Kim bulsa öldürecek beni!
“Kayin “Günahım taşıyabileceğimden daha büyük!”
dedi (13). İşte bugün beni toprağın üzerinden sürdün ve ben Yüzün’den
gizlenmek durumundayım. Dünyada göçebe ve yalnız olacağım ve beni kim bulsa öldürecek.” (14). Tanrı ona “Bu
yüzden Kayin’i her kim öldürürse...! [Kayin] Yedinci nesilde
cezalandırılacaktır” dedi. Tanrı, her bulan onu
öldürmesin diye Kayin’e bir işaret koydu (15).” (Tora, Türkçe Çeviri
ve Açklamalarıyla Tora ve Aftara, 1. Kitap Bereşit, Çeviri ve Düzenleme Moşe
Farsi, Gözlem, Beresit 29, 4:7-16).
Bu pasaja Hooke aşağıdaki
değerlendirmeyi yapmaktadır;
“Yehovacı yazarın episodunu içine yerleştirdiği ortamda, öykünün
gidişine göre, yeryüzünde yalnızca Adem ile Havva, Kain ile Habil
yaşamaktadırlar. Ama mitosta Kain'in insanların kendisinden öç almaya
kalkmalarından korktuğu varsayımından gidilir; Kain " kim beni bulursa
öldürecek" der. Çağ, kurban
törenlerinin yapıldığı düşünülen bir dönemdir ve uygarlığın, kentlerin
kurulup, metal işleyiciliğinin ve müzik araçları yapıcılığı bilgisinin
edinildiği bir aşamasına ulaşıldığı kabul edilir. Tüm bunlar, Cennet'ten kovulduktan hemen sonra, yeryüzünde yaşamın
başlangıçlarında bulunabilecek koşullarla uzlaştırılabilecek şeyler değildir. Kain ile Habil mitosunun incelenmesi,
mitosun üç farklı gelenek çizgisinin bir araya getirilmesiyle, ya Yehovacı
yazar tarafından ya da onun kullandığı kaynaklarca örüldüğünü gösterir:
(a) Bu çizgilerden birincisi, çöl ile ekilip
biçilen toprak; toprağın, üzerine yerleşmiş işleyicisiyle, göçebe çoban arasındaki
eski kavgayı yansıtır. Bu temanın, çoban-tanrı Dumuzi ile çiftçi-tanrı
Enkimdu'nun, lştar'ın sevgisini kazanabilmek için sundukları armağanlarla
girdikleri yarışmanın anlatıldığı Sümer "Dumuzi ile Enkimdu"
mitosunun konusunu oluşturduğunu daha önce (s. 43'te) görmüştük. Ne var ki
mitosun oradaki biçimi bir trajediyle sona ermiyordu.
(b) Kain ile Habil mitosunun örülmesinde
kullanılan ikinci çizgide, üzerinde büyük değişiklikler yapılmış bir ritüelin
taslağı bulunmaktadır. Bu çizginin Cennet mitosu
ile bir bağlantısı bulunmadığı gibi, toplumun, dinsel
kurumların bulunduğu gelişmiş bir aşamasına ulaşıldığını göstermektedir. Burada
Kain ile Habil, her biri düzene bağlanmış kendi kurban törenlerini yerine
getiren iki farklı topluluk türünü temsil etmektedir. Çiftçinin adaklarının kabul edilmemesi,
ürünün iyi olmadığı bir yılı göstermektedir ve böyle bir durum, kefaret
niteliğinde bir töreni gerektirmektedir….
Bunu, Kain'in lanetlenmesini, cinayet
yerinden kaçmasını ve Yehova'dan koruyucu işareti almasını anlatan satırlar
izler. Burada, açıkça görüleceği gibi, bazı güçlüklerle karşılaşırız. Yehova
hem öldüreni lanetlemekte, hem de onu koruması altına almaktadır; öte yandan söz
konusu
işaretin niteliği de birçok spekülasyona neden olmuştur. (Ortadoğu
Mitolojisi, Samuel Henry Hooke, imge Kitabevi, Çeviren Alaeddin Şenel 4.
Baskı, 168-169).
Nod ülkesiyle ilgili Tevrât yorumunda;
16. Nod ülkesi – İbranice’de “yalıtılma” ya da “göçebelik”;
bkz. 4:12 açk. Kayin, sürgünlerin
dolaştıkları yere – “Eden’in doğusuna” – gitmiştir. Burası, babası
Adam’ın da, Eden’den kovulduktan sonra gittiği yerdir (bkz. 3:24). Dikkati
çeken bir nokta, doğu bölgelerinin, cinayet işlemiş kimselerin sığınmalarına
uygun olmasıdır. İlginçtir; Moşe Rabenu’nun, daha
sonraları hata sonucu ölüme sebebiyet veren kişilerin sığınmaları için
belirlediği şehirler de Erets-Yisrael’in doğusunda ya da doğu kesimindedir (krş.
Devarim 4:41). (Tora, Türkçe Çeviri ve Açklamalarıyla Tora ve Aftara, 1.
Kitap Bereşit, Çeviri ve Düzenleme Moşe Farsi, Gözlem, Beresit 29, 4:7-16).
Bu yorum bir önceki paylaşımda (Göçebe) Çoban
İbraniler ve (Yerleşik) Çiftçi Kenanlılar arasındaki çatışmanın ve kain/kenan
varsayımını güçlendirmektedir. Kenan kelimesi Tevrât’ta çok kullanılan bir kelimedir, hemen hemen
tamamında geçmektedir. Bu durumda Nod Ülkesi yakın bir yerde olmalıdır.
Metinlerden yola çıkarak kesin burasıdır diyebilecek durumda değiliz.
İncîl’de ise Hâbîl ve Kâbîl öyküsü bir “iman, inanç” öyküsüne
evrilir.
Abel (ܗܒܝܠ/αβελ) ve Kain (ܩܐܝܢ /καιν)
“Böylelikle, doğru kişi olan Habil'in kanından,
tapınakla sunak arasında öldürdüğünüz Berekya oğlu Zekeriya'nın kanına kadar,
yeryüzünde akıtılan her
doğru kişinin kanından sorumlu tutulacaksınız.”
(Matta’ya göre İncîl: 23:35).
“Böylece bu kuşak, Habil'in kanından tutun
da, sunakla tapınak arasında öldürülen Zekeriya'nın kanına değin, dünyanın
kuruluşundan beri akıtılan bütün peygamberlerin kanından sorumlu tutulacaktır.
Evet, size söylüyorum, bu kuşak sorumlu tutulacaktır.” (Luka’ya göre İncîl: 11:50).
“Habil'in Tanrı'ya Kayin'den daha iyi bir kurban sunması iman sayesinde
oldu. İmanı sayesinde doğru biri olarak Tanrı'nın
beğenisini kazandı. Çünkü Tanrı onun sunduğu adakları kabul etti. Nitekim
Habil ölmüş olduğu halde, iman sayesinde hâlâ konuşmaktadır” (İncîl, İbranilere Mektub: 11:4).
“Şeytan'a ait olup kardeşini öldüren Kayin gibi olmayalım. Kayin
kardeşini neden öldürdü? Kendi yaptıkları kötü, kardeşinin yaptıkları doğru
olduğu için öldürdü.” (İncîl, Yuhanna’nın
1.Mektubu: 3:12).
“Vay onların haline! Çünkü Kayin'in yolundan gittiler. Kazanç için
kendilerini Balam'ınkine benzer bir yanılgıya kaptırdılar. Korah'ınkine benzer
bir isyanda mahvoldular” (İncîl,
Yahuda: 1:11).
Hâbîl ve Kâbîl öyküsü fresk ve ikonalarda
Tevrât’a uygun resmedilmiştir.