17 Ekim 2021 Pazar

QUREYŞ’İN İZİ (1).

 

QUREYŞ’İN İZİ

Qureyş Sûresinin Mekki olduğunda hem fikir olunmuştur, bağlamda bunu teyit etmektedir.

Zecâc, Qureyş kelimesiyle ilgili söylenenleri özetler;

Qureyş kelimenin türetmesinde (iştiqaq) ayrılıklar vardır. “التَّقَرُّشِ” tan türediğini söyleyenler “التجمُّعُ” “Toplanmak”, “bir araya gelmek”  anlamında olduğunu söylemişlerdir. “القَرْشِ”ten olduğunu söyleyenler “Köpek Balığı” ve “دابةٍ في البحرِ” denizde yaşadığını söylemişler veya “Kazanç” anlamını tercih etmişler.

وهو الكَسْبُ. وكانت قريشٌ تُجَّاراً “Qureyş Tüccârdı” denmiştir.

يقال: قَرَشَ يَقْرِشُ أي: اكتسب”.

Üçüncü görüş “قَرَّشَ يُقَرِّشُ”dan “التفتيش” yani “denetleme” anlamına almıştır.

Zecâc Qureyş’i “فِهْرِ بن مالك” Fihr bin Mâlik ile ilişkilendirir, “فَمَنْ لم يَلِدْه فِهْرٌ فليس بقُرَشيٍّ” Fihr ile bağlantısı olmayanın Qureyşli olmayacağını söylendiğini aktarır. (Bknz. Qureyş Sûresi, الزَّجَّاج, معاني القرآن وإعرابه) 

 İslam Ansiklopedisi de buna benzer şeylere vurgu yapar;

 “Kureyş kelimesi “toplanmak, bir araya gelmek; ticaret yapmak” anlamındaki takarruş kökünden gelmekte ve Fihr b. Mâlik’in soyunun, Kusay b. Kilâb liderliğinde Mekke ve çevresinde ikamet etmek üzere bir araya toplanmış olması veya ticaret yapması sebebiyle böyle adlandırıldığı kaydedilmektedir. Diğer bir görüşe göre ise Kureyş, Kelb ve Esed kabilelerinde olduğu gibi bir hayvan isminden hareketle “köpek balığı” mânasındaki kırş kelimesinden türetilmekte ve köpek balığının denizdeki diğer balıklar karşısında güçlü olması gibi Kureyş’in de diğer kabilelere karşı üstünlüğünü ifade etmektedir. Öte yandan Fihr b. Mâlik’in çocuklarının hac için Mekke’ye gelenler arasında korunmaya muhtaç olanları, fakir ve ihtiyaç sahiplerini tesbit edip sıkıntılarını gidermeye çalıştıkları için “araştırmak, teftiş etmek” anlamındaki takrîş kelimesinden hareketle veya Fihr b. Mâlik’in torunlarından olup kabilenin kervanlarına rehberlik eden Kureyş b. Mahled’e izâfetle bu ismin verildiği zikredilir.” (T.D.V.İslam Ansiklopedisi).

Buna göre Kureyş kelimesine (1) toplanmak, bir araya gelmek; ticaret yapmak; (2) köpek balığı ve (3) araştırmak, teftiş etmek, (4) Fihri bin Malik’in lakabı anlamlarının verildiğini görüyoruz.

Kelimenin diğer Semitik kullanımlarını yokladığımızda;

(קריש) Aramca Karşâ, Arabça (قِرْش )

(כָּרִישׁ), karíş(כְּרִישִׁים ) ,  

Antik Yunanca: καρχαρίας, κάρχαρος

Köpek Balığı” anlamındadır.

Jastrow’da Köpek Balığı anlamına geldiği teyit eder;

כָּרֵישׁ, כָּרֵישָׁא I (כרש, cmp. כְּרוֹשְׁיָיתָא) name of a fish, prob. shark. B. Bath. 74ᵃ bot. כריש Ms. M. (ed. כרישא, Ar. כרשא)”

Bknz.  

https://www.sefaria.org/Jastrow%2C_%D7%9B%D6%B8%D6%BC%D7%A8%D6%B5%D7%99%D7%A9%D7%81.1?lang=bi&with=all&lang2=en     

 Yine Aramca bir sözlükte aynı anlamın verildiğini görürüz;

 מינא דכוורא דשמיה כרשי” To judge by the Arabic equivalent, "shark."

http://cal.huc.edu/oneentry.php?lemma=kr%24%232+N&cits=all     

Talmud’da Rabbi Yohanan’ın anlatımında “sharks” yani “Köpek Balıkları” şeklinde geçer, metin şöyledir;

רבי יוחנן משתעי זימנא חדא הוה קא אזלינן בספינתא וחזינן ההיא קרטליתא דהוו קא מקבעי בה אבנים טובות ומרגליות והדרי לה מיני דכוורי דמקרי כרשא נחית

   “Rabbi Yoḥanan relates: Once we were traveling on a ship and we saw a certain crate [kartalita] in which precious stones and pearls were set, and a species of fish called sharks (כרשא) encircled it. He descended,”

https://www.sefaria.org/Bava_Batra.74b.8?lang=bi&with=all&lang2=en 



 

Qureyş bu adı ne şekilde almış olabilir?

Kelimenin “Köpek Balığı” anlamı tercih edildiğinde, Fihr’in lakabının “Köpek Balığı” olma olasılığı vardır. Bu Oğuz Ata’nın oğlu Kayı(Kayıhan)’nın boy’a verilen adı gibi düşünülebilir, Kayı “güç, kuvvet ve kudret sahibi” anlamındadır.





Veya “Qureyş” bir semboldür Kayı boyunun üç ok bir yay sembolü gibi.

Yine Kelb (Köpek), Esed (Aslan), Nemr (Kaplan), Zıbhe (Kertenkele), Dail (Çakal), Beldel (Sırtlan), Sa’lebe (Tilki) vb. klanın atasının lakabı, klanın sembolü olma olasılığı yüksektir.

On iki İsrâil Kabilesinin Sembolleri gibi





10 Ekim 2021 Pazar

Arim Seli ve Sed-i Mêrib (2)

 

Sebe’ ve Mêrib barajı




 سبأ: Sebê’

𐩪𐩨𐩱‎, שְׁבָא‎, Σάβα, ሳባ

“Sebê”, “yedi” veya “yemin” anlamına gelen bir kelime,

Tevrât’ta Sebê’ye işaret edilir;

“Kûş'un oğulları: Seva (סבא/سَبَا), Havila, Savta, Raama, Savteka. Raama'nın oğulları: Şeva (שׁבא/شَبَا), Dedan.” (Tevrât, Yaradılış: 10:7).

مأرب, سـدّ مَـأرِب : Mê'rib (Mê'rib barajı).

 𐩣𐩧𐩨 / 𐩣𐩧𐩺𐩨

Merib veya Mê'rib veya Mê'arib Barajı antik Büyük Baraj.

Kadim Coğrafya Kitablarında Mê’rib ve Konum;



 

Cyrene Eratosthenes, Strabo Geogr., 16, 4, 2 (M.Ö. 3.yy): Μαρίαβα

 Strabo, Geogr. 16, 4, 19 (MÖ 1. yüzyıl): Μαρίαβα

 Yaşlı Mariba Pliny, Nat.. VI, 32, 155 (MS 1. yüzyıl): Mareliabata

 Claudius Ptolemy, Geogr. 6.7.37 (MS 2. yüzyıl): Μαράβα/Μαρά

 Ammianus Marcellinus, Res Gestae 23, 6, 47 (4. yüzyıl): Baraba

 



 


Gassaniler;

 GASANDES (Γασανδεῖς)/GASSÂNÎLER ve el-'ARİM

 



 

Agatharchides (MÖ 208) “Cassandreis”, “ Γασανδεῖς”

 

Diodorus(MÖ 90– MÖ 30)’ta “Gasandes”, “Κασσανιτῶν χώρα”

 

Ptolemy (M.S.100-170 )’de “Cassanitae”, “Γασάνδαι”

 

Diodorus ve Agatharchides, Arabistan'ın bu bölümünün ikliminin diğer bölümlerin ikliminden farklılığına dikkat çekiyor. Diodorus, “Bu ülke” diyor, “komşu bölgeler gibi kavrulmuyorlar, ancak genellikle yazları ılıman hale getiren kar yağışı ve serinletici sağnakların olduğu yumuşak ve kalın bulutlarla kaplıdır. Ülke her türlü meyveyi üretir ve oldukça zengindir.



Marib veya Ma'rib veya Ma'arib Barajı'nın antik Büyük Barajı, MÖ 1. Bin yılda Ma'rib , Arap Yarımadası'nın güneybatı kesiminde bulunan İslam öncesi bir krallık olan Sebe’ Krallığı'nın başkenti (Batı'da Sheba olarak bilinir ) olarak hizmet etti.

Bu krallık, Doğu'dan Batı'ya egzotik ürünler getiren baharat yolundaki konumu nedeniyle gelişti. Krallık, bu rotaya o kadar bağımlıydı ki, M.Ö. 6. yüzyılda karavanlar gelmeyi bıraktığında, yeni yollar sonucunda Sebe’ ekonomisi çöktü. Bununla birlikte, krallık, Himyerliler tarafından fethedildiği MS 3. Yüzyıla kadar var olmaya devam etti.



Geleneksel olarak Ma'rib Barajı'nın MÖ 8./7. yüzyılda yapıldığı söylenir. Bununla birlikte, barajın altındaki alanlardan birini kazıyan bir Alman arkeolojik ekibi, bu anıtın MÖ 2. Bin yılın başlangıcı ile MÖ 1. Bin yıl arasında bir kaç aşamadan geçtiğini ortaya koydu. Her halükarda Ma'rib barajı, halkı için su sağladığı için Sebe’ Krallığının hayatta kalması için şarttı.

 



الغسانيون: Gassânîler:

 

“Me’rib su seddinin yıkılmasından sonra Yemen’den göç ederek III. yüzyıl başlarında Suriye’ye yerleşen Gassânîler Kahtânîler’in Kehlân koluna mensuptur.”

 



Kur’an’ın betimlemeleri, Agatharchides ve Diodorus onaylıyor.

Seddin yıkılış tarihi, Kuzey’e göçler ayrı bir çalışmanın konusu olabilir.

Kur’an’ı Kerîm “سَـيْـل الـعَـرِم” ifadesiyle barajın su taşkını sonucu yıkıldığına vurgu yapar. (34:15-17).

8 Ekim 2021 Cuma

‘Arim Seli ve Sed-i Mêrib (1).

 

 

‘Arim Seli ve Sed-i Mêrib

فَمَكَثَ غَيْرَ بَعِيدٍ فَقَالَ أَحَطْتُ بِمَا لَمْ تُحِطْ بِهِ وَجِئْتُكَ مِنْ سَبَإٍ بِنَبَإٍ يَقِينٍ” (27:22)..

لَقَدْ كَانَ لِسَبَإٍ فِي مَسْكَنِهِمْ آيَةٌ جَنَّتَانِ عَنْ يَمِينٍ وَشِمَالٍ كُلُوا مِنْ رِزْقِ رَبِّكُمْ وَاشْكُرُوا لَهُ بَلْدَةٌ طَيِّبَةٌ وَرَبٌّ غَفُورٌ (15) فَأَعْرَضُوا فَأَرْسَلْنَا عَلَيْهِمْ سَيْلَ الْعَرِمِ وَبَدَّلْنَاهُمْ بِجَنَّتَيْهِمْ جَنَّتَيْنِ ذَوَاتَيْ أُكُلٍ خَمْطٍ وَأَثْلٍ وَشَيْءٍ مِنْ سِدْرٍ قَلِيلٍ (16) ذَلِكَ جَزَيْنَاهُمْ بِمَا كَفَرُوا وَهَلْ نُجَازِي إِلَّا الْكَفُورَ (17) وَجَعَلْنَا بَيْنَهُمْ وَبَيْنَ الْقُرَى الَّتِي بَارَكْنَا فِيهَا قُرًى ظَاهِرَةً وَقَدَّرْنَا فِيهَا السَّيْرَ سِيرُوا فِيهَا لَيَالِيَ وَأَيَّامًا آمِنِينَ (18) فَقَالُوا رَبَّنَا بَاعِدْ بَيْنَ أَسْفَارِنَا وَظَلَمُوا أَنْفُسَهُمْ فَجَعَلْنَاهُمْ أَحَادِيثَ وَمَزَّقْنَاهُمْ كُلَّ مُمَزَّقٍ إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لِكُلِّ صَبَّارٍ شَكُورٍ (19)” (34:15-19).

Neml Sûresinde konu edinilen “مَلِكَةُ سَبَا/מלכת שׁבא” Sebe Kraliçesi’dir. Habeşçe “ንግሥተ ሳባ” (Nigist Saba)

 

 


(The National Museum at Addis Ababa)




         “Sebê Melikesi” muhtemel Habeşistan’la ilgilidir. Bu yazıda biz Mê’rib (مأرب) ve ‘Arim Seli’ni  (سَيْلَ الْعَرِمِ) konu edineceğiz.

عَرِمٌ” Baraj veya su tutan her şeye denir. Kelime belirlidir, ilk muhâtabların “bu-barajı” biliyor olduklarını gösterir. Türkçe’ye “O barajın Seli” şeklinde çevrilebilir. Sebê ile Baraj birlikte düşünüldüğünde bizi Mê’rib Barajına yönlendirir.

 

Yemen'deki Mê’rib antik kentinin yakınında büyük bir barajın kalıntıları yatıyor. Antik dünyanın en büyük mühendislik harikalarından biri olarak kabul edilen “Büyük Mê’rib Barajı”, 580 metre uzunluğunda ve kolaylıkla döneminin en büyük barajlarından biri olmuştur. Büyük Baraj, bulunduğu sürece çölü, o zamanlar güney Arabistan'ın en büyük şehri olan Mê’rib'in etrafında bulunan yüz kilometrekareden fazla kumlu toprağın sulanmasını sağlayan bir vahaya dönüştürdü. 6. yüzyılda baraj çöktüğünde, bu eski ticaret imparatorluğunu yıktı. Büyük Baraj'ın yıkılması ve Mê’rib'in yıkılması bölge tarihinde o kadar önemli bir olaydır.

 



Çölde tarımı mümkün kılmak için Sebêliler, kuyulardan ve kanallardan oluşan geniş bir sulama ağı inşa ettiler. Bu sistemin merkezinde Mê’rib Barajı duruyordu. Harç ve taştan yapılmış baraj, Vadi Adhana(h) tarafından Balaq Tepeleri'ni kesen büyük bir vadiye yayılmıştı.

 







 




Modern tahmine göre, baraj 15 metre yüksekliğinde ve yarım kilometreden uzundu. MÖ 1750 ile 1700 yılları arasında ilk inşa edildiğinde muhtemelen daha mütevazı bir başlangıcı vardı. MÖ 7. yy'da, barajın kuzey ve güney ucunda, nehrin her iki tarafındaki önemli taş işçiliğine bağlı büyük taş ve harç dayanakları ile büyük bir şekil almaya başladı. Bu taş dayanaklar bugün hala ayaktadır.

 Baraj yüzyıllar boyunca birbirini takip eden Sebeli nesiller tarafından ve daha sonra Sebelilerin yerini alan "Himyeri Krallığı"  tarafından yapımı sürdürüldü. Himyeriler, yapının yüksekliğini 14 metreye çıkardılar ve düzenekler, bir çökeltme havuzu ve bir dağıtım tankına bir kilometre uzunluğunda bir kanal inşa ettiler. Bu kapsamlı çalışmalar MS 4. yüzyıla kadar devam etmiştir. Ancak o zamana kadar Mêrib, buhur ve mür pazarını, ilk yıllarında, pagan ibadetiyle olan çağrışımlarından dolayı buhur kullanımını yasaklayan, yükselen Hıristiyan inancına kaptırmıştı. Ticaret düştükçe Mêrib refahını kaybetmeye başladı.

 Çölü bereketli hale getiren ve bölgenin gelişmesini sağlayan Büyük Baraj, bakıma muhtaç hale geldi. Sebelilerin ünlü olduğu karmaşık hidrolik mühendisliği teknikleri yavaş yavaş unutuldu ve barajın bakımı giderek zorlaştı. Sonuç olarak, 5. yüzyılın ortalarından MS .570 yılına kadar baraj düzenli olarak yıkılmaya başlamıştır.

 Barajın çökmesine neyin sebep olduğu çok tartışılıyor. Bazı bilim adamları şiddetli yağmur olduğunu söylerken, diğerleri bir depremin taş işçiliği bozduğuna inanıyor.

 Barajın yıkılmasıyla, sulama sistemi başarısız oldu ve yaklaşık 50.000 kişiden oluştuğu tahmin edilen nüfus, Arap Yarımadası'nın diğer bölgelerine göç etti.

 

https://archive.aramcoworld.com/issue/197802/a.dam.at.marib.htm

Cibt ve Tâgût Kelimelerinin Habeşçe izleği

                                                          Cibt ve Tâgût Kelimelerinin Habeşçe izleği   “ اَلَمْ تَرَ اِلَى الَّذٖينَ ا...