“İngilizce 40 cilt olarak yayınlanan Taberi tarihinin 6.cildini okurken ilginç bir malumat ile karşılaştım. Hz. Peygamber'in dedesi Aldülmuttalib oğlu Abdullah'ı kurban etmek isteyince kabilesinden bu konuya çözüm bulması için HİCAZ'a gitmesini, orada aradığı kişiyi bulacağı söyleniyor. Abdülmuttalib önce Medine'ye gidiyor, aradığı kişiyi orada bulamayınca Hayber'e gidiyor ve buluyor. Şimdi bu hikayede tuhaf bir durum var. Abdulmuttalib bilinen hikayede bugünkü Mekke'de yaşıyor olması gerekiyor. Ancak Mekke zaten Hicaz'ın bir parçası ve görebildiğim kadarıyla hep öyle olmuş. Mekke'de yerleşik birine çare bulması için Hicaz'a git denmez. Eğer deniyor ise yaşadığı yerin Hicaz dışında olması gerekir.”
Yukarıda yer alan "Mekke Hicâz'ın bir parçası", "Mekke'de yerleşik birine çare bulması için Hicaz'a git denmez." yargılarının doğruluğunu sorgulayacağız bu yazıda.
Bu yargıya varılmasının nedeni olan Taberî'deki İngilizce metin şöyle;
Öykünün bir benzeri İbni ishaq’ta;
“ثم أشارت قريش على
عبد المطلب أن يذهب إلى الحجاز فإن بها عرافة لها تابع، فيسألها عن ذلك، ثم أنت على رأس أمرك إن
أمرتك بذبحه فاذبحه، وإن أمرتك بأمر لك وله فيه مخرج قبلته، فانطلقوا حتى أتوا
المدينة فوجدوا العرافة - وهي سجاح - فيما ذكره
يونس بن بكير عن ابن إسحاق بخيبر، فركبوا حتى جاؤها فسألوها وقص عليها عبد المطلب
خبره وخبر ابنه.
فقالت لهم: ارجعوا عني اليوم حتى يأتيني
تابعي فأسأله، فرجعوا من عندها، فلما خرجوا قام عبد المطلب يدعو الله، ثم غدوا
عليها.
فقالت لهم: قد جاءني الخبر، كم الدية
فيكم؟ قالوا: عشر من الإبل، وكانت كذلك.”
İbn-i Hişâm'da benzer öyküyü anlatır;
Bu rivayetlerin eleştirisi için bknz. "TÂRÎHÎ BİR YANLIŞIN DÜZELTİLMESİ Doç. Dr. Mustafa AĞIRMAN"
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/30644
Neden Abdulmuttalib'e "Hicâz'a git" dendiğinde "Medîne" ve "Hayber" e gidiyor?
Gerçekten Mekke "Hicâz" şeklinde adlandırılan bölgede mi?
Değilse Hicâz Neresi?
Taberî Mekke (Tihâme) ve Medîne (Yesrib)’i ayırarak "Hicâz" bölgesinde konumlandırdı. Ama Taberî ikisine Hicâz dedi, bu Taberî’nin "Mekke'yi Hicaz'ın bir parçası" gördüğünü gösteriyor, yine Taberî’deki rivayette yer alan "Hicâz'a git" denmesi, yukarıdaki yargıyı akla getiriyor; “Mekke'de yerleşik birine çare bulması için Hicaz'a git denmez”
Abdulmuttalib'in yolculuğunda gittiği yeri bildiğini varsayabiliriz. Tarihçilerden okuduğumuzda Hicâz'ın neresi olabileceğini bilmediğimizi düşünerek, arayalım. Nereye Hicâz deniyor?
“Mekke’yi
Hicaz’ın merkezi sayan coğrafyacıların yanında burayı Tihâme’ye, Medine’nin ise yarısını Hicaz’a, yarısını Şam’a dahil edenler
de bulunmaktadır.” (TDVİA, Hicaz, 1988, 17/432-437).
el-bekri’ye ait "Câhiliyye Arapları" kitâbında yukarıdaki alıntılara benzer bir konu vardır. “ أبو عبيد البكري” Endülüslü meşhur coğrafyacı ve ediptir
https://islamansiklopedisi.org.tr/ebu-ubeyd-el-bekri
“تهامة”
TİHÂME:
“Kuzeyde Akabe körfezinden başlayarak güneyde Yemen’de Aden’e kadar hemen hemen kesintisiz biçimde devam eder. Doğu sınırı Kızıldeniz’e paralel Serât sıradağ silsilesinden oluşur; alçak kıyı şeridi kuzeyde dar şekilde başlayarak güneye doğru genişler ve bazı kesimlerde genişliği 80-100 kilometreye kadar ulaşır. Sözlükte “kötü koku, aşırı sıcaklık, durgun rüzgâr” anlamına gelen tihâme kelimesi bu kıyı şeridi için “yüksek bölge” mânasındaki Necid’in karşıtı olarak “alçak bölge” anlamında kullanılmıştır” https://islamansiklopedisi.org.tr/tihame
Yukarıdaki tanımlardan aşağıdaki gibi haritalar oluşturulmuştur;
Daha kısaca Mekke’den Medîne’ye gidiyor
Abdulmuttalib, rivayetlerin eleştirisi için yukarıda link vermiştik. Kafa karışıklığının nedeni bugünkü bilgilerimizin ezbere dayanması ve sorgulanmaması olsa gerektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder