Qur’an’ı Kerîm’deki Yûnus Qıssası Tevrât-ı
Şerîf’tekiyle benzeşir (muteşâbih).
Tevrât ve Qur’an’da Yûnus’un öyküsü kısaca
şöyledir;
Yûnus Ninova halkını uyarmak için
görevlendirilir, Yûnus bu görevden kaçar, bulunduğu “Gat-Hefer”den, Yâfâ
limanında bir gemiye binerek Tarşiş’e gitmek için yola çıkar. Yolda büyük bir
fırtına çıkar, fırtınayı dindirmek için Yûnus denize atılır, büyük bir balık
Yûnus’u yutar, Yûnus balığın karnında pişman olur, sonunda balık Yûnus’u kusar,
Yûnus görevini yerine getirir.
Qur’an’da “قَوْمَ
يُونُسَ” (10:98) denmektedir, Yûnus’un halkı
İsrail Krallığına mensuptur, Ninova Halkı Asurludur. Qawm kelimesi bir ırk, bir
soy anlamını sonradan kazanmış olmalıdır. Yûnus’un görevlendirildiği toplumu
betimlemek, o topluma sahib çıktığını vurgulamak için “Yûnus’un toplumu” denmiş
olmalıdır. Kişinin içinde yaşadığı toplum, onun qawmi olmalıdır.
“الْفُلْكِ
الْمَشْحُونِ”deki
“الْمَشْحُونِ”
“ism-i mef’ul”dür (26:119, 36:41, 37:140).
Gemi yük ve insanlar ile ağzına kadar
dolduğunda, "o gemi, "meşhûn"dur; yani yükle ve İnsanla dop doludur"
denilir (Razî).
“أَبَقَ” (37:140)
ise, bir kölenin, efendisinden kaçmasıdır.
“وَذَا
النُّونِ اِذْ ذَهَبَ مُغَاضِبًا”
(21:87)’de Yûnus’un kızgın bir şekilde gittiğine vurgu vardır. Yani Yûnus, kızgın
şekilde efendisinden kaçan bir köle gibidir.
Tevrât’ta “Ne var ki, Yunus RAB'bin huzurundan Tarşiş'e
kaçmaya kalkıştı.” (Tevrât, Yûnus: 1:3) denmiştir, ifadeler benzeşmektedir.
“Yolda RAB şiddetli bir rüzgar gönderdi denize. Öyle bir fırtına koptu
ki, gemi neredeyse parçalanacaktı. ” (Tevrât, Yûnus: 1:4).
“سَاهَمَ” (37:141)’nin kura çekmek
anlamı olduğu gibi, korku anlamı da vardır.
“Sonra denizciler birbirlerine, "Gelin, kura çekelim"
dediler, "Bakalım, bu bela kimin yüzünden başımıza geldi." Kura
çektiler, kura Yunus'a düştü. ” (Tevrât, Yûnus: 1:7).
İbranca metinde “הגורל”
çakıl taşı ile yapılan kura anlamındadır.
“Bunun üzerine Yunus'a, "Söyle bize!" dediler, "Bu bela
kimin yüzünden başımıza geldi? Ne iş yapıyorsun sen, nereden geliyorsun,
nerelisin, hangi halka mensupsun?" (8). Yunus, "İbrani'yim"
diye karşılık verdi, "Denizi ve karayı yaratan Göklerin Tanrısı RAB'be
taparım." (9). Denizciler bu yanıt karşısında dehşete düştüler.
"Neden yaptın bunu?" diye sordular. Yunus'un
RAB'den uzaklaşmak için kaçtığını biliyorlardı. Daha önce onlara anlatmıştı
(10). Deniz gittikçe kuduruyordu. Yunus'a, "Denizin dinmesi için sana ne
yapalım?" diye sordular (11). Yunus, "Beni kaldırıp denize
atın" diye yanıtladı, "O zaman sular durulur. Çünkü biliyorum, bu
şiddetli fırtınaya benim yüzümden yakalandınız (12).” (Tevrât,
Yûnus: 1:8-12).
“Sonra Yunus'u kaldırıp denize attılar, kuduran deniz sakinleşti.” (Tevrât,
Yûnus: 1:15).
“Bu arada RAB Yunus'u yutacak büyük bir balık sağladı. Yunus üç gün üç
gece bu balığın karnında kaldı. ” (Tevrât,
Yûnus: 1:17).
Qur’an’da “الْحُوتُ” Tevrât’ta “דג גדול” (dag gadol) yani “Büyük
Balık” Yûnus’u yutmuştur.
Tevrât’ın Arabça çevirisinde bu “حُوتاً عَظِيماً”dir.
“وَأَمَّا الرَّبُّ فَأَعَدَّ حُوتاً عَظِيماً
لِيَبْتَلِعَ يُونَانَ. فَكَانَ يُونَانُ فِي جَوْفِ الْحُوتِ ثَلاَثَةَ أَيَّامٍ
وَثَلاَثَ لَيَالٍ.” (ASVD).
İncîl’in Suryanca Çevirisi Peşitta’da “Nûn”un karnındadır Yûnus;
“Yunus (ܝܘܢܢ/Yawnân),
nasıl üç gün üç gece o koca balığın (ܕܢܘܢܐ /denûnê) karnında kaldıysa, İnsanoğlu da üç gün üç gece yerin
bağrında kalacaktır. ” (İncîl Matta’ya Göre: 12:40).
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder