Yûnus (Güvercin) ve Balık (Nûn)
Mûsâ’ya görev verildiginde birtakım isteklerde
bulunur mazeretler ileri sürer, sonunda görevi kabul eder.
Nebîlik görevi konusunda Yûnus en uç örnektir.
Görevden kaçış söz konusudur.
“Ne var ki, Yunus RAB'bin huzurundan Tarşiş'e kaçmaya kalkıştı.” (Tevrât,
Yûnus: 1:1).
“Yunus buna çok gücenip öfkelendi (1). RAB'be
şöyle dua etti: "Ah, ya RAB, ben daha ülkemdeyken
böyle olacağını söylemedim mi? Bu yüzden Tarşiş'e kaçmaya kalkıştım. Biliyordum,
sen lütfeden, acıyan, tez öfkelenmeyen, sevgisi engin, cezalandırmaktan vazgeçen
bir Tanrı'sın (2).” (Tevrât, Yûnus: 4:1,2).
Yûnus’un kime veya kimlere “kızdığı” tartışma
konusudur.
“وَذَا
النُّونِ اِذْ ذَهَبَ مُغَاضِبًا”
(21:87)
Qur’an Muhamed nebîye öğütle şöyle demektedir;
“فَاصْبِرْ لِحُكْمِ رَبِّكَ وَلَا تَكُنْ كَصَاحِبِ
الْحُوتِ إِذْ نَادَى وَهُوَ مَكْظُومٌ”
(68:48).
Belki “فَاصْبِرْ
لِحُكْمِ رَبِّكَ” ifadesi
Yûnus’un Bey’inin “kararına” (hukm) “dirençli” olmadığı ve bu karardan kaçtığı
şeklinde yorumlanabilir.
Tevrât’taki kronoloji görevlendirmeden sonra
gemi ile kaçışa vurgu yapar.
“Denizciler bu yanıt karşısında dehşete düştüler.
"Neden yaptın bunu?" diye sordular. Yunus'un
RAB'den uzaklaşmak için kaçtığını biliyorlardı. Daha önce onlara
anlatmıştı.” (Tevrât, Yûnus: 1:10).
Rab’den uzaklaşmak, onun kararından (hukm)
kaçmak olarak anlamaya uygundur.
Ve Yûnus fırtınalı denize atılır;
“فَالْتَقَمَهُ
الْحُوتُ وَهُوَ مُلِيمٌ”
sonra O-balık onu lokmaladı, ve o,“kendi kendini kınarken” (37:142).
Yûnus balığın karnında nedamet getirerek çok
pişman olur, kendini kınar;
“Yunus balığın karnından Tanrısı RAB'be şöyle dua etti: (1). "Ya RAB, sıkıntı içinde sana yakardım, Yanıtladın beni. Yardım istedim ölüler diyarının
bağrından, Kulak verdin sesime (2). Beni engine, denizin ta dibine
fırlattın. Sular sardı çevremi. Azgın dalgalar geçti üzerimden (3). 'Huzurundan kovuldum' dedim,
'Yine de göreceğim kutsal tapınağını.' (4). Sular boğacak
kadar kuşattı beni, Çevremi enginler sardı, Yosunlar dolaştı başıma (5). Dağların köklerine kadar battım, Dünya sonsuza dek sürgülendi arkamdan;
Ama, ya RAB, Tanrım, Canımı sen kurtardın çukurdan (6). Soluğum tükenince seni andım, ya RAB, Duam sana, kutsal tapınağına erişti (7). Değersiz putlara tapanlar, Vefasızlık etmiş olurlar (8). Ama şükranla kurban sunacağım sana, Adağımı yerine getireceğim. Kurtuluş
senden gelir, ya RAB! (9). RAB balığa buyruk verdi ve
balık Yunus'u karaya kustu (10). ” (Tevrât, Yûnus: 2:1-10).
“فَنَادٰى
فِى الظُّلُمَاتِ اَنْ لَا اِلٰهَ اِلَّا اَنْتَ
سُبْحَانَكَ اِنّٖى كُنْتُ مِنَ الظَّالِمٖينَ”
(21:87).
“الظُّلُمَاتِ” çoğuldur, genellikle manevi karanlıkları
betimler.
“لَوْلَا أَنْ تَدَارَكَهُ نِعْمَةٌ مِنْ رَبِّهِ لَنُبِذَ بِالْعَرَاءِ
وَهُوَ مَذْمُومٌ (49) فَاجْتَبَاهُ رَبُّهُ فَجَعَلَهُ مِنَ الصَّالِحِينَ (50)” (68:49,50).
“فَلَوْلَا
أَنَّهُ كَانَ مِنَ الْمُسَبِّحِينَ (143) لَلَبِثَ فِي بَطْنِهِ إِلَى يَوْمِ
يُبْعَثُونَ (144) فَنَبَذْنَاهُ بِالْعَرَاءِ وَهُوَ سَقِيمٌ (145) وَأَنْبَتْنَا
عَلَيْهِ شَجَرَةً مِنْ يَقْطِينٍ (146) وَأَرْسَلْنَاهُ
إِلَى مِائَةِ أَلْفٍ أَوْ يَزِيدُونَ (147) فَآمَنُوا فَمَتَّعْنَاهُمْ
إِلَى حِينٍ (148)”
(37:143-148).
Yûnus balığın kusması sonucu kurtulur, kustuğu
sahil belirsizdir, olası yine Yâfâ yakınlarıdır.
Allah’ın acımasıyla Balık Yûnus’a mezar
olmamıştır, mezar olsaydı b’as gününe kadar kalabilirdi, “bitkin” bir şekilde kıyıya
atılır.
“RAB Yunus'a ikinci kez şöyle seslendi: (1).
"Kalk, Ninova'ya, o büyük kente git ve sana söyleyeceklerimi halka bildir
(2).” (Tevrât, Yûnus: 3:1,2).
Tevrât’a göre Yûnus Ninova’ya gider bu kez keneotu’yla
denenir;
“RAB Tanrı Yunus'un üzerine gölge salacak,
sıkıntısını giderecek bir keneotu sağladı. Yunus buna çok sevindi.” (Tevrât,
Yûnus: 4:6).
“وَأَنْبَتْنَا
عَلَيْهِ شَجَرَةً مِنْ يَقْطِينٍ”
(37:146).
Tevrât’ta “קיקיון” (qiyqayon/ الْيَقْطِينَةِ) yani kabak türü bir şeydir.
“Güneş doğunca Tanrı yakıcı bir doğu rüzgarı
estirdi. Yunus başına vuran güneşten bayılmak üzereydi. Ölümü dileyerek,
"Benim için ölmek yaşamaktan iyidir" dedi (8). Ama Tanrı,
"Keneotu yüzünden öfkelenmeye hakkın var mı?" dedi. Yunus,
"Elbette hakkım var, ölesiye öfkeliyim" diye karşılık verdi (9). RAB,
"Keneotu bir gecede çıktı ve bir gecede yok oldu" dedi, "Sen
emek vermediğin, büyütmediğin bir keneotuna acıyorsun da, (10). Ben
Ninova'ya, o koca kente acımayayım mı? O kentte sağını solundan ayırt edemeyen yüz yirmi bini aşkın insan, çok sayıda hayvan var.
(11).” (Tevrât, Yûnus: 4:8-11).
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder