail for six days together, and leave its chanel dry, as any one may see. After which days it runs on the seventh day as it did before, and as though it had undergone no change at all: it hath also been observed to keep this order perpetually, and exactly. Whence it is that they call it the sabbatick river: that name being taken from the sacred seventh day among the Jews.” (http://penelope.uchicago.edu/josephus/war-7.html ).

Sambatyon nehrinin 9. yüzyılda büyük bir üne kavuşması, Danlı Eldad'ın anlatısına bağlıdır.

Sefer Birkat Avraham’da balıkların kıyıya yakın olduklarını, Şabat günü yüzmedikleri anlatılır. Abraham Maimonides (1186)’e ait bir metindir.

Mucizevi Balıklara atıf yapan metinler Kur’an’dan sonraki dönemlerde yazılanlardır. 

27 Eylül 2021 Pazartesi

şu-Dinlenceyi (İş durdurmayı) kimler deldi? (2)

 

 السَّبْتِ” Belirli, bilinen “Dinlence”, “iş durdurma”, (Bak. 2:65, 4:47,154, 7:163, 16:124)

وَاسْأَلْهُمْ عَنِ الْقَرْيَةِ الَّتِي كَانَتْ حَاضِرَةَ الْبَحْرِ” (7:163).

وَاسْأَلْهُمْ” Onlara sor (فعل أمر)

الْقَرْيَةِ” Belirli, bilinen bir kent, “عَنِ الْقَرْيَةِ” bu/o/şu-Kent’ten burada kasıt "kent halkıdır" bknz 12:82 "وَاسْأَلِ الْقَرْيَةَ " 

الَّتٖى” O ki (اسم موصول)

كَانَتْ” idi (فعل ماض)

حَاضِرَةَ الْبَحْرِ” “الْبَحْرِ” belirli, bilinen bir göl, ırmak, deniz “yerlisi/yerleşimi”

Yani ilk anlayan öznelerin göl/ırmak/deniz “Yerlisi/yerleşimi” bu- Kenti, biliyor olmaları söz konusudur.

وَاِذْ اَخَذْنَا مٖيثَاقَكُمْ وَرَفَعْنَا فَوْقَكُمُ الطُّورَ خُذُوا مَا اٰتَيْنَاكُمْ بِقُوَّةٍ وَاذْكُرُوا مَا فٖيهِ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ” (2:63).

 وَلَقَدْ عَلِمْتُمُ الَّذٖينَ اعْتَدَوْا مِنْكُمْ فِى السَّبْتِ فَقُلْنَا لَهُمْ كُونُوا قِرَدَةً خَاسِپٖينَ” (2:65).

Akışta bu kişilerin Ehl-i Kitâb’tan olduğu anlaşılabilir;

““يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اُوتُوا الْكِتَابَ اٰمِنُوا بِمَا نَزَّلْنَا مُصَدِّقًا لِمَا مَعَكُمْ مِنْ قَبْلِ اَنْ نَطْمِسَ وُجُوهًا فَنَرُدَّهَا عَلٰى اَدْبَارِهَا اَوْ نَلْعَنَهُمْ كَمَا لَعَنَّا اَصْحَابَ السَّبْتِ وَكَانَ اَمْرُ اللّٰهِ مَفْعُولًا” (4:47).”

Başka bir yerde benzeşeni vardır;

وَرَفَعْنَا فَوْقَهُمُ الطُّورَ بِمٖيثَاقِهِمْ وَقُلْنَا لَهُمُ ادْخُلُوا الْبَابَ سُجَّدًا وَقُلْنَا لَهُمْ لَا تَعْدُوا فِى السَّبْتِ وَاَخَذْنَا مِنْهُمْ مٖيثَاقًا غَلٖيظًا” (4:154).

Bilinen bu-Kent “Kudüs” olmalıdır;

اَوْ كَالَّذٖى مَرَّ عَلٰى قَرْيَةٍ وَهِىَ خَاوِيَةٌ عَلٰى عُرُوشِهَا” (2:259). Belirli olmasa da konu edilen kentin bağlamdan Kudüs olduğu anlaşılmıştır.

وَاِذْ قُلْنَا ادْخُلُوا هٰذِهِ الْقَرْيَةَ فَكُلُوا مِنْهَا حَيْثُ شِئْتُمْ رَغَدًا وَادْخُلُوا الْبَابَ سُجَّدًا وَقُولُوا حِطَّةٌ نَغْفِرْ لَكُمْ خَطَايَاكُمْ وَسَنَزٖيدُ الْمُحْسِنٖينَ” (2:58).

Zaten konu başlangıcı bu-Kenti belirterek başlamıştır;

وَاِذْ قٖيلَ لَهُمُ اسْكُنُوا هٰذِهِ الْقَرْيَةَ وَكُلُوا مِنْهَا حَيْثُ شِئْتُمْ وَقُولُوا حِطَّةٌ وَادْخُلُوا الْبَابَ سُجَّدًا نَغْفِرْ لَكُمْ خَطٖيپَاتِكُمْ سَنَزٖيدُ الْمُحْسِنٖينَ” (7:161).

وَاسْأَلْهُمْ عَنِ الْقَرْيَةِ الَّتِي كَانَتْ حَاضِرَةَ الْبَحْرِ (7:163).

Sonuç bir

“bu-Kent”, “bu-Göl/ırmak/deniz” İsrail Oğullarıyla ilintilidir.

Dinlencede Gelen Balıklar

إِذْ تَأْتِيهِمْ حِيتَانُهُمْ يَوْمَ سَبْتِهِمْ شُرَّعًا” (7:163).

إِذْ تَأْتِيهِمْ” onlara geldiğinde

حِيتَانُهُمْ Onların balıkları,

يَوْمَ سَبْتِهِمْ Onların dinlendiği gün.

Onların balıkları nasıl geliyordu?

Tevrât’ta “Şabat”la ilgili hem “balıkların” konu edinildiği bir bölüm var mı?

