14 Aralık 2021 Salı

Yûnus (Güvercin) ve Balık (Nûn) (3).

 Yûnus (Güvercin) ve Balık (Nûn) 




Mûsâ’ya görev verildiginde birtakım isteklerde bulunur mazeretler ileri sürer, sonunda görevi kabul eder.

Nebîlik görevi konusunda Yûnus en uç örnektir. Görevden kaçış söz konusudur.

“Ne var ki, Yunus RAB'bin huzurundan Tarşiş'e kaçmaya kalkıştı.” (Tevrât, Yûnus: 1:1).

“Yunus buna çok gücenip öfkelendi (1). RAB'be şöyle dua etti: "Ah, ya RAB, ben daha ülkemdeyken böyle olacağını söylemedim mi? Bu yüzden Tarşiş'e kaçmaya kalkıştım. Biliyordum, sen lütfeden, acıyan, tez öfkelenmeyen, sevgisi engin, cezalandırmaktan vazgeçen bir Tanrı'sın (2).” (Tevrât, Yûnus: 4:1,2).



Yûnus’un kime veya kimlere “kızdığı” tartışma konusudur.

وَذَا النُّونِ اِذْ ذَهَبَ مُغَاضِبًا” (21:87)

Qur’an Muhamed nebîye öğütle şöyle demektedir;

فَاصْبِرْ لِحُكْمِ رَبِّكَ وَلَا تَكُنْ كَصَاحِبِ الْحُوتِ إِذْ نَادَى وَهُوَ مَكْظُومٌ” (68:48).

 Belki “فَاصْبِرْ لِحُكْمِ رَبِّكَ” ifadesi Yûnus’un Bey’inin “kararına” (hukm) “dirençli” olmadığı ve bu karardan kaçtığı şeklinde yorumlanabilir.

Tevrât’taki kronoloji görevlendirmeden sonra gemi ile kaçışa vurgu yapar.

“Denizciler bu yanıt karşısında dehşete düştüler. "Neden yaptın bunu?" diye sordular. Yunus'un RAB'den uzaklaşmak için kaçtığını biliyorlardı. Daha önce onlara anlatmıştı.” (Tevrât, Yûnus: 1:10).

Rab’den uzaklaşmak, onun kararından (hukm) kaçmak olarak anlamaya uygundur.

Ve Yûnus fırtınalı denize atılır;

فَالْتَقَمَهُ الْحُوتُ وَهُوَ مُلِيمٌ” sonra O-balık onu lokmaladı, ve o,“kendi kendini kınarken” (37:142).

Yûnus balığın karnında nedamet getirerek çok pişman olur, kendini kınar;

“Yunus balığın karnından Tanrısı RAB'be şöyle dua etti: (1). "Ya RAB, sıkıntı içinde sana yakardım, Yanıtladın beni. Yardım istedim ölüler diyarının bağrından, Kulak verdin sesime (2). Beni engine, denizin ta dibine fırlattın. Sular sardı çevremi. Azgın dalgalar geçti üzerimden (3).  'Huzurundan kovuldum' dedim, 'Yine de göreceğim kutsal tapınağını.' (4). Sular boğacak kadar kuşattı beni, Çevremi enginler sardı, Yosunlar dolaştı başıma (5). Dağların köklerine kadar battım, Dünya sonsuza dek sürgülendi arkamdan; Ama, ya RAB, Tanrım, Canımı sen kurtardın çukurdan (6). Soluğum tükenince seni andım, ya RAB, Duam sana, kutsal tapınağına erişti (7)Değersiz putlara tapanlar, Vefasızlık etmiş olurlar (8). Ama şükranla kurban sunacağım sana, Adağımı yerine getireceğim. Kurtuluş senden gelir, ya RAB! (9). RAB balığa buyruk verdi ve balık Yunus'u karaya kustu (10). (Tevrât, Yûnus: 2:1-10). 

 

 فَنَادٰى فِى الظُّلُمَاتِ اَنْ لَا اِلٰهَ اِلَّا اَنْتَ سُبْحَانَكَ اِنّٖى كُنْتُ مِنَ الظَّالِمٖينَ” (21:87).

الظُّلُمَاتِ” çoğuldur, genellikle manevi karanlıkları betimler.

 

 


لَوْلَا أَنْ تَدَارَكَهُ نِعْمَةٌ مِنْ رَبِّهِ لَنُبِذَ بِالْعَرَاءِ وَهُوَ مَذْمُومٌ (49) فَاجْتَبَاهُ رَبُّهُ فَجَعَلَهُ مِنَ الصَّالِحِينَ (50)” (68:49,50).

فَلَوْلَا أَنَّهُ كَانَ مِنَ الْمُسَبِّحِينَ (143) لَلَبِثَ فِي بَطْنِهِ إِلَى يَوْمِ يُبْعَثُونَ (144) فَنَبَذْنَاهُ بِالْعَرَاءِ وَهُوَ سَقِيمٌ (145) وَأَنْبَتْنَا عَلَيْهِ شَجَرَةً مِنْ يَقْطِينٍ (146) وَأَرْسَلْنَاهُ إِلَى مِائَةِ أَلْفٍ أَوْ يَزِيدُونَ (147) فَآمَنُوا فَمَتَّعْنَاهُمْ إِلَى حِينٍ (148)” (37:143-148).

Yûnus balığın kusması sonucu kurtulur, kustuğu sahil belirsizdir, olası yine Yâfâ yakınlarıdır.

Allah’ın acımasıyla Balık Yûnus’a mezar olmamıştır, mezar olsaydı b’as gününe kadar kalabilirdi, “bitkin” bir şekilde kıyıya atılır.

“RAB Yunus'a ikinci kez şöyle seslendi: (1). "Kalk, Ninova'ya, o büyük kente git ve sana söyleyeceklerimi halka bildir (2).” (Tevrât, Yûnus: 3:1,2).

Tevrât’a göre Yûnus Ninova’ya gider bu kez keneotu’yla denenir;

“RAB Tanrı Yunus'un üzerine gölge salacak, sıkıntısını giderecek bir keneotu sağladı. Yunus buna çok sevindi.” (Tevrât, Yûnus: 4:6).

وَأَنْبَتْنَا عَلَيْهِ شَجَرَةً مِنْ يَقْطِينٍ” (37:146).

Tevrât’ta “קיקיון” (qiyqayon/ الْيَقْطِينَةِ) yani kabak türü bir şeydir.

“Güneş doğunca Tanrı yakıcı bir doğu rüzgarı estirdi. Yunus başına vuran güneşten bayılmak üzereydi. Ölümü dileyerek, "Benim için ölmek yaşamaktan iyidir" dedi (8). Ama Tanrı, "Keneotu yüzünden öfkelenmeye hakkın var mı?" dedi. Yunus, "Elbette hakkım var, ölesiye öfkeliyim" diye karşılık verdi (9). RAB, "Keneotu bir gecede çıktı ve bir gecede yok oldu" dedi, "Sen emek vermediğin, büyütmediğin bir keneotuna acıyorsun da, (10). Ben Ninova'ya, o koca kente acımayayım mı? O kentte sağını solundan ayırt edemeyen yüz yirmi bini aşkın insan, çok sayıda hayvan var. (11).” (Tevrât, Yûnus: 4:8-11).


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Cibt ve Tâgût Kelimelerinin Habeşçe izleği

                                                          Cibt ve Tâgût Kelimelerinin Habeşçe izleği   “ اَلَمْ تَرَ اِلَى الَّذٖينَ ا...