19 Temmuz 2021 Pazartesi

Nûh ve Büyük Su Baskını (3).

 

 

Nûh Tûfânı’nın Zemini



Kaynak: Bir şeyin çıktığı yer, menşe, 1. su pınarı, 2. metali eritme yoluyla yapıştırma işlemi.

Temel: Yunanca “θεμέλιο” “temel taşı, heykel veya sütun kaidesi” sözcüğünden alıntıdır.

Zemin: Farsça, زمين” “yer, toprak” sözcüğünden alıntıdır.

 


Nûh ve Tûfân söylencesi

 


Kırk gün sonra Nuh yapmış olduğu geminin penceresini açtı (6). Kuzgunuşarı gönderdi. Kuzgun sular kuruyuncaya kadar dönmedi, uçup durdu (7).” (Tevrât, Yaradılış: 8:6,7). 



İbranca metinde “הערב” kuzgun, karga anlamındadır. Benzer şekilde Corvus/karga/Kuzgun takımyıldız kadim halklar tarafından bilinmektedir.


 

Bunun üzerine Nuh suların yeryüzünden çekilip çekilmediğini anlamak için güvercini gönderdi (8). Güvercin konacak bir yer bulamadı, çünkü her yer suyla kaplıydı. Gemiye, Nuh'un yanına döndü. Nuh uzanıp güvercini tuttu ve gemiye, yanına aldı (9). Yedi gün daha bekledi, sonra güvercini yine dışarı saldı (10). Güvercin gagasında yeni kopmuş bir zeytin yaprağıyla akşamleyin geri döndü. O zaman Nuh suların yeryüzünden çekilmiş olduğunu anladı (11).”  (Tevrât, Yaradılış: 8:8-11). 

Yine İbranca metinde “היונה” güvercin anlamındadır. Yine benzer şekilde Columba ya da Güvercin Takımyıldızı yine kadim halklar tarfından bilinmektedir. Güvercin, ağzında bir zeytin dalı ile canlandırılmıştır. İbranca “עלה זית טרף” (HOT) Arapça “وَاذَا وَرَقَةُ زَيْتُونٍ خَضْرَاءُ فِي فَمِهَا” (ASVD) cümlesiyle belirtilmiştir.

 


 

 

Kuzgun, Güvercinin “Argo Navis” yani Gemi Takımyıldızı çevresinde olması hayli ilginçtir.

 


 

התבה” “الْفُلْكُ”, “السَّفٖينَةِ” yani gemi karşılığındadır.

 


Burada zemin gökyüzü gibi görülmektedir.

***

Tûfân Söylenceleri

Ziusudra büyük bir selden önceki son Sümer kralının oğlu olarak listelenir.

Ardından sel bastı. Tufan geçip krallık gökten indikten sonra, krallık Kiş'teydi.

Ziusudra'nın hikayesi, Sümerce yazılmış, senaryosu MÖ 17. yüzyıla ( Eski Babil İmparatorluğu ) tarihlendirilmiştir.

Atra-Hasis” adı da Sümer Kral Listelerinden birinde tufandan önceki zamanlarda Shuruppak kralı olarak geçmektedir. MÖ 18. yüzyıldan kalma bir Akad destanıdır.

Utnapishtim veya Utanapishtim Gılgamış Destanı'nda görünür. (M.Ö. 2100, M.Ö. 18. yüzyıl “Eski Babil” sürümü, Standart Babil versiyonu , MÖ 13. yüzyıldan 10. yüzyıla kadar uzanır, en iyi kopyalar M.Ö. 7. Yüzyıla ait Asurbanipal’ın kütüphanesinde keşfedildi).

Yunan söylencelerinden “Deucalion”u anmakla yetinelim, çok daha yeni bir versiyondur.

Hinduizm'de, büyük tufanın hikayesi, Matsya Purana ve Satpatha Brahmana gibi metinlerde bahsedilir. Bir Hint Tûfân söylencesi Satapatha Brahmana’da yedinci Manu, “Büyük Tufanın Manu'su” olarak da bilinen Vaivasvata Manu olarak adlandırılır (MÖ 8. ila 6. Yüzyıllar arası tarihlendirilir).

Burada MAHANUVU’nun Maha+Nuvu birleşiminden oluştuğu düşünülürse “Nuvu” ile “נח”, “نُوحا ”, “Noah” ve “Nûh” kelimesi arasında bir ilinti kurulabilir.



Çin, Gun-Yu efsanesi MÖ 3. binyıla ya da yaklaşık MÖ 2300-2200'e, İmparator Yao'nun hükümdarlığı dönemine tarihlenmektedir.

İskandinav söylencelerinde Bergelmir’de Nûh’a benzetilmiştir. Bu Tûfân, Sel söylenceleri yeryüzünün hemen hemen her toplumunda vardır.

Fakat Mezopotamya’da anlatılanlar gibi değildir.



Nûh Tûfân’ı Söylenencesinin kaynağı Mezopotamya dersek yanlış söylememiş oluruz.

Eridu, ülkeye bir tufan gelmeden önce krallığın kabul edildiği beş şehirden ilkidir. Sümer mitolojisinde Eridu, derin sular, bilgelik ve sihir tanrısı Akad tanrısı Ea'nın Sümer karşılığı olan tanrı Enki'nin Abzu tapınağının eviydi.

Eridu (MUL.NUN.KI) En.Ki’nin evidir. Eridu, Eridanus ile ilintili olabilir.



En.ki Aquarius takımyıldız, yani Kova takımyıldızıdır.

***

MUL.APIN ( 𒀯 𒀳 ) Babil astronomi ve astrolojisinin birçok farklı yönünü ele alan bir Babil özetine verilen geleneksel isimdir. Her biri Üç Yıldız listeleri olarak adlandırılan daha önceki yıldız kataloglarının geleneğindedir, ancak muhtemelen  1000 civarında derlenmiş daha doğru gözleme dayalı genişletilmiş bir versiyonu temsil eder. Metin, 66 yıldızın ve takımyıldızın adını listeler ve ayrıca Babil yıldız haritasının temel yapısının haritasını çıkarmaya yardımcı olan yükselme, batma ve doruk tarihleri ​​gibi bir dizi gösterge verir. Şimdiye kadar keşfedilen metnin en eski kopyası MÖ 686'da yapılmıştır; ancak bilim adamlarının çoğu artık metnin orijinal olarak MÖ 1000 civarında derlendiğine inanıyor.  Mul-Apin'in en son kopyaları şu anda MÖ 300 civarındadır.

Astrofizikçi Bradley Schaefer, bu tabletlerde bildirilen gözlemlerin MÖ 1370 civarında Assur bölgesinde yapıldığını iddia ediyor.

 Bu rakamlar MÖ ~3200'den MÖ ~500'e kadar aşamalar halinde gelişmiştir. Eski Babil'in gök haritasında, takımyıldızların iki farklı rolü vardı ve bu nedenle birbiriyle örtüşen iki geleneğe dönüştü. Bir takımyıldızlar tanrıları ve onların sembollerini temsil ediyordu; diğer set rustik aktiviteleri temsil ediyordu ve bir çiftçilik takvimi sağlıyordu. Birçok takımyıldız iki gelenek tarafından paylaşıldı, ancak gökyüzünün bazı bölgelerinde alternatif ilahi ve rustik figürler vardı. Bu rakamlar MÖ ~3200'den MÖ ~500'e kadar aşamalar halinde gelişmiştir. İlahi kümenin en önemlileri (sonuncusu kesinleştirilecek olsa da) on iki burç işareti ve bunların tümü klasik Yunan gök haritasına aktarılan birkaç ilişkili hayvan (yılan, karga, kartal ve balık) idi. Bugün hala kullanıyoruz. 

 


 

14 Temmuz 2021 Çarşamba

Nûh ve Büyük Su Baskını (2).

      Ararat "bir dağ" değil "bir ülke"dir.


Tevrât'taki pasaj şöyle:
“وَاسْتَقَرَّ الْفُلْكُ فِي الشَّهْرِ السَّابِعِ فِي الْيَوْمِ السَّابِعَ عَشَرَ مِنَ الشَّهْرِ عَلَى جِبَالِ ارَارَاطَ.” (SVD). “Gemi yedinci ayın on yedinci günü Ararat dağlarına (הרי אררט/ haray ‘ararat) oturdu” (Tevrât; Yaradılış: 8:4).
“הרי אררט” Çoğul “Ararat Dağları”, “Ararat Dağı” değil. Başka bir pasajda “the land of Ararat” “إِلَى أَرْضِ أَرَارَاطَ”, “ארץ אררט”
"Bir gün ilahı Nisrok'un tapınağında tapınırken, oğullarından Adrammelek'le Şareser, onu kılıçla öldürüp Ararat ülkesine (ארץ אררט) kaçtılar. Yerine oğlu Esarhaddon kral oldu." (Tevrât, Yeşaya: 37:38).

