19 Ağustos 2021 Perşembe

İKİ ADEM OĞLU (5c) Kim Bulsa Öldürecek Beni!

 

Kim bulsa öldürecek beni!

 



“Kayin “Günahım taşıyabileceğimden daha büyük!” dedi (13). İşte bugün beni toprağın üzerinden sürdün ve ben Yüzün’den gizlenmek durumundayım. Dünyada göçebe ve yalnız olacağım ve beni kim bulsa öldürecek.” (14). Tanrı ona “Bu yüzden Kayin’i her kim öldürürse...! [Kayin] Yedinci nesilde cezalandırılacaktır” dedi. Tanrı, her bulan onu öldürmesin diye Kayin’e bir işaret koydu (15).” (Tora, Türkçe Çeviri ve Açklamalarıyla Tora ve Aftara, 1. Kitap Bereşit, Çeviri ve Düzenleme Moşe Farsi, Gözlem, Beresit 29, 4:7-16).

 

Bu pasaja Hooke aşağıdaki değerlendirmeyi yapmaktadır;

 Yehovacı yazarın episodunu içine yerleştirdiği ortamda, öykünün gidişine göre, yeryüzünde yalnızca Adem ile Havva, Kain ile Habil yaşamaktadırlar. Ama mitosta Kain'in insanların kendisinden öç almaya kalkmalarından korktuğu varsayımından gidilir; Kain " kim beni bulursa öldürecek" der. Çağ, kurban törenlerinin yapıldığı düşü­nülen bir dönemdir ve uygarlığın, kentlerin kurulup, metal işleyiciliğinin ve müzik araçları yapıcılığı bilgisinin edinildiği bir aşamasına ulaşıldığı kabul edilir. Tüm bunlar, Cennet'ten kovulduktan hemen sonra, yeryüzünde yaşamın başlangıçlarında bulunabilecek koşullarla uzlaştırılabilecek şeyler değildir. Kain ile Habil mitosunun incelenmesi, mitosun üç farklı gelenek çizgisinin bir araya getirilmesiyle, ya Yehovacı yazar tarafından ya da onun kullandı­ğı kaynaklarca örüldüğünü gösterir:

(a) Bu çizgilerden birincisi, çöl ile ekilip biçilen toprak; toprağın, üzerine yerleşmiş işleyicisiyle, göçebe çoban arasındaki eski kavgayı yansıtır. Bu temanın, çoban-tanrı Dumuzi ile çiftçi-tanrı Enkimdu'nun, lştar'ın sevgisini kazanabilmek için sundukları armağanlarla girdikleri yarış­manın anlatıldığı Sümer "Dumuzi ile Enkimdu" mitosunun konusunu oluşturduğunu daha önce (s. 43'te) görmüştük. Ne var ki mitosun oradaki biçimi bir trajediyle sona ermiyordu.

(b) Kain ile Habil mitosunun örülmesinde kullanılan ikinci çizgide, üzerinde büyük değişiklikler yapılmış bir ritüelin taslağı bulunmaktadır. Bu çizginin Cennet mitosu
ile bir bağlantısı bulunmadığı gibi, toplumun,
dinsel kurumların bulunduğu gelişmiş bir aşamasına ulaşıldığını göstermektedir. Burada Kain ile Habil, her biri düzene bağ­lanmış kendi kurban törenlerini yerine getiren iki farklı topluluk türünü temsil etmektedir. Çiftçinin adaklarının kabul edilmemesi, ürünün iyi olmadığı bir yılı göstermektedir ve böyle bir durum, kefaret niteliğinde bir töreni gerektirmektedir….

Bunu, Kain'in lanetlenmesini, cinayet yerinden kaç­masını ve Yehova'dan koruyucu işareti almasını anlatan satırlar izler. Burada, açıkça görüleceği gibi, bazı güçlüklerle karşılaşırız. Yehova hem öldüreni lanetlemekte, hem de onu koruması altına almaktadır; öte yandan söz konusu
işaretin niteliği de birçok spekülasyona neden olmuştur. (Ortadoğu Mitolojisi,  Samuel Henry Hooke,  imge Kitabevi, Çeviren Alaeddin Şenel 4. Baskı,  168-169).

Nod ülkesiyle ilgili Tevrât yorumunda;

16. Nod ülkesi – İbranice’de “yalıtılma” ya da “göçebelik”; bkz. 4:12 açk. Kayin, sürgünlerin
dolaştıkları yere – “Eden’in doğusuna” – gitmiştir. Burası, babası Adam’ın da, Eden’den kovulduktan sonra gittiği yerdir (bkz. 3:24). Dikkati çeken bir nokta, doğu bölgelerinin, cinayet işlemiş kimselerin sığınmalarına uygun olmasıdır. İlginçtir; Moşe Rabenu’nun, daha sonraları hata sonucu ölüme sebebiyet veren kişilerin sığınmaları için belirlediği şehirler de Erets-Yisrael’in doğusunda ya da doğu kesimindedir (krş. Devarim 4:41). (Tora, Türkçe Çeviri ve Açklamalarıyla Tora ve Aftara, 1. Kitap Bereşit, Çeviri ve Düzenleme Moşe Farsi, Gözlem, Beresit 29, 4:7-16).

 

Bu yorum bir önceki paylaşımda (Göçebe) Çoban İbraniler ve (Yerleşik) Çiftçi Kenanlılar arasındaki çatışmanın ve kain/kenan varsayımını güçlendirmektedir. Kenan kelimesi Tevrât’ta  çok kullanılan bir kelimedir, hemen hemen tamamında geçmektedir. Bu durumda Nod Ülkesi yakın bir yerde olmalıdır. Metinlerden yola çıkarak kesin burasıdır diyebilecek durumda değiliz.

 

 



 

 

 

İncîl’de ise Hâbîl ve Kâbîl öyküsü bir “iman, inanç” öyküsüne evrilir.



Abel (ܗܒܝܠ/αβελ) ve Kain (ܩܐܝܢ /καιν)

Böylelikle, doğru kişi olan Habil'in kanından, tapınakla sunak arasında öldürdüğünüz Berekya oğlu Zekeriya'nın kanına kadar, yeryüzünde akıtılan her doğru kişinin kanından sorumlu tutulacaksınız.(Matta’ya göre İncîl: 23:35).

Böylece bu kuşak, Habil'in kanından tutun da, sunakla tapınak arasında öldürülen Zekeriya'nın kanına değin, dünyanın kuruluşundan beri akıtılan bütün peygamberlerin kanından sorumlu tutulacaktır. Evet, size söylüyorum, bu kuşak sorumlu tutulacaktır.(Luka’ya göre İncîl: 11:50).

Habil'in Tanrı'ya Kayin'den daha iyi bir kurban sunması iman sayesinde oldu. İmanı sayesinde doğru biri olarak Tanrı'nın beğenisini kazandı. Çünkü Tanrı onun sunduğu adakları kabul etti. Nitekim Habil ölmüş olduğu halde, iman sayesinde hâlâ konuşmaktadır(İncîl, İbranilere Mektub: 11:4).

Şeytan'a ait olup kardeşini öldüren Kayin gibi olmayalım. Kayin kardeşini neden öldürdü? Kendi yaptıkları kötü, kardeşinin yaptıkları doğru olduğu için öldürdü.(İncîl, Yuhanna’nın 1.Mektubu: 3:12).

Vay onların haline! Çünkü Kayin'in yolundan gittiler. Kazanç için kendilerini Balam'ınkine benzer bir yanılgıya kaptırdılar. Korah'ınkine benzer bir isyanda mahvoldular(İncîl, Yahuda: 1:11).

Hâbîl ve Kâbîl öyküsü fresk ve ikonalarda Tevrât’a uygun resmedilmiştir.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Cibt ve Tâgût Kelimelerinin Habeşçe izleği

                                                          Cibt ve Tâgût Kelimelerinin Habeşçe izleği   “ اَلَمْ تَرَ اِلَى الَّذٖينَ ا...