8 Temmuz 2021 Perşembe

TEMİRKAPIG (20).

 

Neredeyse..

  “حَتَّى إِذَا بَلَغَ بَيْنَ السَّدَّيْنِ وَجَدَ مِنْ دُونِهِمَا قَوْمًا لَا يَكَادُونَ يَفْقَهُونَ قَوْلًا” (18:93).

  “لَا يَكَادُونَ يَفْقَهُونَ قَوْلًا

  “ كاد”: neredeyse, az kalsın anlamındadır.

  كاَدَ”’ fiili  اَفْعاَلُ الْمُقاَرَبَةِ” dendir. Yani “Yaklaştırma Fiilleri

 كادَ كادَ لـ يَكِيد ، كِدْ ، كَيْدًا ، فهو كائِد ، والمفعول مَكِيد

 

(كاَدَ) soyundan olanlar adıyla da gramer kitaplarında geçen bu yardımcı fiillerin en önemli özelliği ise haberinin muzâri fiil oluşudur. Bunların hepsi de “…neredeyse ..ecek, neredeyse ..acak, ..eyazdı, az kalsın, ..mek üzere(ydi)” manasını verir.

  ماَ كاَدُوا يَفْعَلُونَ(2:71). “Neredeyse yapmayacaklardı (ama yaptılar).

 

Şöylede kullanımı vardır;

 

لا مَهَمَّةَ ولا مَكادَةَ: لا أهُمُّ ولا أكادُ” Ne misyon ne de plan, ne önemli ne de zor.

 

Râzî şöyleder;

 

   لَا يَكادُونَ يَفْقَهُونَ قَوْلًا وَالْجَوَابُ: أَنْ نَقُولَ كَادَ فِيهِ قَوْلَانِ: الْأَوَّلُ: أَنَّ إِثْبَاتَهُ نَفْيٌ، وَنَفْيَهُ إِثْبَاتٌ، فَقَوْلُهُ: لَا يَكادُونَ يَفْقَهُونَ قَوْلًا لَا يَدُلُّ عَلَى أَنَّهُمْ لَا يَفْهَمُونَ شَيْئًا، بَلْ يَدُلُّ عَلَى أَنَّهُمْ قَدْ يَفْهَمُونَ عَلَى مَشَقَّةٍ وَصُعُوبَةٍ. وَالْقَوْلُ الثَّانِي: أَنَّ كَادَ مَعْنَاهُ الْمُقَارَبَةُ، وَعَلَى هَذَا الْقَوْلِ فَقَوْلُهُ: لَا يَكادُونَ يَفْقَهُونَ قَوْلًا أَيْ لَا يَعْلَمُونَ وَلَيْسَ لَهُمْ قُرْبٌ مِنْ أَنْ يَفْقَهُوا.   وَعَلَى هَذَا الْقَوْلِ فَلَا بُدَّ مِنْ إِضْمَارٍ، وَهُوَ أَنْ يُقَالَ: لَا يَكَادُونَ يَفْهَمُونَهُ إِلَّا بَعْدَ تَقْرِيبٍ وَمَشَقَّةٍ مِنْ إِشَارَةٍ وَنَحْوِهَا، وَهَذِهِ الْآيَةُ تَصْلُحُ أَنْ يُحْتَجَّ بِهَا عَلَى صِحَّةِ   الْقَوْلِ الْأَوَّلِ فِي تَفْسِيرِ كَادَ.      (Râzî).

 Bu fiilin müsbetinden menfi, menfisinden müsbet mana anlaşılır. Buna göre ayetteki “لَا يَكَادُونَ يَفْقَهُونَ قَوْلًا” ifadesi onların hiçbir şey değil, güçlük ve zorlukla anlayabildiklerine delâlet eder.

 Yani olumlusundan olumsuz, olumsuzundan olumlu mana anlaşılır.

 Güney Arabca’da kelimenin benzer anlamı söz konusudur;

  𐩫𐩵 “ neredeyse yapmak 

 Bütün bunlardan sonra ayet-i kerîmeye anlam vermeyi deneyelim;

 “Onlar Neredeyse bir sözü derinlemesine anlamıyor (ama anladılar)

 Şunun gibi;

   “ماَ كاَدُوا يَفْعَلُونَ(2:71). “Neredeyse yapmayacaklardı (ama yaptılar).

 “Sonra O da uydu bir nedene (92). Sonunda ulaştığında   şu-İki Seddin arasına iki (sedd)in yanı sıra bir bodun buldu -onlar Neredeyse bir sözü derinlemesine anlamıyor (ama anladılar)-” (93)”


 Zorla veya zorlanarak olsa bu halk Zu'l-qarneyn'le anlaşmış olmalı ki devamında, isteklerini sunuyorlar;


قَالُوا يَاذَا الْقَرْنَيْنِ إِنَّ يَأْجُوجَ وَمَأْجُوجَ مُفْسِدُونَ فِي الْأَرْضِ فَهَلْ نَجْعَلُ لَكَ خَرْجًا عَلَى أَنْ تَجْعَلَ بَيْنَنَا وَبَيْنَهُمْ سَدًّا (94)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Cibt ve Tâgût Kelimelerinin Habeşçe izleği

                                                          Cibt ve Tâgût Kelimelerinin Habeşçe izleği   “ اَلَمْ تَرَ اِلَى الَّذٖينَ ا...