ASVD Arapçası şöyledir;

"وَنَجَوَا إِلَى أَرْضِ أَرَارَاطَ"

    אררט”: 2.Krallar: 19:37 (Ararat Ülkesi- Sanherib Asur kralı (hükümdarlığı MÖ 704 - MÖ 681), Asurlu II. Sargon'un oğlu ve halefidir.), Yeşaya: 37:38 (Ararat Ülkesi), Yeremya: 51:27 (Ararat-Ülke)  Ermenistan. Urardhu, or Urartu. Urartular (Urartuca: Biainili), Başkenti Tuşpa (Van) idi.

Urartu Devleti en güçlü döneminde (MÖ 8.-7. yüzyıl), günümüzdeki Doğu Anadolu, Kuzeybatı İranIrak'ın küçük bir bölümü ile kuzeyde Aras Vadisi'ne egemendi. “Aram” Urartu yazıtlarında bahsedilen ilk Birleşik Ararat Devleti'nin kralı. Urartuların konuştuğu dil Hurrice ile ayni kola ait olup büyük akrabalık içermekte ve en çok Kuzeydoğu Kafkasya Dil ailesi (Çeçence) ile benzerlik göstermektedir

Ararat "Kardu"ların ülkesidir, "Urartu"lara atıftır..


Sümer metinlerinden "Enmerkar and the Lord of Aratta" hikayesinde geçen, "Aratta" ülkesidir...

Nûh ve Büyük Su Baskını (1).

 

COİN’LER, NÛH’UN GEMİSİ ve ARARAT

 

Ermeni Coin’lerde Ararat:

Ermenice: Արարատ, Ararat ya da Մասիս, Masis; Kürtçe: Çiyayê Agirî; Selçuklular döneminde: Eğri Dağ

אֲרָרָט Urattu

Gemi yedinci ayın on yedinci günü Ararat dağlarına oturdu.

על הרי אררט (HOT).

the mountains of Ararat.” (KJV).

 وَاسْتَقَرَّ الْفُلْكُ فِي الشَّهْرِ السَّابِعِ فِي الْيَوْمِ السَّابِعَ عَشَرَ مِنَ الشَّهْرِ عَلَى جِبَالِ ارَارَاطَ” (ASVD).

Artaxata'da (Artaşat) MÖ 2'den MS 4'e kadar basılan son derece nadir bir Ermeni sikkesidir. MÖ 176'da Kral I. Artaşes tarafından kurulan Artaşat, MS 120 yılına kadar Ermenistan Krallığı'nın başkenti olarak görev yaptı.



 



    IV. Tigran, Ermenistan Kralı, MÖ 2 – MS 1



             Ermenistan, Sophene Krallığı, MÖ 230

 

GEMİ:

Apameia Kibotos (Antik Yunanca : Ἀπάμεια) – öncesi Kibotos (Yunanca: κιβωτός)



Apameia Kibotos, annesi Apameia'nın adını taşıyan I. Antiochus (MÖ 280–261) tarafından kurulan bir Frig kentiydi. O zamanlar bölgede Apameia adında biri Bithynia'da (kuzey Türkiye) ve diğeri Suriye'de olmak üzere en az iki şehir daha vardı. Yunanca "gemi" anlamına gelen kibotos kelimesinin eklenmesi, bu özel Apameia'yı diğerlerinden ayırır. 

Afyonkarahisar ilinin bugünkü Dinar ilçesinde bulunan bir antik kent.

Apameia'daki Yahudi cemaati muhtemelen MÖ 3. yüzyılda şehrin kuruluşu kadar eskiydi. Nuh efsanesinin Apameia Kibotos'ta lokalize olduğu görülüyor ve Apameia'daki Yahudi unsuru, İsa'nın zamanında olduğu kadar erken bir tarihte, yeterince güçlüydü. Şehre İncil hikayesinden türetilen Kibotos adını vermişlerdi.

 Κιβωτός:  ahşap kutu , sandık , sandık

Aramca: תֵּיבוֹתָא (tēḇōṯā)

Mısır: bꜣt, lahit, tabut, dbt: Göğüs, kutu

İbranca: תֵּבָה (tēḇā́)

Arapça: تَابُوت (tābūt)

 Κιβωτός του Νώε: Nûh’un Gemisi:

İmparatorluk Roma'sı, İncil'den bir sahneyi betimleyen bilinen ilk madeni paralar olan Nuh'un Gemisini tasvir eden, günümüzde nadir bulunan bir dizi bronz sikke üretti. Ortalama 3 cm çapında olan bu sikkeler, beş Roma İmparatoru: Septimius Severus, Macrinus, Gordian III, Philip ve Trebonianus Gallus döneminde 61 yıllık bir süreyi (MS 192-253) kapsayarak üretildi.