“O gün Musa'nın Kitabı halka okundu. Kitapta Ammonlular'la Moavlılar'ın sonsuza dek Tanrı'nın topluluğuna giremeyeceği yazılıydı (1). Çünkü onlar İsrail halkına ekmek ve su vermemekle kalmamış, İsrailliler'e lanet okuması için Balam'a da para vermişlerdi. Ancak Tanrımız laneti kutsamaya çevirmişti (2). İsrail halkı bu yasayı duyunca, bütün yabancıları ayrı tutmaya başladı (3). Tanrımız'ın Tapınağı'nın ambarlarına Kâhin Elyaşiv bakıyordu. Elyaşiv Toviya'nın akrabasıydı (4). Bu yüzden ona büyük bir oda vermişti. Eskiden bu odaya tahıl sunuları, günnük, tapınak eşyaları, ayrıca Kutsal Yasa uyarınca Levililer'e, ezgicilere, tapınak kapı nöbetçilerine verilen buğdayın, yeni şarabın, zeytinyağının ondalıkları ve kâhinlere verilen bağışlar konulurdu (5). Ama bütün bunlar olup biterken ben Yeruşalim'de değildim. Babil Kralı Artahşasta'nın krallığının otuz ikinci yılında, onun yanına gitmiştim. Bir süre sonra yine izin istedim (6). ve Yeruşalim'e döndüm. O zaman Elyaşiv'in yaptığı kötülüğü öğrendim. Tanrı Tapınağı'nın avlusunda Toviya'ya oda vermişti (7). Buna çok canım sıkıldı. Toviya'nın bütün eşyalarını odadan attım (8). Odaları temizlemeleri için buyruk verdim. Tanrı Tapınağı'nın eşyalarını, tahıl sunularını, günnüğü yine oraya koydurdum (9). Ayrıca öğrendim ki, Levililer'in alacakları verilmemiş. Hizmeti yürüten Levililer'le ezgiciler tarlalarına geri dönmüşler (10). Görevlileri azarladım. “Tanrı'nın Tapınağı neden ihmal edilmiş?” diye sordum. Sonra bütün gidenleri toplayıp işlerinin başına koydum (11). Bütün Yahuda halkı buğdayın, yeni şarabın, zeytinyağının ondalığını yine ambarlara getirmeye başladı (12). Bu kez ambarların başına Kâhin Şelemya'yı, Bilgin Sadok'u ve Levililer'den Pedaya'yı koydum. Mattanya oğlu Zakkur oğlu Hanan onların yardımcısıydı. Bunlar güvenilir insanlardı. Görevleri kardeşlerinin paylarını bölüştürmekti (13). Ey Tanrım, beni anımsa. Tapınağın için ve oradaki hizmetler için yaptığım iyi işleri hiçe sayma (14). O günlerde Yahuda'da bazı adamların Şabat Günü üzüm sıktıklarını gördüm. Bazıları da demet demet tahıllarını eşeklere yüklüyor, şarap, üzüm, incir ve çeşitli yüklerle birlikte Şabat Günü Yeruşalim'e getiriyorlardı. Şabat Günü bunları sattıkları için onları azarladım (15). Yeruşalim'de yaşayan Surlular balık (דאג/) ve çeşitli mallar getirip Şabat Günü kentte Yahudalılar'a satıyorlardı (16). Yahudalı soyluları azarlayarak, “Yaptığınız kötülüğe bakın!” dedim, “Şabat Günü'nü hiçe sayıyorsunuz (17). Atalarınız da aynı şeyi yapmadı mı? Bu yüzden Tanrımız başımıza ve bu kente bela yağdırmadı mı? Siz Şabat Günü'nü hiçe sayarak Tanrı'nın öfkesini İsrail'e karşı alevlendiriyorsunuz.” (18). Şabat'tan önceki akşam Yeruşalim kapılarına gölge düşünce, kapıların kapatılması ve Şabat sona erinceye kadar açılmaması için buyruk verdim. Şabat Günü kente yük sokulmasın diye bazı adamlarımı kapılara yerleştirdim (19). Tüccarlarla çeşitli eşya satıcıları bir iki kez geceyi Yeruşalim'in dışında geçirdiler (20). Onları uyardım: “Niçin surun dibinde geceliyorsunuz? Bir daha yaparsanız size karşı zor kullanacağım. Bir daha Şabat Günü gelmediler (21). Şabat Günü'nün kutsallığını korumak için Levililer'e kendilerini paklasınlar ve gidip kapılarda nöbet tutsunlar diye buyruk verdim. Ey Tanrım, bunun için de beni anımsa ve yüce sevgin uyarınca bana merhamet et (22). Ayrıca o günlerde Aşdotlu, Ammonlu, Moavlı kadınlarla evlenmiş Yahudiler gördüm (23). Çocuklarının yarısı Aşdot dilini ya da öbür halkların dilini konuşuyor, Yahudi dilini bilmiyorlardı (24). Adamları azarladım, lanet okudum. Bazılarını dövüp saçlarını yoldum. Tanrı'nın adıyla onlara ant içirdim ve, “Yabancılara kız verip kız almayacaksınız” dedim, (25).  Kral Süleyman bu yabancı kadınlar yüzünden günaha girmedi mi? Onca ulusun kralları arasında Süleyman gibisi yoktu. Tanrı onu öyle sevdi ki, bütün İsrail'e kral yaptı. Ama yabancı kadınlar onu bile günaha sürükledi (26). Şimdi de siz yabancı kadınlarla evlenerek Tanrımız'a ihanet ediyorsunuz. Yaptığınız bu büyük kötülüğe göz mü yumalım?” (27). Başkâhin Elyaşiv oğlu Yoyada'nın oğullarından biri Horonlu Sanballat'ın kızıyla evliydi. Bu yüzden onu yanımdan kovdum (28). Ey Tanrım, onları anımsa; çünkü kâhinliği lekelediler, kâhinlerle ve Levililer'le yaptığın antlaşmayı bozdular (29). Halkı bütün yabancılardan arındırdım. Kâhinlerle Levililer'e görevlerini tek tek bildirdim (30). Belirli zamanlarda yakılmak için armağan edilen odunları, getirilen ilk ürünleri düzene koydum. Ey Tanrım, bütün bunları iyiliğim için anımsa (30).” (Tevrât, Nehemya: 13:1-30).

وَالصُّورِيُّونَ السَّاكِنُونَ بِهَا كَانُوا يَأْتُونَ بِسَمَكٍ وَكُلِّ بِضَاعَةٍ وَيَبِيعُونَ فِي السَّبْتِ لِبَنِي يَهُوذَا فِي أُورُشَلِيمَ.” (Nehemya: 13:16).

Sonuç İki

Tevrât’ta şabat ve balıkların konu edinildiği bir bölüm bulunmaktadır. Ayrıca bu kentin “Kudüs” olduğu da Kur’an’la benzeşmektedir.


 

Balık Kapısı:

بَابُ السَّمَكِ/שׁער הדגים/the fish gate

“Sonra Davut Kenti için vadideki Gihon Pınarı'nın batısından Balık Kapısı (بَابِ السَّمَكِ /בשׁער הדגים)'nın girişine kadar yüksek bir dış sur yaptı; Ofel Tepesi'ni de bu surla çevirdi. Yahuda'nın bütün surlu kentlerine komutanlar yerleştirdi. ” (Tevrât, 2. Tarihler: 33:14).

Balık Kapısı (שׁער הדגים/بَابُ السَّمَكِ) 'nı Senaalılar onardı. Kirişleri yerleştirip kapı kanatlarını yerine koydular, sürgülerle kapı kollarını taktılar. ” (Tevrât, Nehemya: 3:3).

“Diyorum ki, o gün kentin Balık Kapısı'ndan (משׁער הדגים/مِنْ بَابِ السَّمَكِ) çığlıklar, İkinci Mahalle'den feryatlar Ve tepelerden büyük çatırtılar yükselecek." İşte böyle diyor RAB. ” (Tevrât, Sefenya: 1:10).

FISH GATE (שַׁ֤עַר הַדָּגִימ׃֙) /Şah'ar had-dagim: Balık Kapısı, Gihon su kaynağının hemen batısında, doğu duvarında, insanların bazen Şabat'ı ihlal ederek balık satmak için toplandıkları eski bir kapıydı. Balıkçılar, Kudüs'e satmak için Balık Kapısı'ndan balık getirirlerdi. Balık Kapısı, eski Kudüs'ün kuzey duvarında, yine Arap Mahallesi'nde bulunan günümüz Şam Kapısı yakınında bir sonraki kapıydı. Balık Kapısı balık pazarına en yakın kapıydı ve Celile'den gelen ister Arap ister İsrailli balıkçılar, balıklarını pazara getirmek için bu kapıyı kullandılar.

Şehirden kuzeybatıya doğru açılan Balık Kapısı. Bu, kıyı ovasına gidilecek yollardan biri olmalı. Balık kapısı şehrin kuzey tarafındadır. Balıklar bu Balık Kapısı aracılığıyla Akdeniz ve Celile Denizi'nden şehre getirilirdi. Balık Kapısının yanında balık pazarları vardı. Pek çok tüccar, işlerinin çoğunu kuzey kapılarından alacakları için kuzey kapılarına diğer kapılardan daha yakın konumlanacaktı. Bunun nedeni, kuzey tarafının Kudüs'e girmenin en iyi yolu olmasıdır. Kuzey tarafı çoğunlukla düzlükteyken, şehrin diğer tarafları sarp vadilere bakıyordu.

https://guidedbiblestudies.com/?p=2859




Cibt ve Tâgût Kelimelerinin Habeşçe izleği

                                                          Cibt ve Tâgût Kelimelerinin Habeşçe izleği   “ اَلَمْ تَرَ اِلَى الَّذٖينَ ا...