28 Eylül 2021 Salı

şu-Dinlenceyi (İş durdurmayı) kimler deldi? (3) Sambatyon nehri(?)

فِى السَّبْتِ” (2:65, 4:154, 7:163, 16:124).

Belirli olan bu “Dinlence” veya “iş Durdurma” “اَصْحَابَ السَّبْتِ” hariç “فِي” harf-i cerri ile birlikte gelmektedir. Bu “اعْتَدَوْا” işinin “السَّبْتِ”te yapıldığını gösterir. Öncesi ve sonrasında değil.

Kudüs’e balıkların gelmesinin iki yolu var, Akdeniz kıyısından ve Celile Gölünden

Akdeniz Kıyısı;

Nehemya’da bu halk “Surlular” olarak anılmaktadır.

““Yeruşalim'de yaşayan Surlular balık (דאג/بِسَمَكٍ) ve çeşitli mallar getirip Şabat Günü kentte Yahudalılar'a satıyorlardı (16). Yahudalı soyluları azarlayarak, “Yaptığınız kötülüğe bakın!” dedim, “Şabat Günü'nü hiçe sayıyorsunuz (17).” (Nehemya: 13:16,17).

Sebt’ti delenler metinden anladığımız kadarıyla iki grup, Yeruşalim’de yaşayan Surlular ve Yahudalı Soylular.

İbranca “הצרים” (HOT) İngilizce “men of Tyre” (KJV) Arapça “الصُّورِيُّونَ السَّاكِنُونَ” (ASVD), Latince “et Tyrii”, “Τύρος” Yunanca.

צוֹר/صور” Sur (Tiyre) Tire, Akdeniz kıyısında, Kudüs'ün hemen kuzeyinde, Lübnan dağları ile Akdeniz arasında bir liman kenti.




İkinci Yol Celile Gölü;

“İsa, Celile Gölü'nün kıyısında yürürken Petrus diye de anılan Simun'la kardeşi Andreas'ı gördü. Balıkçı olan bu iki kardeş göle ağ atıyorlardı (18). Onlara, "Ardımdan gelin" dedi, "Sizleri insan tutan balıkçılar yapacağım." (19). Onlar da hemen ağlarını bırakıp O'nun ardından gittiler (20). İsa daha ileri gidince başka iki kardeşi, Zebedi'nin oğulları Yakup'la Yuhanna'yı gördü. Babaları Zebedi'yle birlikte teknede ağlarını onarıyorlardı. Onları da çağırdı (21). Hemen tekneyi ve babalarını bırakıp İsa'nın ardından gittiler (22).” (İncîl, Matta’ya Göre: 4:18-22).

 

“İsa, Celile Gölü'nün kıyısından geçerken, göle ağ atmakta olan Simun ile kardeşi Andreas'ı gördü. Bu adamlar balıkçıydı (16) İsa onlara, "Ardımdan gelin" dedi, "Sizleri insan tutan balıkçılar yapacağım." (17). Onlar da hemen ağlarını bırakıp O'nun ardından gittiler (18). İsa biraz ileri gidince Zebedi'nin oğulları Yakup'la Yuhanna'yı gördü. Teknede ağlarını onarıyorlardı (19). Hemen onları çağırdı. Onlar da babaları Zebedi'yi işçilerle birlikte teknede bırakıp İsa'nın ardından gittiler (20).” (İncîl, Markos’a Göre: 1:16-20). 

“İsa, gölün kıyısında iki tekne gördü. Balıkçılar teknelerinden inmiş ağlarını yıkıyorlardı (2). İki tekneden Simun'a ait olanına binen İsa, ona kıyıdan biraz açılmasını rica etti. Sonra oturdu, teknenin içinden halka öğretmeye devam etti (3). Konuşmasını bitirince Simun'a, "Derin sulara açılın, balık tutmak için ağlarınızı atın" dedi (4). Simun şu karşılığı verdi: "Efendimiz, bütün gece çabaladık, hiçbir şey tutamadık. Yine de senin sözün üzerine ağları atacağım." (5). Bunu yapınca öyle çok balık yakaladılar ki, ağları yırtılmaya başladı (6).” (İncîl, Luka’ya Göre: 5:2-6). 

Sonuç

Kuzey duvarında, şehrin Celile Gölü'ne en yakın tarafında olması, balık getirenler için uygundu ve ayrıca Ürdün'den veya Akdeniz kıyılarının birçok yerinden gelenler için de uygundu.

Kur’an’da iki grup vardır;

 

وَاِذْ قَالَتْ اُمَّةٌ مِنْهُمْ لِمَ تَعِظُونَ قَوْمًا اللّٰهُ مُهْلِكُهُمْ اَوْ مُعَذِّبُهُمْ عَذَابًا شَدٖيدًا قَالُوا مَعْذِرَةً اِلٰى رَبِّكُمْ وَلَعَلَّهُمْ يَتَّقُونَ” (7:164).

“Öte yandan Birinci Tapınak Dönemi’nde Şabat’ın uygulanmasıyla ilgili az bilgi bulunmaktadır…

Nehemya (Böl. 10), sürgünden dönenlerle yaptığı Antlaşma’yı açıklarken Şabat günü alış-veriş yapılmaması gerektiğini de vurgular. Ancak Nehemya Pers İmparatorluğu’ndan geri gelendiğinde Antlaşma’ya uyulmadığını görür ve Şabat’ın uygulanması için gerekli değişikleri ekler” (Yahudilik Ansiklopedisi, Yusuf Besalel, Cilt 3, Gözlem, Mayıs 2002/653).

Tevrât’a göre Yeruşalim’de yaşayan Surlular ve Yahudalı Soylular, bu durumun karşısında olan Nehemya,

Kur’an’da ise Sebt’i delenler ve bu durumun karşısında olanlar,

Balıkların ne şekilde geldiği Kur’an’da açık değildir,

اِذْ تَاْتٖيهِمْ حٖيتَانُهُمْ يَوْمَ سَبْتِهِمْ شُرَّعًا وَيَوْمَ لَا يَسْبِتُونَ لَا تَاْتٖيهِمْ” (7:163).

Onların balıkları, onlara nasıl geliyordu?

Tevrât’ta Sebt''i delenlere Surluların Balık ve diğer ticaret malzemelerin getirildiği konu edinilir.  Balık pazarına, balık kapısından.

Kur’an bu denenmenin nasıl gerçekleştiğini de açıklamaz, Sebt’i delenler, Sebt gününde balık mı avlıyordu? açık değildir. Cuma’dan önlem alındığı, ağların atlıldığı, Pazar toplandığı şeklinde boşluklar doldurulmuştur.

Tevrât’ta Şabat’ı delenler Yahuda’lı Soylular, Surluların getirdikleri balıkları ve çeşitli malları alıyorlardı.

Deniz/göl yerlisi Surlular, İsrail Oğullarının Soylularına Dinlencede (Şabat’ta) iken dışarıdan balık ve çeşitli mallar getiriyorlardı, İsrail Oğulları Soyluları Şabat’ta olmadıkları zaman bu deniz/göl yerlisi Surlular onlara gelmiyordu. Yani bir düzen kurulmuş durumdaydı. Şabat’ı delenler deniz/göl yerlisi Surlular ile anlaşmış olmalılar. Nehemya işte bu kurulan düzeneği bozmuştur; kapıların kapatılmasını ve nöbetçi dikilmesini emretmiştir;

Yeruşalim'de yaşayan Surlular balık (דאג/) ve çeşitli mallar getirip Şabat Günü kentte Yahudalılar'a satıyorlardı (16). Yahudalı soyluları azarlayarak, “Yaptığınız kötülüğe bakın!” dedim, “Şabat Günü'nü hiçe sayıyorsunuz (17). Atalarınız da aynı şeyi yapmadı mı? Bu yüzden Tanrımız başımıza ve bu kente bela yağdırmadı mı? Siz Şabat Günü'nü hiçe sayarak Tanrı'nın öfkesini İsrail'e karşı alevlendiriyorsunuz.” (18). Şabat'tan önceki akşam Yeruşalim kapılarına gölge düşünce, kapıların kapatılması ve Şabat sona erinceye kadar açılmaması için buyruk verdim. Şabat Günü kente yük sokulmasın diye bazı adamlarımı kapılara yerleştirdim (19). Tüccarlarla çeşitli eşya satıcıları bir iki kez geceyi Yeruşalim'in dışında geçirdiler (20). Onları uyardım: “Niçin surun dibinde geceliyorsunuz? Bir daha yaparsanız size karşı zor kullanacağım. Bir daha Şabat Günü gelmediler (21).” (Tevrât, Nehemya: 13:16-20).

Yine Kur'an'da anlatılan bölümün Sambatyon Nehri ile ilişkisi kurulmaya çalışılmıştır. 

Sambatyon (סמבטיון) Nehri ve Shabbos'u Barındıran Balığa Dair

“Sambatyon

Kaybolduğuna inanılan 10 Yisrael kabilesi’nin sürgünde yaşadığı varsayılan bölgenin ötesinde bulunan farazi bir nehrin ismi. Bu efsanevi nehrin mucizevi yönü Talmud’da (Sanhedrin, 65b) ve Midraş’ta yer alır. “Bu nehir, ancak Şabat günü sükunete kavuşur ve On Kabile onun ötesindedir…” (Yaratılış Raba, 11.6, 73:5)

Orta çağ’daki birçok Yahudi’ye göre Sambatyon bir efsane değil, coğrafi bir gerçekti (örneğin Raşi ve Nahmanides’in yorumlarında). Eldad a-Dani adlı bir garip 9. Yüzyıl seyyahı, hafta içi günlerinde havaya dev kayalar fırlatan Etyopya’daki bir nehrin, Şabat günleri sükunete kavuşup bir sis perdesi ile sürgünleri koruduğunu belirtir. 17. Yüzyılda Yahudi Mesianizm ile ilgili olarak bu konu Menaşa Ben İsrael (“Spes İsraelis”, 1650) ve Sabetaycılar tarafından da irdelenmiştir” (Yahudilik Ansiklopedisi, Yusuf Besalel, Cilt 3, Gözlem, Mayıs 2002/559,560).

Rabbi Akiva Sambatyon Nehrinin Şabatta sükunette olduğundan bahseder balıklardan bahsetmez;

“The Sabbatyon River can prove that today is Shabbat, as it is calm only on Shabbat.”

https://www.sefaria.org/Sanhedrin.65b.12?lang=bi&with=all&lang2=en

 

 

Bereşit Rabbah’ta sambatyon’a işaret vardır ama balıklardan bahsedilmez;

אֲמַר לֵיהּ הֲרֵי נְהַר סַמְבַּטְיוֹן יוֹכִיחַ

https://www.sefaria.org/Bereishit_Rabbah.11.5?lang=bi&with=all&lang2=en

Pliny nehrin haftanın altı günü hızla aktığını ve Şabat Günü'nde kuruduğunu iddia eder, balıklardan bahsetmez;

“in Iudaea rivus sabbatis omnibus siccatur.” (Natural, History, xviii,24)

Pliny’e göre bu nehir Yahudiye’dedir.

http://penelope.uchicago.edu/Thayer/l/roman/texts/pliny_the_elder/31*.html

Sambatyon'un bu özelliği, haftanın altı günü nehri geçemedikleri için on kabilenin sürgün yerlerinden ayrılmalarını engeller ve yedinci gün dinlenmesine/kurumasına rağmen, Sebt günü seyahat kısıtlamaları geçişi zorlaştırır ve imkansız kılar. Ayrıca on kabilenin korunmasını sağlar.

Josephus’a göre Arka (kuzey Lübnan aralığında) ile Raphanea (Yukarı Suriye'de) arasında yer aldığını iddia ettiği Şabatsal Nehir (Σαββατικον) hakkında yazar ancak onun yazdığına göre altı gün kurudur ve sadece Şabat'ta akar. Yine balıklardan bahsedilmez.

“Now Titus Cæsar tarried some time at Berytus, as we told you before. He thence removed, and exhibited magnificent shews in all those cities of Syria through which he went; and made use of the captive Jews as publick instances of the destruction of that nation. He then saw a river, as he went along, of such a nature as deserves to be recorded in history. It runs in the middle between Arcea, belonging to Agrippa’s Kingdom, and Raphanea. It hath somewhat very peculiar in it. For when it runs, its current is strong, and has plenty of water. After which its springs fail for six days together, and leave its chanel dry, as any one may see. After which days it runs on the seventh day as it did before, and as though it had undergone no change at all: it hath also been observed to keep this order perpetually, and exactly. Whence it is that they call it the sabbatick river: that name being taken from the sacred seventh day among the Jews.” (http://penelope.uchicago.edu/josephus/war-7.html ).

Sambatyon nehrinin 9. yüzyılda büyük bir üne kavuşması, Danlı Eldad'ın anlatısına bağlıdır.

Sefer Birkat Avraham’da balıkların kıyıya yakın olduklarını, Şabat günü yüzmedikleri anlatılır. Abraham Maimonides (1186)’e ait bir metindir.

Mucizevi Balıklara atıf yapan metinler Kur’an’dan sonraki dönemlerde yazılanlardır. 

27 Eylül 2021 Pazartesi

şu-Dinlenceyi (İş durdurmayı) kimler deldi? (2)

 

 السَّبْتِ” Belirli, bilinen “Dinlence”, “iş durdurma”, (Bak. 2:65, 4:47,154, 7:163, 16:124)

وَاسْأَلْهُمْ عَنِ الْقَرْيَةِ الَّتِي كَانَتْ حَاضِرَةَ الْبَحْرِ” (7:163).

وَاسْأَلْهُمْ” Onlara sor (فعل أمر)

الْقَرْيَةِ” Belirli, bilinen bir kent, “عَنِ الْقَرْيَةِ” bu/o/şu-Kent’ten burada kasıt "kent halkıdır" bknz 12:82 "وَاسْأَلِ الْقَرْيَةَ " 

الَّتٖى” O ki (اسم موصول)

كَانَتْ” idi (فعل ماض)

حَاضِرَةَ الْبَحْرِ” “الْبَحْرِ” belirli, bilinen bir göl, ırmak, deniz “yerlisi/yerleşimi”

Yani ilk anlayan öznelerin göl/ırmak/deniz “Yerlisi/yerleşimi” bu- Kenti, biliyor olmaları söz konusudur.

وَاِذْ اَخَذْنَا مٖيثَاقَكُمْ وَرَفَعْنَا فَوْقَكُمُ الطُّورَ خُذُوا مَا اٰتَيْنَاكُمْ بِقُوَّةٍ وَاذْكُرُوا مَا فٖيهِ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ” (2:63).

 وَلَقَدْ عَلِمْتُمُ الَّذٖينَ اعْتَدَوْا مِنْكُمْ فِى السَّبْتِ فَقُلْنَا لَهُمْ كُونُوا قِرَدَةً خَاسِپٖينَ” (2:65).

Akışta bu kişilerin Ehl-i Kitâb’tan olduğu anlaşılabilir;

““يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اُوتُوا الْكِتَابَ اٰمِنُوا بِمَا نَزَّلْنَا مُصَدِّقًا لِمَا مَعَكُمْ مِنْ قَبْلِ اَنْ نَطْمِسَ وُجُوهًا فَنَرُدَّهَا عَلٰى اَدْبَارِهَا اَوْ نَلْعَنَهُمْ كَمَا لَعَنَّا اَصْحَابَ السَّبْتِ وَكَانَ اَمْرُ اللّٰهِ مَفْعُولًا” (4:47).”

Başka bir yerde benzeşeni vardır;

وَرَفَعْنَا فَوْقَهُمُ الطُّورَ بِمٖيثَاقِهِمْ وَقُلْنَا لَهُمُ ادْخُلُوا الْبَابَ سُجَّدًا وَقُلْنَا لَهُمْ لَا تَعْدُوا فِى السَّبْتِ وَاَخَذْنَا مِنْهُمْ مٖيثَاقًا غَلٖيظًا” (4:154).

Bilinen bu-Kent “Kudüs” olmalıdır;

اَوْ كَالَّذٖى مَرَّ عَلٰى قَرْيَةٍ وَهِىَ خَاوِيَةٌ عَلٰى عُرُوشِهَا” (2:259). Belirli olmasa da konu edilen kentin bağlamdan Kudüs olduğu anlaşılmıştır.

وَاِذْ قُلْنَا ادْخُلُوا هٰذِهِ الْقَرْيَةَ فَكُلُوا مِنْهَا حَيْثُ شِئْتُمْ رَغَدًا وَادْخُلُوا الْبَابَ سُجَّدًا وَقُولُوا حِطَّةٌ نَغْفِرْ لَكُمْ خَطَايَاكُمْ وَسَنَزٖيدُ الْمُحْسِنٖينَ” (2:58).

Zaten konu başlangıcı bu-Kenti belirterek başlamıştır;

وَاِذْ قٖيلَ لَهُمُ اسْكُنُوا هٰذِهِ الْقَرْيَةَ وَكُلُوا مِنْهَا حَيْثُ شِئْتُمْ وَقُولُوا حِطَّةٌ وَادْخُلُوا الْبَابَ سُجَّدًا نَغْفِرْ لَكُمْ خَطٖيپَاتِكُمْ سَنَزٖيدُ الْمُحْسِنٖينَ” (7:161).

وَاسْأَلْهُمْ عَنِ الْقَرْيَةِ الَّتِي كَانَتْ حَاضِرَةَ الْبَحْرِ (7:163).

Sonuç bir

“bu-Kent”, “bu-Göl/ırmak/deniz” İsrail Oğullarıyla ilintilidir.

Dinlencede Gelen Balıklar

إِذْ تَأْتِيهِمْ حِيتَانُهُمْ يَوْمَ سَبْتِهِمْ شُرَّعًا” (7:163).

إِذْ تَأْتِيهِمْ” onlara geldiğinde

حِيتَانُهُمْ Onların balıkları,

يَوْمَ سَبْتِهِمْ Onların dinlendiği gün.

Onların balıkları nasıl geliyordu?

Tevrât’ta “Şabat”la ilgili hem “balıkların” konu edinildiği bir bölüm var mı?