 

 



                              Frigya:

 



 

 

FRİGYA, Apamea. Septimius Severus M:S. 193-211 35mm 16.97g, Nuh ve eşi yayda (sağda); Nuh ve karısı, sel sonrası kuru arazide, güvercin yukarıda (solda)



FRİGYA, Apamea. Gordion III. M.S. 238-244 39mm 27.51g. Nuh ve karısı içinde (sağda); Nuh ve karısı, sel sonrası kuru arazide, güvercin yukarıda (solda)

 




FRİGYA, Apamea. Philip I M.S. 244-249 35mm 20.46g. Nuh ve karısı (sağda); Nuh ve karısı, sel sonrası kuru arazide, güvercin yukarıda

https://www.britishmuseum.org/collection/object/C_1885-0606-284

 

Aramızda Partlar, Medler, Elamlılar var. Mezopotamya'da, Yahudiye ve Kapadokya'da, Pontus ve Asya İli'nde, Frikya ve Pamfilya'da, Mısır ve Libya'nın Kirene'ye yakın bölgelerinde yaşayanlar var. Hem Yahudi hem de Yahudiliğe dönen Romalı konuklar, Giritliler ve Araplar var aramızda. Ama her birimiz Tanrı'nın büyük işlerinin kendi dilimizde konuşulduğunu işitiyoruz.(İşler: 2:9-11).

Bir süre orada kaldıktan sonra yola çıktı; Galatya bölgesini ve Frikya'yı dolaşarak bütün öğrencileri ruhça pekiştirdi.(İşler: 18:23).

 


9 Temmuz 2021 Cuma

TEMİR KAPIG (SON).

 

Zul’qarneyn, Kurûş ile ilgili yazdıklarımız dağınık malzemeleri bir araya getirerek, bir bütünlük oluşturmaktı.

Dilsel Analizler, Haritalar, antik coğrafya kitapları, antik Tarihçiler, Eğe, Çeşme, Demir Kapı, Ye’cûc’ ve Me’cûc, Sed, ve bu Sed’de yakın muhtemel halklar, parçalar halinde bir araya gelince, bir bütünlük olduğu görüşündeyiz.

Yahudi, Pers/fars, Yunan yazın geleneğinde ve bugün de Kurûş’un iyi, barışçıl, insan’a değer veren tavrıyla anılmıştır. Kısım kısım yazdıklarımızdan Kurûş’un Zu’l-qarneyn olabileceği üzerinde durduk.

Ye’cûc ve Me’cûc’ün ise bir sıfat olduğunu, tarihte böyle bir adlandırılmış hiçbir kabile, hiçbir halkın olmaması bu ibarelerin bir niteleme olduğu, kargaşaya ve korkuya neden olan her türlü istilacı, yağmacı tavırları nitelediği, zaman zaman bu nitelemeden dolayı farklı halkları işaret ettiğini söyleyebiliriz.

Elimizden geldiği kadarıyla yazdıklarımızdan önce ortaya koyulmuş, her ne varsa incelemeye, okumaya çalıştık. Gözden kaçırdığımız, eksik bıraktığımız birçok şey olabilir.

Yazdıklarımız geliştirmeye, eleştiri ve öneriye muhtaçtır.

Gayret bizden başarı Allah’tan

TEMİR KAPIG (21).

 

Bactria ve Sogdiana



باختر

Kuzey anlamında bir kelime, yunanca “Βακτριανή/Bactria

سغد

Ateş etmek, okçu anlamındadır, Scythian – Skudra – Sogdian – Saka,

Saka: शक Sanskiritçe “göçebe” anlamı gelir.

Eski Persler , İskitler de dahil olmak üzere Avrasya Bozkırının tüm göçebeleri için Saka terimini kullandılar.

 

 “Chien-Shuang-Na (Keş)

Bu bölge dairesel olarak bin dört yüz veya bin beş yüz li’dir; İnsanların gelenekleri ve toprağın verimliliği açısından Sa-mo-chien ile aynıdır.

Bu bölgeden güneybatıya doğru iki yüz li kadar gidince dağlarla karşılaşılır; dağ yolu dik [pürüzlü] ve sarptır. Geçitlerdeki boğazlar tehlikeli ve zorludur. [Bu yola giren kişinin bu boğazlardan geçmesi zorunludur.] Hiç insan veya köy yoktur, çok az su ve yeşillik vardır. Dağlardan üç yüz li kadar güneydoğuya gidince T’ieh-men’e girilir.

T’ieh-men (Demir Kapı) Geçidi

Bu geçit sağ ve sol taraflardan dağlarca sınırlanmıştır. Bu dağlar olağanüstü şekilde [dik, sarp ve] yüksektir. Zorluk ve tehlikeyi arttıran yolları da dardır. Her iki tarafta da demir renkli kaya duvarlar bulunur. Burada çift demirle güçlendirilmiş, asılı zillerle donatılmış ahşap kapılar kurulmuştur. Kapalı [ve korunur] durumdayken bu kapıları aşmak çok güç olduğundan dolayı bu geçide demir kapı ismi verilmiştir.”

T’ieh-men yani Demir Kapı, bugünkü Şehrisebz (Yeşil Kent)’in 90 km güneyinde bulunup Baysun dağ silsilesinde, 10-18 metre genişlikte ve 3 km uzunluktadır. (Wilhelm Barthold, “Demir Kapı”…, s. 553.) Kabul edilmiş görüşlere göre bu yer Belh kentini Semerkant'a bağlayan yol üzerinde kayalık bir geçit (veya dağ boğazı) idi. Thomsen’e göre 12-20 m geniş, 3 km uzun dar dağ geçidi dünyaharikalarının biri, namına lâyıktır, sonradan ise Müslüman dünyasında, hatta - ilâve etmeliyiz ki – onun dışında da benzeri yerleri onu örnek alarak adlandırmışlar.” (HSÜAN-TSANG’IN SEYAHATNAMESİ (7.YÜZYIL) (METİN ÇEVİRİSİ VE DEĞERLENDİRME) (Yüksek Lisans Tezi) İsmail Hakkı ERGÜVEN ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH ANABİLİM DALI, 2011).

“Buradan takriben 200 li güney-batı istikametinde gidince bir dağ yoluna girilir ki, sarp yokuşlar ve derin çukurlar arasında gittiğinden tehlikeli ve müşküldür. Saha gayri meskün su ve bitki yok.

Bu dağ yolu ile takriben 300 li gittikten sonra yolcular Demir Kapı tesmiye olunan yerlere giriyorlar (yani tarihteki Demir Kapı Bozgala geçidi). Yolun sağ ve solunda kayalar yükseliyor, bu dağların yüksekliği insanı çaşıtır. Yol ise çok sarp ve bu nisbette müşkül ve korkunç. Sağ ve solda yükselen dağ duvarlarında, kayalar demir madeni rengini taşır. Burada ağaçtan iki kanatlı kapı koymuşlar ve bu kapıları demirlerler tutturalarak sağlamlaştırılmıştır. Bunların yukarısına asılan çıngıraklarla süslenmiş. Buraya “Demir Kapı” denilmesi bu kapı yüzündendir. Bu kapılar Tukiu yani Gök Türk)lerin hududu (yani İran, yahut Baktrya hududlarını) aşmamaları için mania olarak yapılmıştır.

Mem: Bu Demir Kapıyı geçerek bir To-Ho-lu (yani Tuharristan) ülkesine girmiş olduk” (Peygamberin zamanında Şarki ve Garbi Türkistanı ziyaret eden Çinli Budist rahibi Hüen-Çang’ın bu ülkeleri siyasi ve dini hayatına ait kayitlerı, Nazmiye Togan, İslâm tetkikleri Enstititüsü Dergisi, Cild iv, Cüz 1-2, İstanbul, 1964).



8 Temmuz 2021 Perşembe

TEMİRKAPIG (20).

 

Neredeyse..

  “حَتَّى إِذَا بَلَغَ بَيْنَ السَّدَّيْنِ وَجَدَ مِنْ دُونِهِمَا قَوْمًا لَا يَكَادُونَ يَفْقَهُونَ قَوْلًا” (18:93).

  “لَا يَكَادُونَ يَفْقَهُونَ قَوْلًا

  “ كاد”: neredeyse, az kalsın anlamındadır.

  كاَدَ”’ fiili  اَفْعاَلُ الْمُقاَرَبَةِ” dendir. Yani “Yaklaştırma Fiilleri

 كادَ كادَ لـ يَكِيد ، كِدْ ، كَيْدًا ، فهو كائِد ، والمفعول مَكِيد

 

(كاَدَ) soyundan olanlar adıyla da gramer kitaplarında geçen bu yardımcı fiillerin en önemli özelliği ise haberinin muzâri fiil oluşudur. Bunların hepsi de “…neredeyse ..ecek, neredeyse ..acak, ..eyazdı, az kalsın, ..mek üzere(ydi)” manasını verir.

  ماَ كاَدُوا يَفْعَلُونَ(2:71). “Neredeyse yapmayacaklardı (ama yaptılar).

 

Şöylede kullanımı vardır;

 

لا مَهَمَّةَ ولا مَكادَةَ: لا أهُمُّ ولا أكادُ” Ne misyon ne de plan, ne önemli ne de zor.

 

Râzî şöyleder;

 

   لَا يَكادُونَ يَفْقَهُونَ قَوْلًا وَالْجَوَابُ: أَنْ نَقُولَ كَادَ فِيهِ قَوْلَانِ: الْأَوَّلُ: أَنَّ إِثْبَاتَهُ نَفْيٌ، وَنَفْيَهُ إِثْبَاتٌ، فَقَوْلُهُ: لَا يَكادُونَ يَفْقَهُونَ قَوْلًا لَا يَدُلُّ عَلَى أَنَّهُمْ لَا يَفْهَمُونَ شَيْئًا، بَلْ يَدُلُّ عَلَى أَنَّهُمْ قَدْ يَفْهَمُونَ عَلَى مَشَقَّةٍ وَصُعُوبَةٍ. وَالْقَوْلُ الثَّانِي: أَنَّ كَادَ مَعْنَاهُ الْمُقَارَبَةُ، وَعَلَى هَذَا الْقَوْلِ فَقَوْلُهُ: لَا يَكادُونَ يَفْقَهُونَ قَوْلًا أَيْ لَا يَعْلَمُونَ وَلَيْسَ لَهُمْ قُرْبٌ مِنْ أَنْ يَفْقَهُوا.   وَعَلَى هَذَا الْقَوْلِ فَلَا بُدَّ مِنْ إِضْمَارٍ، وَهُوَ أَنْ يُقَالَ: لَا يَكَادُونَ يَفْهَمُونَهُ إِلَّا بَعْدَ تَقْرِيبٍ وَمَشَقَّةٍ مِنْ إِشَارَةٍ وَنَحْوِهَا، وَهَذِهِ الْآيَةُ تَصْلُحُ أَنْ يُحْتَجَّ بِهَا عَلَى صِحَّةِ   الْقَوْلِ الْأَوَّلِ فِي تَفْسِيرِ كَادَ.      (Râzî).

 Bu fiilin müsbetinden menfi, menfisinden müsbet mana anlaşılır. Buna göre ayetteki “لَا يَكَادُونَ يَفْقَهُونَ قَوْلًا” ifadesi onların hiçbir şey değil, güçlük ve zorlukla anlayabildiklerine delâlet eder.

 Yani olumlusundan olumsuz, olumsuzundan olumlu mana anlaşılır.

 Güney Arabca’da kelimenin benzer anlamı söz konusudur;

  𐩫𐩵 “ neredeyse yapmak 

 Bütün bunlardan sonra ayet-i kerîmeye anlam vermeyi deneyelim;

 “Onlar Neredeyse bir sözü derinlemesine anlamıyor (ama anladılar)

 Şunun gibi;

   “ماَ كاَدُوا يَفْعَلُونَ(2:71). “Neredeyse yapmayacaklardı (ama yaptılar).

 “Sonra O da uydu bir nedene (92). Sonunda ulaştığında   şu-İki Seddin arasına iki (sedd)in yanı sıra bir bodun buldu -onlar Neredeyse bir sözü derinlemesine anlamıyor (ama anladılar)-” (93)”


 Zorla veya zorlanarak olsa bu halk Zu'l-qarneyn'le anlaşmış olmalı ki devamında, isteklerini sunuyorlar;


قَالُوا يَاذَا الْقَرْنَيْنِ إِنَّ يَأْجُوجَ وَمَأْجُوجَ مُفْسِدُونَ فِي الْأَرْضِ فَهَلْ نَجْعَلُ لَكَ خَرْجًا عَلَى أَنْ تَجْعَلَ بَيْنَنَا وَبَيْنَهُمْ سَدًّا (94)


Cibt ve Tâgût Kelimelerinin Habeşçe izleği

                                                          Cibt ve Tâgût Kelimelerinin Habeşçe izleği   “ اَلَمْ تَرَ اِلَى الَّذٖينَ ا...