Bactria ve Sogdiana
باختر
Kuzey anlamında bir kelime, yunanca “Βακτριανή/Bactria”
سغد
Ateş etmek, okçu anlamındadır, Scythian – Skudra – Sogdian –
Saka,
Saka: शक Sanskiritçe “göçebe” anlamı gelir.
Eski Persler , İskitler de dahil olmak üzere Avrasya Bozkırının tüm göçebeleri için Saka terimini
kullandılar.
Bu bölge dairesel olarak bin dört yüz
veya bin beş yüz li’dir; İnsanların gelenekleri ve toprağın verimliliği
açısından Sa-mo-chien ile aynıdır.
Bu bölgeden güneybatıya doğru iki yüz li
kadar gidince dağlarla karşılaşılır; dağ yolu dik [pürüzlü] ve sarptır. Geçitlerdeki boğazlar tehlikeli ve zorludur. [Bu yola
giren kişinin bu boğazlardan geçmesi zorunludur.] Hiç insan veya köy yoktur, çok az su ve
yeşillik vardır. Dağlardan üç yüz li kadar güneydoğuya gidince T’ieh-men’e girilir.
T’ieh-men (Demir Kapı) Geçidi
Bu geçit sağ ve sol taraflardan dağlarca
sınırlanmıştır. Bu dağlar olağanüstü şekilde [dik, sarp ve] yüksektir. Zorluk ve tehlikeyi arttıran yolları da dardır. Her
iki tarafta da demir renkli kaya duvarlar bulunur. Burada çift demirle güçlendirilmiş, asılı
zillerle donatılmış ahşap kapılar kurulmuştur. Kapalı [ve korunur] durumdayken bu kapıları
aşmak çok güç olduğundan dolayı bu geçide demir kapı ismi verilmiştir.”
T’ieh-men yani Demir Kapı, bugünkü
Şehrisebz (Yeşil Kent)’in 90 km güneyinde bulunup Baysun dağ silsilesinde, 10-18 metre genişlikte ve 3 km uzunluktadır.
(Wilhelm Barthold, “Demir Kapı”…, s. 553.) Kabul edilmiş görüşlere göre bu yer
Belh kentini Semerkant'a bağlayan yol üzerinde kayalık bir geçit (veya dağ
boğazı) idi. Thomsen’e göre 12-20 m geniş, 3 km uzun dar dağ geçidi dünyaharikalarının
biri, namına lâyıktır, sonradan ise Müslüman dünyasında, hatta - ilâve
etmeliyiz ki – onun dışında da benzeri yerleri onu örnek alarak adlandırmışlar.”
(HSÜAN-TSANG’IN SEYAHATNAMESİ (7.YÜZYIL) (METİN ÇEVİRİSİ VE DEĞERLENDİRME) (Yüksek
Lisans Tezi) İsmail Hakkı ERGÜVEN ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH ANABİLİM DALI, 2011).
“Buradan takriben 200 li güney-batı
istikametinde gidince bir dağ yoluna girilir ki, sarp yokuşlar ve derin
çukurlar arasında gittiğinden tehlikeli ve müşküldür. Saha gayri meskün su ve
bitki yok.
Bu dağ yolu ile takriben 300 li gittikten
sonra yolcular Demir Kapı tesmiye olunan yerlere giriyorlar (yani tarihteki
Demir Kapı Bozgala geçidi). Yolun sağ ve solunda kayalar yükseliyor, bu
dağların yüksekliği insanı çaşıtır. Yol ise çok sarp ve bu nisbette müşkül ve
korkunç. Sağ ve solda yükselen dağ duvarlarında, kayalar demir madeni rengini
taşır. Burada ağaçtan iki kanatlı kapı koymuşlar ve bu kapıları demirlerler
tutturalarak sağlamlaştırılmıştır. Bunların yukarısına asılan çıngıraklarla
süslenmiş. Buraya “Demir Kapı” denilmesi bu kapı yüzündendir. Bu kapılar Tukiu
yani Gök Türk)lerin hududu (yani İran, yahut Baktrya hududlarını) aşmamaları
için mania olarak yapılmıştır.
Mem: Bu Demir Kapıyı geçerek bir To-Ho-lu
(yani Tuharristan) ülkesine girmiş olduk” (Peygamberin zamanında Şarki ve
Garbi Türkistanı ziyaret eden Çinli Budist rahibi Hüen-Çang’ın bu ülkeleri
siyasi ve dini hayatına ait kayitlerı, Nazmiye Togan, İslâm tetkikleri
Enstititüsü Dergisi, Cild iv, Cüz 1-2, İstanbul, 1964).
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder