2 Şubat 2022 Çarşamba

Yahyâ’nın Öyküsü (5). Sadduki Baş Kohenler ( כהן גדול/Kohen Gadol) ve Kayafa

 

Herodlar ve Roma yönetiminde Baş Kâhinler;

  • Aristobulus III (MÖ 37) Büyük Herod Tarafından Öldürüldü.

Sadukiler/Boethusiler

  • Simon ben Boethus (MÖ 23-5) Sadduki Büyük Herod tarafından atandı.
  • Matthias ben Theophilus (MÖ 5-4) “Altın kartal”ın Tapınağın kapısından indirildiğinde ayaklanmaya karışmış olması nedeniyle Büyük Herod tarafından görevden alındı, (İsyancı Simon bar Giora tarafıdan öldürüldüğü ileri sürülmüştür), Herod tapınağın ana kapısının üzerine büyük bir altın kartal yerleştirdi, “Ferisi” Judas ben Sarifeus ve Matthias ben Margalothus’un önderliğinde “Altın Kartal” tapınak kapısından indirilip, yok edildi. Herod'un emriyle, Judas ben Sarifeus ve Matthias ben Margalothus ve takipçileri öldürüldü.
  • Joazar ben Boethus (MÖ 4) Büyük Herod tarafından atandı.  (Sadduki)
  • Eleazar ben Boethus (MÖ 4-3) (Sadduki)
  • Joshua ben Sie (MÖ 3?)
  • Joazar ben Boethus (? – MS 6) Quirinius Nüfus Sayımı
  • Ananus ben Seth (6-15) Yahudiye Etnarkı Archelaus Sürgüne gönderildi, Roma’nın Suriye valisi Quirinius tarafından MS 6 baş kahin olarak atandı. Celileli Yahuda isyan etti.

Yahudiye Roma’nın yönetimi altına girdi.

  • Ishmael ben Fabus (15-16) Valerius Gratus tarafından atandı.
  • Eleazar ben Ananus (16-17) Zelot liderliği yapmıştır.
  • Simon ben Camithus (17-18) Valerius Gratus tarafından atandı
  • Joseph Caiaphas (18-36) Valerius Gratus tarafından atandı, İsa’yı Sorgulayan, Luka: 3:2, Matta: 26:3
  • Jonathan ben Ananus (36-37) 
  • Theophilus ben Ananus (37-41)

https://www.jewishvirtuallibrary.org/high-priests-of-the-second-temple-period

 

Hanan ile Kayafa başkâhinlik ediyorlardı. Bu sırada Tanrı çölde bulunan Zekeriya oğlu Yahya'ya seslendi. Luk 3:2 

Kayafa (MÖ.18-MS.36) “Joseph ben Caiaphas”tır veya “יוֹסֵף בַּר קַיָּפָא” , Yûsuf ben Qayyafa.

Kayafa ile ilgili bilgiler Josephus, İncîller ve iki mezarda bulunan adlardır. Aramca'dır.

Mezar 1.


                                                   İsrail Müzesi, Kudüs, İsrail












        Mezar 2.




מרים ברת ישוע בר קיפא כהני מעזיה דבית עמרי

 

çevirir:

 

“Miriam, Yeşua'nın kızı, Kayafa'nın oğlu,

Beyt 'Imri'den Ma'aziah'ın Koheni”

 

veya

 

מרים ברת ישוע בר קיפא כהן דמעזיה דבית עמרי

 

veya (Jack Kilmon'un önerdiği gibi);

 

“Miriam, Yeşua Bar Qayafa'nın kızı,

'Omri Evi'nden Ma'aziah'ın Koheni”

 





 “O'nu önce, o yıl başkâhin olan Kayafa'nın kayınbabası Hanan'a götürdüler” (İncîl, Yuhanna’ya Göre: 18:13).

İşlerin (elçilerin işleri) yazarına göre Saddukidir;

“Bunun üzerine, kıskançlıkla dolan başkâhin ve yanındakilerin hepsi, yani Saduki mezhebinden olanlar, elçileri yakalatıp devlet tutukevine attırdılar. ” (İşler: 5:17).

Yahudiye valisi Valerius Gratus MS 15’te Hanna’yı görevden aldı. Sonra başka üç kişi art arda başkâhin olarak atandı. Atananlar arasında Hanna’nın oğullarından biri de vardı. Kayafa MS 18 dolaylarında baş kâhin oldu. 

MS 26’da Yahudiye valisi olarak atanan Pontius Pilatus on yıllık yönetimi süresince onu görevde bıraktı.

 

 

1 Şubat 2022 Salı

Yahyâ’nın Öyküsü (4). Sabit Noktalar

 

Sabit Noktalar:

Bu başlıkta üç sabit noktanın altını çizmek istiyoruz, Büyük Herod’un Ölümüyle ilişkilendirilen Ay tutulması, Quirinius Sayımı, Ankara Anıtında konu edinilen sayım.

Büyük Herod’un ölümü ve Ay tutulması

 “And that very night there was an eclipse of the moon.”

https://www.sefaria.org/The_Antiquities_of_the_Jews.17.6.4?lang=en&with=all&lang2=en

Josephus'ta Kral Herod'un Ay tutulmasından kısa bir süre sonra ve Yahudilerin baharda Fısıh Bayramı'ndan önce öldüğüne dair bir referans vardır.. Bu tutulma, Hirodes'in ölüm yılının hesaplanmasında önemli bir kronolojik ölçüt haline gelmiştir.

Purim Tutulması, MÖ 4



https://eclipse.gsfc.nasa.gov/5MCLEmap/-0099-0000/LE-0003-03-13P.gif  

Bu Yahudi takviminde Purim Tutulmasıdır;

Fast of Esther     Adar 13, 3757    March 12, 4 B.C.

Purim   Adar 14-15, 3757  March 13-14, 4 B.C.

Passover Sacrifice (Pesach)          Nisan 14, 3757       April 11, 4 B.C.

Karşılaştırma için bknz.

http://www.cgsf.org/dbeattie/calendar/?roman=-3

Nisan ayı Yahudi yılının ilk ayıdır.

Josephus, Hirodes'in bir bahar Fısıh Bayramı'ndan önce öldüğünü söylemiştir. MÖ 4, 13 Mart Fısıh'tan sadece bir ay öncedir. Bu Purime denk gelen bir tutulmadır.

 

Quirinius Sayımı;

 


Quirinius Sayımı, Suriye'nin Roma valisi Publius Sulpicius Quirinius tarafından MS 6'da doğrudan Roma egemenliğinin dayatılması üzerine Yahudiye’de yapılan bir nüfus sayımıdır. Luka İncili bunu İsa'nın doğumunu tarihlendirmek için kullanır, ancak aynı zamanda doğumu on yıl önce MÖ 4'te ölen " Yahudi Kralı Herod'un günlerine" yerleştirir. Luka, Quirinius'un nüfus sayımını Hirodes'in ölümüyle aynı kefeye koymuş gibi görünüyor, Luka tarafından yanlış tarihlendirme söz konusudur.



Quirinius’un Josephus, Suetonius, Yaşlı Pliny, Cassius Dio, Tacitus, Strabo ve Caesar Augustus'un kendisi de dahil olmak üzere çok sayıda antik yazar tarafından adı geçmektedir.

 


Quirinius'un mezar yazıtından bir parça

 


 

Ankara Anıtı:

 “VIII.

Beşinci konsüllüğümde, halktan ve Senato'dan aldığım buyruk üzerine, soyluların sayısını artırdım. Üç kez Senato seçimi yaptım. Altıncı konsüllüğümde, çalışma arkadaşım M. Agrippa ile bir nüfus sayımı yaptırdım. Kırk bir yıllık bir aradan sonra, lustrum yaptım. Bu lustrumda dört milyon altmış üç bin Romalı yurttaş sayıldı. İkinci kez C. Censorinus ile C. Asinius'un konsüllükleri sırasında, konsül yetkisiyle yalnız başıma bir lustrum yaptım. Bu ikinci lustrumda dört milyon iki yüz otuz üç bin Romalı yurttaş sayıldı. Üçüncü bir kez Sex. Pompeius ile Sex. Appuleius'un konsüllükleri sırasında, yine konsül yetkisiyle oğlum Tib. Caesarçalışma arkadaşım olduğu halde, lustrum yaptım. Bu üçüncü lustrumda dört milyon dokuz yüz otuz yedi bin Romalı yurttaş sayıldı. Yeni yasalar yaparak atalarımın eskiyerek uyulmaz duruma gelmiş olan birçok geleneğini yeniden canlandırdım. Kendim, bizden sonra gelecekler için öykünmeye değer birçok örnek bıraktım.”

Lustrum: Kefaret (günahların bağışlanması) için yapılan kurban töreni. Her dört yılda bir censor tarafından Roma halkı adına nüfus sayımı bittikten sonra yapılırdı. Bu törende öküz, koyun ya da dişi domuz kesilirdi. Nüfus sayımları, İ.Ö.28’de, İ.Ö. 8’de ve İ.Ö. 14’te yapıldı.

 (Ankara Anıtı, Çeviren Hâmit Dereli, Cumhuriyet Dünya Klasikleri, Yayına Hazırlayan: Egemen Berköz 1999/19,20.)

 “Sonucu bakımından Roma'ya gelir sağlamaya yarayan bu sayımlardan, özellikle İÖ 8 tarihine rastlayan ve VIII. bölümde "ikinci bir kez..." diye belirtilen lustrum, ancak "Res gestae"den öğrenilmektedir” (Hamit Dereli, a.g.e, s.79)

Bknz.

http://ridvancelikoz.blogspot.com/2021/09/zekeriyyann-hikayesi-2.html




 

31 Ocak 2022 Pazartesi

Yahyâ’nın Öyküsü (3). Kısa Arka plan (1).

 

Kısa Arka plan;

Siyasi olaylar;



Babil’den dönen Yahudiler, Selevkos İmparatoru Antiochos IV. Epiphanes (MÖ. 175-164) zamanında yine kötü günler yaşamaya başladılar.

Makkabi direniş ve ayaklanması sonucu, Makkabiler Yahudiye’nin kontrolünü tekrar ele geçirdiler, Makkabiler/Haşmonay dönemi başlamıştı (M.Ö. 166-37). Deuterokanonik Makkabiler Kitâbları bu olaylardan bahsetmektedir.

Daha sonra Romalıların Suriye’de Selevkosları mağlub edip, Romalı Komutan Pompeius (Pompey) Suriye’yi bir Roma vilayeti durumuna getirdi (MÖ. 63). Yahudiye gibi yerel krallıklara bir ölçüde özerklik verildi.

Daha sonra Publius Quinctilius Varus (MÖ 46 – MS 9), dört lejyonla Suriye’yi yönetti, MÖ 4’te Büyük Herod’un ölümünden sonra, Yahudiye’de başlayan bir Yahudi ayaklanmasını kanlı bir şekilde bastırdığı 2000 direnişçinin çarmıha gerildiğinden bahsedilir.

Celileli Yahuda veya Gamalalı Yahuda, MS. 6 civarında Yahudiye’de ayaklanma başlattı. Josephus bu kişiden bahseder.

Ayaklanmayı İşlerin yazarı pek olumlu anmaz;

Ondan sonra, sayım yapıldığı günlerde ortaya çıkan Celileli Yahuda, pek çok insanı ayartıp peşine taktı. Ama o da öldürüldü ve izleyicilerinin hepsi darmadağın oldu. ” (İncîl, İşler: 5:37).

İşlerde yine;

“Bir süre önce Tevdas da kendi kendisiyle ilgili büyük iddialarda bulunarak başkaldırdı. Dört yüz kadar kişi de ona katıldı. Ama adam öldürüldü, izleyicilerinin hepsi dağıtıldı, hareket yok oldu. ” (İncîl, İşler: 5:36).

Tevdas (Theudas MS. 46) yine Josephus’unda bahsettiği biridir.

İşlerin yazarının karıştırdığının altını çizelim. Celileli Yahuda çok öncedir. Tevdas’tan sonra değildir. Arada 37 yıla yakın bir zaman farkı vardır.

Yine Simon oğlu Yusuf (Simon son of Joseph, Simon of Peraea, MÖ 4)’tan Josephus ve Tacitus bahsetmiştir.

Athronges, Herod Archelaus (MÖ 23-MS 18) yönetimine baş kaldırdı.

Samiriyeli peygamber (MS 36), Pontius Pilate yönetimi altında Samiriye’de başkaldırı.

Büyük Hirodes'in ölümünden Tapınağın yıkımına kadar çok sayıda Yahudi isyanı söz konusudur. Bunların bir kısmı Josephus tarafından anlatılmıştır.



Yönetim;




Büyük Hirodes  (MÖ 72 – MÖ 4) Yahudiye’nin kralıdır, Haşmonayların tüm erkeklerini öldürtmüştür. Ondan sonra Herodlar dönemi başlamıştır. Büyük Hirodes Edom’ludur.

 


ΒΑΣΙΛΕΩΣ ΗΡΩΔΟΥ (Basileōs Hērōdou)

Herod Antipas İncîllerde Vaftizci Yahyâ ve İsâ’nın infazıyla ilişkisi kurulmuştur. Büyük Hirodes’in oğludur. Tetrarch’tır (τετραρχης) İncîllerin aksine Kral (βασιλεως) değildir. Celile ve Perea'yı yönetmiştir.

Herod Archelaus'un (MÖ 23 – MS  18) MS 6'da tahttan indirilmesiyle, toprakları (Yahudiye, Samiriye ve Edom) bir Roma eyaletine dönüştürülmüştür.




“O günlerde İsa'yla ilgili haberleri duyan bölge Tetrak’ı (τετραρχης) Hirodes, adamlarına, "Bu, Vaftizci Yahya'dır" dedi. "Ölümden dirildi. Olağanüstü güçlerin onda etkin olmasının nedeni budur.” (İncîl, Matta’ya Göre: 14:1).

 

27 Ocak 2022 Perşembe

Yahya’nın Öyküsü (2). Vaftizci Yahyâ ve Sâbiîler (Mandenler)

 




Yahyâ Sâbiî (الصابئة veya مندائية) gelenekte önemli bir kişiliktir.

Mandence metinlere göre Vaftizci Yahyâ’nın izleyicileridirler. “Haran Gawaita” kitâbı Mandenlerin tarihini konu edinir. Vaftizci Yahyâ’nın vaftiziyle başlayan bir tarih anlatılır.





“Drâşâ d- Yahyâ”nın Yahyâ tarafından yazıldığına inanılır. Mandence yazılmış bir kitâbtır.






    1905’te Almanca çevirisi “Das Johannesbuch der Mandaer” Mark Lidzbarski tarafından, bir başka Almanca çevirisi ise Gabriele Mayer tarafından 2021 yayınlanmıştır.

2020’de “Mandaean Book of John” yayınlandı, kitâb mande dili ve İngilizce çevirisini içermektedir.








“Ginza Rabba”da yine Mandence yazılmış bir kitâbtır, bu kitâbta da Vaftizci Yahyâ’dan bahsedilir. MS 1 ila 3. Yüzyıl arasına tarihlenir.




Yine “Qolasta” MS 1 ila 3. Yüzyıla tarihlenen bir Kitâb’tır.

  


Konunun uzmanları Mandenler (Sâbiîler)’in Filistin kökenli ve Yahyâ’nın izleyicileri olduğunda hem fikirdirler.

Qur’an’da “الصَّابِئُونَ” (5:69), “الصَّابِئِينَ” (2:62, 22:11) şeklinde geçmektedir.









 



26 Ocak 2022 Çarşamba

Yahya’nın Öyküsü (1).

 

Yahya’nın Öyküsü

 


 

Yahyâ Nebi’nin hayatı hakkındaki kaynaklar Josephus, İncîl, Sâbiîlerin kaynakları ve Qur’an’ı Kerîm’dir.

Josephus, Yahudilerin Eski Eserleri'nde Yahyâ'dan bahseder ve Hirodes Antipas (MÖ 4 - MS 39)'ın emriyle μάχαιρα/Machaerus (מכוור /قلعة مكاور)'taki kalede idam edildiğini belirtir. Mukâvir kalesi günümüzde Ürdün’de bulunan Ölü Deniz’e yakın eski Haşmon kalesidir. Josephus “Yahudi Savaşları”nda bu kale hakkında ayrıntılı bilgi verir.

Josephus’un kitâbında;









Vaftizci Yahyâ’nın Hirodes Antipa (Antipatros-MÖ 4-MS 39) tarafından öldürüldüğünü söyler, Yahyâ’dan övgüyle söz eder. Yine onun Vaftiz yaptığına vurgu yapar.

 

 

“Herod the tetrarch makes war with Aretas, the King of Arabia; and is beaten by him. As also concerning the death of John the Baptist. How Vitellius went up to Jerusalem: together with some account of Agrippa, and of the posterity of Herod the Great…

2. Now some of the Jews thought that the destruction of Herod's army came from God, and that very justly, as a punishment of what he did against John, that was called the Baptist: for Herod slew him, who was a good man, and commanded the Jews to exercise virtue, both as to righteousness towards one another, and piety towards God, and so to come to baptism; for that the washing [with water] would be acceptable to him, if they made use of it, not in order to the putting away [or the remission] of some sins [only], but for the purification of the body; supposing still that the soul was thoroughly purified beforehand by righteousness. Now when [many] others came in crowds about him, for they were very greatly moved [or pleased] by hearing his words, Herod, who feared lest the great influence John had over the people might put it into his power and inclination to raise a rebellion, (for they seemed ready to do any thing he should advise,) thought it best, by putting him to death, to prevent any mischief he might cause, and not bring himself into difficulties, by sparing a man who might make him repent of it when it would be too late. Accordingly he was sent a prisoner, out of Herod's suspicious temper, to Macherus, the castle I before mentioned, and was there put to death. Now the Jews had an opinion that the destruction of this army was sent as a punishment upon Herod, and a mark of God's displeasure to him.” (Antiquities of the Jews - Book XVIII, CHAPTER 5.2).




Josephus’a göre Yahyâ’nın Öldürüldüğü Mukâvir Kalesi kalıntıları

25 Aralık 2021 Cumartesi

Yûnus (Güvercin) ve Balık (Nûn) (6). Psiko-Sembolik Yorumlar

 


Psiko-Sembolik Yorumlar

 


(İstanbul  Arkeoloji Müzesi)


Yûnus öyküsünün gökteki iz düşümü gözden kaçırılmıştır. Kutsal kitâblardaki öyküye göre, öyküde geçen motiflerin “sembol”leri üzerine yorumlar vardır. Erich Fromm Yûnus öyküsünün sembollerini çözümlemeye çalışır. Ona göre öyküde bir çok sembolik öğeler vardır;

"Evrensel bir sembolü anlatan bir başka güzel örnek de, Yunus Peygamber’in sembol dili ile yazılmış olan hayat hikâyesidir. Hikâyenin özeti şöyledir:

Yunus peygamber, Tanrı'nın sözlerini işitir ve insanları doğru yola döndürmek için Ninive'ye gider. Onlara artık doğru yola dönmezlerse, şehirlerinin başlarına yakılacağını anlatır. Yunus, Tanrı'nın sesini duymuş ve böylece bir peygamber olmuştur. Ama bu, kendi isteği ile olmadığı için, görevini bilmesine rağmen Tanrı'nın (ya da buna, vicdanının da diyebiliriz) emirlerinden kaçmaya çalışmaktadır. Çevresiyle pek fazla ilgilenmeyen bir insan olan Yunus, kanun ve düzene sıkı biçimde bağlılığı ile tanınır. Ama çevresine karşı gösterdiği sevgi de yetersizdir.

Şimdi de bu olay sırasında Yunus'un kalbinden geçenlerin, hikâyede nasıl anlatıldığına bakalım:

Yunus'un önce Jafo'ya gittiğini, oradan da Tarşiş'e giden bir gemiye bindiğini öğreniyoruz. Gemi, denizin ortasındayken ansızın büyük bir fırtına patlayıverir. Herkes korku ve heyecan içinde koşuşurken, Yunus, geminin alt bölümüne iner ve derin bir uykuya dalar. Denizciler, bu fırtınayı Tanrı'nın bir cezası olarak düşünürler. Çünkü Yunus onlara Tanrı'dan kaçtığını söylemiştir. Bu nedenle onu uyandırırlar. Durumu fark eden Yunus, denizcilere kendisini denize atmalarını söyler. Belki o zaman deniz durgunlaşacaktır. Denizciler önce bu arzuyu yerine getirmekten çekinirler, ama sonunda Yunus'u kolundan tutup denize atarlar. Yunus suya düşer düşmez, deniz durgunlaşır. Daha sonra büyük bir balık, Yunus Peygamber'i yutar. Yunus, bu balığın karnında tam üç gün ve üç gece saklı kalır. Bu duruma dayanamayan Peygamber, Tanrı'ya kendisini affetmesi için yalvarır ve bu hapisten kurtulmak için dua eder. Bunun üzerine Tanrı balığa, karnındaki Yunus'u karaya kusmasını emreder. Daha sonra Yunus, Ninive'ye gider, Tanrı'nın buyruğunu yerine getirir ve Niniveliler'i felaketten kurtarır.

Hikâyede anlatılan olaylar, sanki gerçekten de yaşanıyormuş gibi anlatılmasına rağmen, bu hikâye aslında baştan sona sembol diliyle yazılmıştır. Bundan dolayı da anlatılan bütün olaylar, Yunus Peygamber'in ruhsal durumu hakkında verilmiş bilgilerdir. Burada birçok sembol, ardı ardına dizilmiştir. "Gemiye binme, geminin alt bölümüne inme, uykuya dalma, denizde seyretme ve balığın karnında hapsolma" bu sembollere verilebilecek örneklerdir. Sözü edilen sembollerin her biri, ayrı bir ruh halini temsil etmektedir. Ama genelde, kendi içine kapanmayı ve kendini toplumdan soyutlamayı sembolize ederler. Böyle bir durumu, anne karnındaki cenin sembolüyle de açıklayabiliriz. Geminin, derin uykunun, denizin ve balığın anne karnından çok farklı oldukları doğrudur. Ama hepsinde de güvenlik ve korunma duyguları egemendir. Bu yüzden anılan semboller, içerik açısından aynıdır.

 

Yunus Peygamber hikâyesinde olaylar, uzay ve zaman akışı içinde geçerler. Peygamber, ilk önce gemiye biner, sonra uyur, daha sonra denize atılır, ardından da balık tarafından yutulur. Yani olaylar birbirlerini takip ederler. Hikâyenin bazı olayları ger­çek dışıdır. Ama bir bütün olarak ele alındığında hikâye sağlam bir mantığa sahiptir. Bu hikâye, bize Yunus Peygamber'in iç dünyası hakkında bilgi vermektedir. Burada, Yunus'un vicdanı ve kaçma isteği arasında nasıl bocaladığını görmekteyiz. Peş peşe sı­ralanan olaylar, işte bu durumu anlatmaktadırlar. Olayların gitgide şiddetlenmesi ve büyümesi, Yunus'un duygusal durumu ile bir paralellik göstermektedir. Yunus, hikâyenin başında insanlardan ve görevinden kaçar. Giderek onlara daha fazla yabancılaşır ve sonunda balığın karnındaki mutlak soyutlanma ile insanlardan tamamen uzaklaşmış olur. Ama kendi yarattığı bu hapis, onu çok sıkmıştır ve kendini yalnız hissetmektedir. Buradan kurtulmak için sonunda Tanrı'dan yardım diler. (Aslında bu hikâyede, tipik bir nevrozun gelişimini izleyebiliriz. Böyle durumlarda, hasta olan kişi, belirli bir tehlikeden korunmak için ortaya bir tavır koyar. Ama sonunda, bu tavrın kendisi de onun için yeni bir tehlike yaratır. Ve hasta kişi, artık öncelikle kendi tavrından kurtulmak için büyük çabalar göstermeye başlar.) Sonunda Yunus da, güvenliğe kaçmayı ve kendini içine hapsetmeyi bir yana iter ve hayatına bıraktığı yerden devam etmeye karar verir.

Yazılı bir belge olarak önümüzde duran bu hikâyede, satırların aralarına dağılmış bazı önemli bilgiler vardır. Bunların başında, olaylar arasında mantıksal bir neden-sonuç ilişkisinin bulunması yer alır. Yunus, Tanrı'dan kaçmak istediği için, denize açılıyor. Yorgun olduğu için, uyumaya başlıyor. Fırtınaya neden olduğu için, denize atılıyor. Ve denizde insan yutan balıklar olduğu için, bir balık tarafından yutuluyor. Görülebileceği gibi, belirli bir olay, ondan bir önceki olayın sonucudur. (Yunus Peygamber'in hikâyesi, son bölümü gerçek dışı olmasına rağmen, mantıksal bir bütünlük içinde gerçekleşmiştir.) Oysa satırların arasına gizlenmiş olan bilgilerin sahip olduğu mantık, buradakinden farklıdır. İçsel bir bağ ile birbirine bağlanmış ve çağrışımlarla yönlendirilmiş olan ruhsal yapının dile gelişi demek olan bu "iç hikâye" de de neden-sonuçlu dizilişler vardır. Ama ardındaki mantık, kelimelerle anlatılan hikâyenin dünyasal mantığından daha farklı bir yapı taşımaktadır.

Sembol diline egemen olan çeşitli mantık kurallarını, biraz sonra rüyaların özelliklerini incelerken daha iyi anlayacağız.” (Eric Fromm, Rüyalar, Masallar ve Mitoslar, Arıtan Yayın Evi, 2. Baskı, Eylül 1992/34-38).


(Yunus Lahdi -  Vatikan Müzesi)


Motifler ve sembollerle ilgili bir başka çalışmada;

“Balinanın Karnı

Büyülü eşikten geçişin bir yeniden doğum alanına geçme olduğu fikri, dünyanın her yerinde rahim imgesi olan balina karnıyla simgelenmiştir. Kahraman, eşiğin gücünü ele geçirmek ya da onunla uzlaşmak yerine bilinmeyenin içinde kaybolur ve ölmüş gibi görünür.

Mişe-Nahma, Balıklar Kralı,

Öfkeyle yukarı fırladı,

Parıltılarla gün ışığına sıçradı,

Büyük çenesini açtı ve yutuverdi

Kanoyu ve Hiavvatha’yı.

Bu yaygın motif, eşikten geçişin bir kendini yok etme biçimi olduğunu vurguluyor…

Fakat burada, dışa, görünür dünyanın sınırları dışına geçiş yerine, kahraman yeniden doğmak üzere içe doğru gidiyor. Kaybolma, inananın, kim ve ne olduğunu, yani ölümsüz olmadıkça kül ve toz olduğunu anımsamasının kolaylaşacağı yer olan tapmağa girmesine karşılık gelmektedir, içerideki tapmak, balinanın karnı ve ötedeki, yukarıdaki ve aşağıdaki cennet toprağı, hepsi aynı şeydir

Varoluşun tehlikeli yönünün, olağan dünyayı çevreleyen mitolojik devlere ya da balinanın iki sıra dişlerine denk düşen başlangıç belirtileridirler onlar. Kendini adamış kişinin bir tapınağa giriş anında bir dönüşümden geçeceği gerçeğini sergilerler….

Öyleyse, alegorik olarak bir tapmağa giriş ve balinanın dişleri arasından kahramanın dalışı, her ikisi de resim dilinde yaşamı merkeze alma, yaşamı yenileme eylemini belirten aynı maceralardır… (Kahramanın Sonsuz Yolculuğu, 5. Balinanın Karnı, Joseph Campbell, Kabalcı, İkinci Basım 2010).

Belki de sorulması gereken bu öyküyü dinleyenlerden ne yapmaları istendiğidir, öykünün nasıl bir işlevi olduğu, bu öykünden ne şekilde ders çıkarılacağıdır.

Cibt ve Tâgût Kelimelerinin Habeşçe izleği

                                                          Cibt ve Tâgût Kelimelerinin Habeşçe izleği   “ اَلَمْ تَرَ اِلَى الَّذٖينَ ا...