“O gün Musa'nın Kitabı halka okundu. Kitapta Ammonlular'la Moavlılar'ın sonsuza dek Tanrı'nın topluluğuna giremeyeceği yazılıydı (1). Çünkü onlar İsrail halkına ekmek ve su vermemekle kalmamış, İsrailliler'e lanet okuması için Balam'a da para vermişlerdi. Ancak Tanrımız laneti kutsamaya çevirmişti (2). İsrail halkı bu yasayı duyunca, bütün yabancıları ayrı tutmaya başladı (3). Tanrımız'ın Tapınağı'nın ambarlarına Kâhin Elyaşiv bakıyordu. Elyaşiv Toviya'nın akrabasıydı (4). Bu yüzden ona büyük bir oda vermişti. Eskiden bu odaya tahıl sunuları, günnük, tapınak eşyaları, ayrıca Kutsal Yasa uyarınca Levililer'e, ezgicilere, tapınak kapı nöbetçilerine verilen buğdayın, yeni şarabın, zeytinyağının ondalıkları ve kâhinlere verilen bağışlar konulurdu (5). Ama bütün bunlar olup biterken ben Yeruşalim'de değildim. Babil Kralı Artahşasta'nın krallığının otuz ikinci yılında, onun yanına gitmiştim. Bir süre sonra yine izin istedim (6). ve Yeruşalim'e döndüm. O zaman Elyaşiv'in yaptığı kötülüğü öğrendim. Tanrı Tapınağı'nın avlusunda Toviya'ya oda vermişti (7). Buna çok canım sıkıldı. Toviya'nın bütün eşyalarını odadan attım (8). Odaları temizlemeleri için buyruk verdim. Tanrı Tapınağı'nın eşyalarını, tahıl sunularını, günnüğü yine oraya koydurdum (9). Ayrıca öğrendim ki, Levililer'in alacakları verilmemiş. Hizmeti yürüten Levililer'le ezgiciler tarlalarına geri dönmüşler (10). Görevlileri azarladım. “Tanrı'nın Tapınağı neden ihmal edilmiş?” diye sordum. Sonra bütün gidenleri toplayıp işlerinin başına koydum (11). Bütün Yahuda halkı buğdayın, yeni şarabın, zeytinyağının ondalığını yine ambarlara getirmeye başladı (12). Bu kez ambarların başına Kâhin Şelemya'yı, Bilgin Sadok'u ve Levililer'den Pedaya'yı koydum. Mattanya oğlu Zakkur oğlu Hanan onların yardımcısıydı. Bunlar güvenilir insanlardı. Görevleri kardeşlerinin paylarını bölüştürmekti (13). Ey Tanrım, beni anımsa. Tapınağın için ve oradaki hizmetler için yaptığım iyi işleri hiçe sayma (14). O günlerde Yahuda'da bazı adamların Şabat Günü üzüm sıktıklarını gördüm. Bazıları da demet demet tahıllarını eşeklere yüklüyor, şarap, üzüm, incir ve çeşitli yüklerle birlikte Şabat Günü Yeruşalim'e getiriyorlardı. Şabat Günü bunları sattıkları için onları azarladım (15). Yeruşalim'de yaşayan Surlular balık (דאג/) ve çeşitli mallar getirip Şabat Günü kentte Yahudalılar'a satıyorlardı (16). Yahudalı soyluları azarlayarak, “Yaptığınız kötülüğe bakın!” dedim, “Şabat Günü'nü hiçe sayıyorsunuz (17). Atalarınız da aynı şeyi yapmadı mı? Bu yüzden Tanrımız başımıza ve bu kente bela yağdırmadı mı? Siz Şabat Günü'nü hiçe sayarak Tanrı'nın öfkesini İsrail'e karşı alevlendiriyorsunuz.” (18). Şabat'tan önceki akşam Yeruşalim kapılarına gölge düşünce, kapıların kapatılması ve Şabat sona erinceye kadar açılmaması için buyruk verdim. Şabat Günü kente yük sokulmasın diye bazı adamlarımı kapılara yerleştirdim (19). Tüccarlarla çeşitli eşya satıcıları bir iki kez geceyi Yeruşalim'in dışında geçirdiler (20). Onları uyardım: “Niçin surun dibinde geceliyorsunuz? Bir daha yaparsanız size karşı zor kullanacağım. Bir daha Şabat Günü gelmediler (21). Şabat Günü'nün kutsallığını korumak için Levililer'e kendilerini paklasınlar ve gidip kapılarda nöbet tutsunlar diye buyruk verdim. Ey Tanrım, bunun için de beni anımsa ve yüce sevgin uyarınca bana merhamet et (22). Ayrıca o günlerde Aşdotlu, Ammonlu, Moavlı kadınlarla evlenmiş Yahudiler gördüm (23). Çocuklarının yarısı Aşdot dilini ya da öbür halkların dilini konuşuyor, Yahudi dilini bilmiyorlardı (24). Adamları azarladım, lanet okudum. Bazılarını dövüp saçlarını yoldum. Tanrı'nın adıyla onlara ant içirdim ve, “Yabancılara kız verip kız almayacaksınız” dedim, (25).  Kral Süleyman bu yabancı kadınlar yüzünden günaha girmedi mi? Onca ulusun kralları arasında Süleyman gibisi yoktu. Tanrı onu öyle sevdi ki, bütün İsrail'e kral yaptı. Ama yabancı kadınlar onu bile günaha sürükledi (26). Şimdi de siz yabancı kadınlarla evlenerek Tanrımız'a ihanet ediyorsunuz. Yaptığınız bu büyük kötülüğe göz mü yumalım?” (27). Başkâhin Elyaşiv oğlu Yoyada'nın oğullarından biri Horonlu Sanballat'ın kızıyla evliydi. Bu yüzden onu yanımdan kovdum (28). Ey Tanrım, onları anımsa; çünkü kâhinliği lekelediler, kâhinlerle ve Levililer'le yaptığın antlaşmayı bozdular (29). Halkı bütün yabancılardan arındırdım. Kâhinlerle Levililer'e görevlerini tek tek bildirdim (30). Belirli zamanlarda yakılmak için armağan edilen odunları, getirilen ilk ürünleri düzene koydum. Ey Tanrım, bütün bunları iyiliğim için anımsa (30).” (Tevrât, Nehemya: 13:1-30).

وَالصُّورِيُّونَ السَّاكِنُونَ بِهَا كَانُوا يَأْتُونَ بِسَمَكٍ وَكُلِّ بِضَاعَةٍ وَيَبِيعُونَ فِي السَّبْتِ لِبَنِي يَهُوذَا فِي أُورُشَلِيمَ.” (Nehemya: 13:16).

Sonuç İki

Tevrât’ta şabat ve balıkların konu edinildiği bir bölüm bulunmaktadır. Ayrıca bu kentin “Kudüs” olduğu da Kur’an’la benzeşmektedir.


 

Balık Kapısı:

بَابُ السَّمَكِ/שׁער הדגים/the fish gate

“Sonra Davut Kenti için vadideki Gihon Pınarı'nın batısından Balık Kapısı (بَابِ السَّمَكِ /בשׁער הדגים)'nın girişine kadar yüksek bir dış sur yaptı; Ofel Tepesi'ni de bu surla çevirdi. Yahuda'nın bütün surlu kentlerine komutanlar yerleştirdi. ” (Tevrât, 2. Tarihler: 33:14).

Balık Kapısı (שׁער הדגים/بَابُ السَّمَكِ) 'nı Senaalılar onardı. Kirişleri yerleştirip kapı kanatlarını yerine koydular, sürgülerle kapı kollarını taktılar. ” (Tevrât, Nehemya: 3:3).

“Diyorum ki, o gün kentin Balık Kapısı'ndan (משׁער הדגים/مِنْ بَابِ السَّمَكِ) çığlıklar, İkinci Mahalle'den feryatlar Ve tepelerden büyük çatırtılar yükselecek." İşte böyle diyor RAB. ” (Tevrât, Sefenya: 1:10).

FISH GATE (שַׁ֤עַר הַדָּגִימ׃֙) /Şah'ar had-dagim: Balık Kapısı, Gihon su kaynağının hemen batısında, doğu duvarında, insanların bazen Şabat'ı ihlal ederek balık satmak için toplandıkları eski bir kapıydı. Balıkçılar, Kudüs'e satmak için Balık Kapısı'ndan balık getirirlerdi. Balık Kapısı, eski Kudüs'ün kuzey duvarında, yine Arap Mahallesi'nde bulunan günümüz Şam Kapısı yakınında bir sonraki kapıydı. Balık Kapısı balık pazarına en yakın kapıydı ve Celile'den gelen ister Arap ister İsrailli balıkçılar, balıklarını pazara getirmek için bu kapıyı kullandılar.

Şehirden kuzeybatıya doğru açılan Balık Kapısı. Bu, kıyı ovasına gidilecek yollardan biri olmalı. Balık kapısı şehrin kuzey tarafındadır. Balıklar bu Balık Kapısı aracılığıyla Akdeniz ve Celile Denizi'nden şehre getirilirdi. Balık Kapısının yanında balık pazarları vardı. Pek çok tüccar, işlerinin çoğunu kuzey kapılarından alacakları için kuzey kapılarına diğer kapılardan daha yakın konumlanacaktı. Bunun nedeni, kuzey tarafının Kudüs'e girmenin en iyi yolu olmasıdır. Kuzey tarafı çoğunlukla düzlükteyken, şehrin diğer tarafları sarp vadilere bakıyordu.

https://guidedbiblestudies.com/?p=2859




26 Eylül 2021 Pazar

şu-Dinlenceyi (İş durdurmayı) kimler deldi? (1).

 

şu-Dinlenceyi (İş durdurmayı) kimler deldi?

                                                       (Fish Gate (Jerusalem))

اَصْحَابَ السَّبْتِ” (4:47).

السَّبْتِ” Belirli bir kelimedir. şu/bu/o-Dinlenme olarak çevrilebilir. “السبت” Cumartesi günü için kullanılır.

Akadça: 𒊭𒉺𒌅 šapattu , se-bu-tu /sebûtu “ Ayın orta günü ”, “Ayın Yedinci Günü”

                𒌓𒌋𒐊𒄰 (UD.15.KAM /šapattu, šabattu “Durdurma günü”

İbranca: שבת ŞBT “יום שבת” Cumartesi Günü

Yunanca: Σάββατο (Sábbato)

Suryanca: ܫܒܬܐ (šabbəṯā)

(שַׁבָּת), (שבת): “שביתה” sh'vitá, grev, Ateşkes gibi herhangi bir durma veya durdurma, Spesifik olarak, bir işçi grevi, bir protesto biçimi olarak iş bırakma.

שַׁבָּת: šabbòṯ 'Şabat, Cumartesi' (Eski İbranice šabbat)

שָׁבַת   šòḇaṯ 'dinlenmek, durmak'

שָׁבוּעַ šòḇūaʽ 'hafta, yedi kişilik grup'

שֶׁבַע šέḇaʽ 'yedi'

σάββατον, σάββατα 'Şabat, Cumartesi', aynı zamanda 'hafta'

'Hafta' için daha yaygın kelime ἑβδομάς f'dir.

δὶς τοῦ σαββάτου 'haftada iki kez' (Luka: 18:12)

“Şabat Günü'nü izleyen haftanın ilk günü, tan yeri ağarırken, Mecdelli Meryem ile öbür Meryem mezarı görmeye gittiler. ” (İncîl, Matta’ya Göre: 28: 1)

Eski Babilliler'in Şapatu adını verdikleri dinlenme günleri vardı; ancak bu sadece ayda bir kere dolunay olduğunda gerçekleşirdi ve Babilliler bunu şansızlık olarak nitelendirirlerdi.

http://www.sevivon.com/index.php?option=com_content&view=article&id=1356:sabat-in-tarihi-gelisimi&catid=69:sabat-nedir&Itemid=241

Tevrât dışı uygulama olarak Şabat’a en eski atıf “Yavne-Yam (יבנה ים) ostracon” veya “Mesad Hashavyahu ostracon” olarak bilinen bir kanıttır (MÖ. 700 tahminen). Yavne-Yam , Amarna mektuplarında bahsedilen kıyı kenti Muḫḫazu (mHz) olabilir. Bir liman kentidir. Yunanca: ὄστρακον OSTRAKON , çoğul ὄστρακα ostraka, çömlek anlamına gelen bir kelimedir.

 





Yazıtın türü tartışma konusudur ve farklı bilim adamları tarafından bir mektup, yasal belge, bir krala veya onun astına yönelik yargısız bir dilekçe ve hatta bir şiir olarak tanımlanmıştır.

http://www.kchanson.com/ANCDOCS/westsem/yavneh.html







 

Şabat veya Sebt, Yahudilerin dinlenme günü olan “Cumartesi gününü” ifade eder. Yahudiler için Yehova ile aralarındaki özel bir bağı temsil eder. İbranice "lişbot" (iş bırakma) kelimesinden gelir.

http://www.turkyahudileri.com/index.php/tr/yahudilik/108-sabat

Tevrât’ta Şabat (יום השׁבת/the sabbath day):

“Gök ve yer bütün öğeleriyle tamamlandı (1). Yedinci güne (ביום השׁביעי) gelindiğinde Tanrı yapmakta olduğu işi bitirdi. Yaptığı işten yedinci gün (ביום השׁביעי) yaptığı işi bıraktı (וישׁבת) (2).” (Tevrât, Yaradılış: 2:1,2).

“Musa, "Artakalanı bugün yiyin" dedi, "Çünkü bugün RAB için Şabat Günü'dür. Bugün dışarda ekmek bulamayacaksınız (25). Altı gün ekmek toplayacaksınız, ama yedinci gün olan Şabat Günü ekmek bulunmayacak." (26). Yedinci gün bazıları ekmek toplamak için dışarı çıktı, ama hiçbir şey bulamadılar (27). RAB Musa'ya, "Ne zamana dek buyruklarıma ve yasalarıma uymayı reddedeceksiniz?" dedi, (28). "Size Şabat Günü'nü verdim. Bunun için altıncı gün size iki günlük ekmek veriyorum. Yedinci gün herkes neredeyse orada kalsın, dışarı çıkmasın." (29). Böylece halk yedinci gün dinlendi (30).” (Tevrât, Çıkış: 16:25-30).

“Şabat Günü'nü kutsal sayarak anımsa (8). Altı gün çalışacak, bütün işlerini yapacaksın (9). Ama yedinci gün bana, Tanrın RAB'be Şabat Günü olarak adanmıştır. O gün sen, oğlun, kızın, erkek ve kadın kölen, hayvanların, aranızdaki yabancılar dahil, hiçbir iş yapmayacaksınız (10). Çünkü ben, RAB yeri göğü, denizi ve bütün canlıları altı günde yarattım, yedinci gün dinlendim. Bu yüzden Şabat Günü'nü kutsadım ve kutsal bir gün olarak belirledim (11).” (Tevrât, Çıkış: 20:8-11).

 “RAB Musa'ya şöyle buyurdu: (12). “İsrailliler'e de ki, 'Şabat günlerimi kesinlikle tutmalısınız. Çünkü o sizinle benim aramda kuşaklar boyu sürecek bir belirtidir. Böylece anlayacaksınız ki, sizi kutsal kılan RAB benim (13). Şabat Günü'nü tutmalısınız, çünkü sizin için kutsaldır. Kim onun kutsallığını bozarsa, kesinlikle öldürülmeli. O gün çalışan herkes halkının arasından atılmalı (14). Altı gün çalışılacak; ama yedinci gün RAB'be adanmış Şabat'tır, dinlenme günüdür. Şabat Günü çalışan herkes kesinlikle öldürülmelidir (15). İsrailliler, sonsuza dek sürecek bir antlaşma gereği olarak, Şabat Günü'nü kuşaklar boyu kutlamaya özen gösterecekler (16). ” (Tevrât, Çıkış: 31:12-16).

“Musa bütün İsrail topluluğunu çağırarak, “RAB'bin yapmanızı buyurduğu işler şunlardır” dedi, (1). “Altı gün çalışacaksınız. Ama yedinci gün sizin için kutsal Şabat, RAB'be adanmış dinlenme günü olacaktır. O gün çalışan herkes öldürülecektir (2). ” (Tevrât, Çıkış: 35:1,2).

 “O gün Şabat'tır, sizin için dinlenme günüdür. İsteklerinizi denetleyeceksiniz. Bu sürekli bir yasadır.” (Tevrât, Levililer: 16:31).

 Yahudi hukuku (halakha), acil bir şey, tıbbi ihtiyaç, hayati tehlike oluşturmadıkça, Şabat'ta her türlü melahah (מְלָאכָה, çoğul melakhoth ) yapılmasını yasaklamaktadır. Melakhah yaygın içinde "iş" olarak çevrilmiştir. "etkinlik", “beceri” veya “işçilik" olarakta çevrilebilir. 39 melakhah kategorisi vardır.  39 melakhota ek olarak, çeşitli nedenlerle hahamlar tarafından ek faaliyetler yasaklandı.

İncîller (ܫܰܒ݁ܬ݂ܳ/σαββατον/Sabbatum/ السَّبْتِ);

“the sabbath day” (KJV)

“İsa onlara şu karşılığı verdi: “Hanginizin bir koyunu olur da Şabat (ܒ݁ܫܰܒ݁ܬ݂ܳܐ ) çukura düşerse onu tutup çıkarmaz? İnsan koyundan çok daha değerlidir! Demek ki, Şabat Günü iyilik yapmak Yasa'ya uygundur.” (İncil: Matta’ya Göre: 12:11,12).

    “Sonra havradakilere, “Kutsal Yasa'ya göre Şabat (ܒ݁ܫܰܒ݁ܬ݂ܳܐ ) iyilik yapmak mı doğru, kötülük yapmak mı? Can kurtarmak mı doğru, can almak mı?” diye sordu. Onlardan ses çıkmadı” (İncil: Markos’a Göre: 3:4).

    “İsa onlara, “Size sorayım” dedi, “Kutsal Yasa'ya göre Şabat (ܒ݁ܫܰܒ݁ܬ݂ܳܐ) iyilik yapmak mı doğru, kötülük yapmak mı? Can kurtarmak mı doğru, öldürmek mi?” (İncil: Luka’ya Göre: 6:9).

    “Rab ona şu karşılığı verdi: “Sizi ikiyüzlüler! Her biriniz Şabat (ܒ݁ܫܰܒ݁ܬ݂ܳܐ ) kendi öküzünü ya da eşeğini yemlikten çözüp suya götürmez mi?” (İncil: Luka’ya Göre: 13:15).

 

“O sıralarda, bir Şabat Günü İsa ekinler arasından geçiyordu. Öğrencileri acıkınca başakları koparıp yemeye başladılar (1). Bunu gören Ferisiler İsa'ya, "Bak, öğrencilerin Şabat’ta yasak olanı yapıyor" dediler (2). İsa onlara, "Davut'la yanındakiler acıkınca Davut'un ne yaptığını okumadınız mı?" diye sordu (3). “Tanrı'nın evine girdi, kendisinin ve yanındakilerin yemesi yasak olan, ancak kâhinlerin yiyebileceği adak ekmeklerini yedi (4). Ayrıca kâhinlerin her hafta tapınakta Şabat'la ilgili buyruğu çiğnedikleri halde suçlu sayılmadıklarını Kutsal Yasa'da okumadınız mı? (5)” (İncîl, Matta’ya Göre: 12:1-5), Bak. Markos’a Göre İncîl: 2:23-28, Luka’ya Göre İncîl: 6:1-5).

“Sonra onlara, "İnsan Şabat için değil, Şabat insan için yaratıldı" dedi (27). “Bu nedenle İnsanoğlu Şabat Günü'nün de Rabbi'dir.” (İncîl, Markos’a Göre: 2:27,28).

 “Orada otuz sekiz yıldır hasta olan bir adam vardı (5). İsa hasta yatan bu adamı görünce ve uzun zamandır bu durumda olduğunu anlayınca, "İyi olmak ister misin?" diye sordu (6). Hasta şöyle yanıt verdi: "Efendim, su çalkandığı zaman beni havuza indirecek kimsem yok, tam gireceğim an benden önce başkası giriyor." (7). İsa ona, "Kalk, şilteni topla ve yürü" dedi (8). Adam o anda iyileşti. Şiltesini toplayıp yürümeye başladı. O gün Şabat Günü (ܝܰܘܡܳܐ ܫܰܒ݁ܬ݂ܳܐ /yawmā šabbəṯā)'ydü. (9). Bu yüzden Yahudi yetkililer iyileşen adama, "Bugün Şabat Günü" dediler, "Şilteni toplaman yasaktır."  (10). Ama adam onlara şöyle yanıt verdi: "Beni iyileştiren kişi bana, 'Şilteni topla ve yürü' dedi." (11). “Sana, 'Şilteni topla ve yürü' diyen adam kim?" diye sordular (12). İyileşen adam ise O'nun kim olduğunu bilmiyordu. Orası kalabalıktı, İsa da çekilip gitmişti (13). İsa daha sonra adamı tapınakta buldu. "Bak, iyi oldun. Artık günah işleme de başına daha kötü bir şey gelmesin" dedi (14). Adam gidip Yahudi yetkililere kendisini iyileştirenin İsa olduğunu bildirdi (15). Şabat Günü böyle şeyler yaptığı için İsa'ya zulmetmeye başladılar (16). Ama İsa onlara şu karşılığı verdi: "Babam hâlâ çalışmaktadır, ben de çalışıyorum. ” (17).” (İncîl, Yuhanna’ya Göre: 5:5-17).

25 Eylül 2021 Cumartesi

Semûd, Sâlih ve Hicr (5). Kamu'ya Ait Dişi Deve

 

إِيَّاكِ أعْنِي وَأسْمَعِي يَا جَارَة” (مثل قديم).

“Kızım sana söylüyorum gelinim sen anla” (Türk Atasözü).

***

 

وَكَانَ فِي الْمَدِينَةِ تِسْعَةُ رَهْطٍ يُفْسِدُونَ فِي الْأَرْضِ وَلَا يُصْلِحُونَ” (27:48).

Yorumlar;

تِسْعَةُ رَهْطٍ” REHT, ona kadar olan çeteye denir. TİS'ATÜ RAHT, zâhiren “dokuz çete” demek ise de müfessirîn çoğu bunu dokuz kişilik bir çete diye tefsir etmişlerdir (Elmalılı).

Yahut “dokuz kabile”; çünkü yukarıdaki anlam örgüsü içinde raht terimi her iki anlama da yorulabilir. Ayette sözü geçen “şehir”, öyle anlaşılıyor ki, kuzey Hicaz'daki el-Hicr olarak bilinen bölgedir (karş. 7. sure, 56 ve 59. notlar). Sebe Melike'sinin inanmaya eğilim gösterdiğini, inandığını dile getiren önceki kıssanın tersine, Semûd kavminin (54 ve 58. ayetler) ve Lût toplumunun kıssaları, doğru yola girmeleri için yapılan çağrının, güçlü ve mağrur, yahut tersine, zayıf ama anlamsız, amaçsız tutkulara tutsak olan insanlarda ya da toplumlarda uyandırdığı husumete, düşmanlığa dikkat çekmektedir (Esed).

ثُمَّ إِنَّهُ سُبْحَانَهُ قَالَ: وَكانَ فِي الْمَدِينَةِ تِسْعَةُ رَهْطٍ يُفْسِدُونَ فِي الْأَرْضِ وَالْأَقْرَبُ أَنْ يَكُونَ الْمُرَادُ تِسْعَةَ جَمْعٍ إِذِ الظَّاهِرُ مِنَ الرَّهْطِ الْجَمَاعَةُ لَا الْوَاحِدُ، ثُمَّ يُحْتَمَلُ أَنَّهُمْ كَانُوا قَبَائِلَ، ويحتمل أنهم دخلوا تحت  الْعَدَدِ لِاخْتِلَافِ صِفَتِهِمْ وَأَحْوَالِهِمْ لَا لِاخْتِلَافِ السَّبَبِ” Sonra gerçekten o Yüce olan o  “Şehirde dokuz çete vardı ki, bunlar şehirde fesat çıkarıyorlardı...” buyurmuştur. En yakın olan bu ifade dokuz grubun kastedilmiş olmasıdır. Çünkü “raht” kelimesinin zahiriyle tek kişi değil, bir cemaat kastedilir. Bunların, dokuz kabile olması muhtemel olduğu gibi, sebebin farklı olmasından değil de, sıfatlarının ve hallerinin farklılığından ötürü, onların bu belli sayıda olmuş olmaları da muhtemeldir (Razî).

     Yani, “kabilelerden seçilmiş ve arkalarında çeteleri bulunan dokuz ileri gelen kimse.” (Mevdudi).

     {وَكَانَ فِي الْمَدِينَةِ تِسْعَةُ رَهْطٍ} الرهط: ما دون العشرة من الرجال” (Cüz 2, s.462, ابن السائب الكلبي, كتاب الأصنام)

     فلذلك قيل: {تِسْعَةُ رَهْطٍ} والمراد به تسعة رجل، وليس المراد به: رهط تسعة، على أن يجمع الرهط فيبلغوا خمسين أو قدره.

قال ابن عباس: كانوا تسعة من أشرافهم، وهم غواة قوم صالح” (Cüz 17, s.260, الواحدي, التَّفْسِيرُ البَسِيْط).

Dokuzlu tim/takım/çete;

وَأَنَّ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ بَعَثَهُ مَعَ تِسْعَةِ رَهْطٍ” (Kurtubî, 2:217 tefsiri).

وذلك أن النبيّ صلّى الله عليه وسلم بعث عبد الله بن جحش مع تسعة رهط” (Cüz 1, s.142, السمرقَنْدي, بحر العلوم).

{وَإِذْ صَرَفْنَآ إِلَيْكَ نَفَراً} وجهنا إِلَيْك جمَاعَة {مِّنَ الْجِنّ} وهم تِسْعَة رَهْط” (Cüz 1, s.426, الفيروزآبادي, تنوير المقباس من تفسير ابن عباس).

Buradaki gönderme Muhammed(a)’ın düşmanlarınadır: dokuz baş düşman;

1. Ebu Leheb (ö. 2/ 624) ise, kendisi Mekke’deyken Bedir yenilgisini duyunca ölmüştü. Ötekilerin adları şöyleydi:

2. Ebû Cehil (ö. 2/ 624), 

3. Ukbe b. Ebû Muayt (ö. 2/624),

4. Nadr b. Hâris (ö. 2/624),

5. Utbe b. Rebîa (ö. 2/624),

6. Ûbey b. Halef (ö. 2/625)  Hicret öncesinde Dârünnedve’de alınan Muhammed’i öldürme kararının ardından geceleyin onun evini kuşatanlar arasında Übey de bulunuyordu,

7. Velid b. Mugîre (ö. 1/622) Hastalanıp ölüyor,

8. Âs b. Vêil (ö. 1/622),

9. Umeyye b. Halef (ö. 2/624).

Bu aynı Nûh’un ağzından iniş bağlamında Arapların Tanrılarını dile getirmek gibidir;

وَقَالُوا لَا تَذَرُنَّ اٰلِهَتَكُمْ وَلَا تَذَرُنَّ وَدًّا وَلَا سُوَاعًا وَلَا يَغُوثَ وَيَعُوقَ وَنَسْرًا” (71:23).

Bknz

https://ridvancelikoz.blogspot.com/2021/07/nuh-ve-buyuk-su-baskn-7c-nuh-halknn.html

https://ridvancelikoz.blogspot.com/2021/08/nuh-ve-buyuk-su-baskn-7d-nuh-halknn.html

https://ridvancelikoz.blogspot.com/2021/08/nuh-ve-buyuk-su-baskn-7e-nuh-halknn.html

https://ridvancelikoz.blogspot.com/2021/08/nuh-ve-buyuk-su-baskn-7f-nuh-halknn.html

Kıssa ilk muhatablarına, bulundukları durumla geçmişin birleşimini hissettirmek için anlatılmış olmalıdır. Mekke’deki “Dokuzlu Çete” Sâlih halkının “eşqiyalarıyla” özdeşleştirilmiştir.

Kamuya ait Dişi Deve

 





 

نَاقَةُ اللّٰهِ” (7:73, 11:64, 91:13) “Allah’ın Dişi Devesi”

اَرْضِ اللّٰهِ” (7:73, 11:64) “Allah’ın yeri”

مَسَاجِدَ اللّٰهِ” (9:18), “Allah’ın Mescidleri”,

Bir şeyin Allah’a ait olması, herhangi bir kişinin üzerinde mülkiyet iddia etmediği yere, şeye ait kullanımlardır.

قَالَ هٰذِه۪ نَاقَةٌ لَهَا شِرْبٌ وَلَكُمْ شِرْبُ يَوْمٍ مَعْلُومٍۚ” (26:155).

Kamu’ya ait Dişi Deve, Kamuya ait arazide otlayacaktır. “Dokuzlu Çete”nin denenmesi bu “ayet/simge/belirti” üzerinden olacaktır. Aynı Mekke’li dokuzlu çetenin kamuya ait olanları paylaştığı, “Beyt”te mülkiyet iddia ettiği gibi. Yine “Dokuzlu çete”, Mekke’de Muhammed Nebî’ye suikast girişimi gibi planlar yapıp, Dişi Deve’yi de “verimsiz, üretimsiz,” kılmak istemektedirler.

Dertleri “Dişi Deve”nin, Su içme hakkını engelleyip, Suyu kendi aralarında paylaşma isteğidir.

Bu anlatı “saçı bitmemiş yetim” hakkına el uzatanların, kamu malını kendi çıkarları için kullananların ve zimmetine geçirenlerin, kamuya ait servetin yağmalanması anlatısıdır.

Elbette belli bir grubun, “Dokuzlu Çete” örneğinde olduğu gibi kurumların içlerine yerleşmiş çıkar gruplarının.

Çöküş, kriz kaçınılmazdır.

Cibt ve Tâgût Kelimelerinin Habeşçe izleği

                                                          Cibt ve Tâgût Kelimelerinin Habeşçe izleği   “ اَلَمْ تَرَ اِلَى الَّذٖينَ ا...