2 Ağustos 2021 Pazartesi

Nûh ve Büyük Su Baskını (7f). Nûh Halkının İlahları (7f).

 

(وَنَسْرًا):

 

 


 

Yunan mitolojisinde Aquila, Zeus'un yıldırımlarını taşıyan kartal olarak tanımlanır. Kartal’ın hemen yanında “bir ok” olması sahneyi tamamlar. Bu “Ok” parlak yıldız içermemesine rağmen, bir oku andıran şekli Persler, İbraniler, Yunanlılar, Romalılar gbi bir çok kültürde aynı biçimde yer bulur.

 


 

Belki Zeus’un yıldırımları bir ok gibi atması bundandır. Arapça “سهم” dir.

 

     Akadça: 𒈾𒀾𒊒 našru

     Ugarit:  𐎐𐎌𐎗 nšr

     Aramca: נִשְׁרָא nišrā

     İbranca: נֶשֶׁר‏  néšer

     Suryanca: ܢܫܪܐ nišrā

     Habeş: ንስር  nəsr

     Güney Arabça:  𐩬𐩪𐩧

     Arabça: نَسْر nesr

     Koptik: ⲛⲟϣ noshr ⲛⲟϣⲉⲣ nosher

     Türkçe: kara tal/tar, Kara kuş

    

İbn Kelbi Nesr’in Himyeriler tarafından edinildiğini söyler, Modern Kazılarda bulunan yazıtlarda İbn Kelbi’nin bilgisini teyit eder. Himyeriler Güneydedir.

 




                 Nesr, “Kartal” anlamındadır.










 

    





                    Adam, Kadın, Aslan(başı), (kanatlı) At, Kartal'ı İbn Kelbinin yazdığı şekilde Yerde (Güney Arabistan) bulunduğumuz gibi Gökte'de bulmuş gibiyiz. 

                    Bu ilahların gökteki formları yere taşınarak aynı formları yapılmış olabilir.

                    Gökteki bu formları Nûh gemiye alamasa da Yer'deki iz düşümlerini gemiye aldığı söylenemez, Nûh halkının Güney Arabistan'da kanıtlarını bulduğumuz ilahlarıyla "Hicretten Önce" inmiş bir sure arasında nasıl bir ilinti vardır?

                    

 

 

 

Nûh ve Büyük Su Baskını (7e). Nûh Halkının İlahları (7e).

 

(وَيَعُوقَ): 71:23 (𐩺𐩲𐩤)





             http://dasi.cnr.it/index.php?id=79&prjId=1&corId=27&colId=0&navId=64024449&recId=2456


Ya'uq, Sana ve MKRB

İbn Kelbi Ya’uq’un Sana’da olduğunun bilgisini verir 

Ya'ūq

يعوق : 𐩺𐩲𐩤  

***

Mkrbn: 𐩣𐩫𐩧𐩨𐩬 (Tapınak, Sinagog) anlamındadır.

Ya’ûq Tapınağı: 𐩣𐩫𐩧𐩨𐩬 𐩽 𐩺𐩲𐩤 𐩽

İbn Kelbi’nin bahsettiği gibi, Sana’da bulunan, Ry 520 şeklinde tanımlanan bir yazıtı Gonzague Ryckmans, Sebetik olarak resimleyip, şöyle kopyalıyor.


1 𐩢𐩧𐩣 𐩽 𐩱𐩥𐩦𐩫 𐩽 𐩹𐩫𐩨𐩪𐩺𐩬 𐩽 𐩥𐩹𐩥𐩵𐩬𐩣 𐩽 𐩥𐩹𐩨𐩬𐩬𐩧 𐩽 𐩥
2 𐩪𐩣𐩺𐩻𐩲 𐩽 𐩥𐩹𐩪𐩵𐩬 𐩽 𐩱𐩤𐩥𐩡 𐩽 𐩱𐩦𐩲𐩨𐩬 𐩽 𐩩𐩬𐩲𐩨𐩣 𐩽 𐩥𐩥𐩣𐩲
3 𐩣𐩽 𐩥𐩣𐩵𐩱𐩡 𐩽 𐩥𐩬𐩺𐩣𐩬 𐩽 𐩥𐩱𐩺𐩻𐩲𐩬 𐩽 𐩥𐩢𐩡𐩣𐩡𐩣 𐩽 𐩠𐩤𐩦𐩨
4 𐩥 𐩽 𐩣𐩫𐩧𐩨𐩬 𐩽 𐩺𐩲𐩤 𐩽 𐩨𐩠𐩴𐩧𐩠𐩣𐩥 𐩽 𐩨𐩡𐩲𐩣 𐩽 𐩡𐩣𐩧𐩱𐩠𐩣
5 𐩥 𐩽 𐩧𐩢𐩣𐩬𐩬 𐩽 𐩨𐩲𐩡 𐩽 𐩪𐩣𐩺𐩬 𐩽 𐩡𐩭𐩣𐩧𐩠𐩥 𐩽 𐩥𐩱𐩢𐩦𐩫𐩩
6 𐩠𐩥 𐩽 𐩥𐩥𐩡𐩵𐩠𐩥 𐩽 𐩧𐩢𐩣𐩬𐩬 𐩽 𐩢𐩺𐩺 𐩽 𐩢𐩺𐩥 𐩽 𐩮𐩵𐩤𐩣 𐩽 𐩥
7 𐩣𐩥𐩩 𐩽 𐩣𐩥𐩩 𐩽 𐩮𐩵𐩤𐩣 𐩽 𐩥𐩡𐩭𐩣𐩧𐩠𐩥 𐩽 𐩧𐩢𐩣𐩬𐩬 𐩽 𐩥𐩡𐩵
8 𐩣𐩽 𐩮𐩡𐩢𐩣 𐩽 𐩪𐩨𐩱𐩣 𐩽 𐩡𐩪𐩣𐩧𐩢𐩣𐩬𐩬 𐩽 𐩥𐩠𐩤𐩦𐩨𐩥 𐩽 𐩠𐩥
9 𐩩 𐩽 𐩣𐩫𐩧𐩨𐩬 𐩽 𐩺𐩲𐩥𐩤 𐩽 𐩨𐩬 𐩽 𐩣𐩥𐩻𐩧𐩠𐩥 𐩽 𐩲𐩵𐩺 𐩽 𐩩𐩰𐩧𐩲𐩠𐩥 𐩽 𐩥𐩣𐩯𐩥𐩵𐩠𐩥 𐩽 𐩥𐩱𐩪𐩤
10 𐩰𐩠𐩥 𐩽 𐩥𐩧𐩭𐩠𐩥 𐩽 𐩹𐩵𐩱𐩥𐩬 𐩽 𐩹𐩡𐩭𐩧𐩺𐩰𐩬 𐩽 𐩹𐩡𐩱𐩧𐩨𐩲𐩩 𐩽 𐩥𐩪𐩨𐩲𐩺 𐩽 𐩥𐩭𐩣𐩪 𐩽 𐩣𐩱𐩩𐩣

Latinize şekli:

1 Ḥrm ʾwšk ḏ-Kbsyn w-ḏ-Wdnm w-ḏ-Bnnr w=

2 Smyṯʿ w-ḏ-Sdn ʾqwl ʾšʿbn Tnʿmm w-Wmʿ=

3 m w-Mdʾl w-Nymn w-ʾyṯʿn w-Ḥlmlm hqšb=

4 w mkrbn Yʿq b-hgr-hmw Ḍlʿm l-mrʾ-hm=

5 w Rḥmnn bʿl smyn l-ḫmr-hmw w-ʾḥškt=

6 hw w-wld-hw Rḥmnn ḥyy ḥyw ṣdqm w=

7 mwt mwt ṣdqm w-l-ḫmr-hw Rḥmnn wld=

8 m ṣlḥm sbʾm l-sm-Rḥmnn w-hqšbw hw=

9 t mkrbn Yʿwq bn mwṯr-hw ʿdy tfrʿ-hw w-mśwd-hw w-ʾsq=

10 f-hw wrḫ-hw ḏ-Dʾwn ḏ-l-ḫryfn ḏ-l-ʾrbʿt w-sbʿy w-ḫms mʾtm


mkrbn Yʿwq“ “Tapınak ya'uq

Bu yazıtta ilgi çeken “MKRB” kelimesi..

𐩣𐩫𐩧𐩨: “مكرب” mkrb “Macoraba” Ptolemy'nin Mekke'yi koordinat olarak verdiği yerin ismiyle çok benzer...






يعوق” Yeûq'la ilgili şöyle bir bilgi vardır;

           Kinâne’nin veya Murâd kabilesinin taptığı, at şeklinde tasvir edilen Yeûk’un aslında Hz. Âdem’in çocuklarından biri veya Hz. Nûh öncesinde yaşamış sâlih bir kişi olduğu, ölümünden sonra şeytanın aldatmasıyla putlaştırıldığı belirtilmektedir. Yeûk’un Sebeli Kehlân’a ait bir put olduğu, daha sonra Benî Hemdân’a intikal ettiği de nakledilmektedir (Zemahşerî, VI, 218; Kurtubî, XVIII, 307; İbn Âşûr, XIV, 208-209). Hemdânîler ile Yemenliler’den onlara komşu olanların da bu puta taptıklarını belirten İbnü’l-Kelbî, Benî Hemdân’ın ve diğer Araplar’ın Yeûk kelimesini isim olarak kullanmadıklarını, herhangi bir şiirde de bu isme rastlamadığını belirtir (İbnü’l-Kelbî, s. 8). Ancak Yeûk adının zikredildiği şiirler mevcuttur (Fahd, s. 196). Yeûk diğer dört putla birlikte merkezî Arabistan’ın en eski putlarındandır; bunlar İslâm’ın gelişine kadar varlıklarını sürdürmüştür (a.g.e., a.y.). (T.D.V.İslam Ansiklopedisi, YEÛK,  Ömer Faruk Harman, cilt: 43,  sayfa: 508.)

         Yani şöyle olabilir mi?

İbni Kelbi'nin söylediklerini tekrar hatırlayalım.

 {وَقَالُواْ} أي قال السادة والأغنياء؛ للضعفاء والفقراء {لاَ تَذَرُنَّ} لا تتركن {آلِهَتَكُمْ} التي تعبدونها {وَلاَ تَذَرُنَّ وَدّاً وَلاَ سُوَاعاً وَلاَ يَغُوثَ وَيَعُوقَ وَنَسْراً} هي أسماء أصنام كانوا يعبدونها؛ وكان «وداً» على صورة رجل، و «سواعاً» على صورة امرأة «ويغوث» على صورة أسد و «يعوق» على صورة فرس و «نسراً» على صورة نسر. لعنهم الله تعالى أنى يؤفكون {وَلاَ تَزِدِ الظَّالِمِينَ}  (كتاب الأصنام,ابن السائب الكلبي)

             Adam, Kadın, Aslan (Başı), At... Babil'den beri bilinen bir At, kanatlı at...



Adam, Kadın, Aslan(başı), (kanatlı) At.. Kartal'da eklenirse...
şöyle bir şey düşünülebilinir;









1 Ağustos 2021 Pazar

Nûh ve Büyük Su Baskını (7d). Nûh Halkının İlahları (7d).

 

(يَغُوثَ)

İbn Kelbi Yêgus’u Curaş halkı (Kuzey Yemen), Mezhic Kabilesiyle (Yemen) birlikte anar.

 


 (𐩺𐩶𐩻)

  يغوث: YEGŪS, Yaghūth

 

Mâlik bin Eşter Mezhiclidir.

مالك بن الحارث الأشتر” Yemen asıllı (الجنسية اليمن) Mezhic kabilesine mensuptur.

Tam adı:

مالك بن الحارث بن عبد يغوث بن مسلمة بن ربيعة بن الحارث بن جذيمة بن سعد بن مالك بن النخع من مذحج

Burada “عبد يغوث” künyesi, Mezhic (مذحج) ve Yemenli olması ilgi çekicidir.

 

Arthur Jeffery’de aynı düşüncededir



 

Kelimenin “yardım etmek” anlamındaki gavs kökünden türediği, kendisinden yardım istendiği için putun bu adla anıldığı, “yağmur yağdırmak” anlamındaki gays köküyle de bağlantı kurularak “yağmur yağdıran” mânası da verildiği (İbn Düreyd, s. 96, 153; Yâkūt, V, 439) ve menşeinin Güney Arabistan olduğu ifade edilmektedir (Jeffrey, s. 291-292). Ancak kelimenin aslının İbrânîce’den veya ona yakın bir dilden yahut Tevrat’ta adı geçen ve Edomiler’in atası olan Yeuş’tan geldiği de söylenmektedir (Mustafavî, XIV, 257; Elmalılı, VIII, 355; Smith, s. 43, 226).

 

Kur’ân-ı Kerîm’de “yegūs” kelimesi Nûh kavminin taptığı putlar arasında zikredilir ve Nûh kavminden inkârcıların, “Sakın ilâhlarınızı, hele Ved, Süvâ‘, Yegūs, Yeûk ve Nesr’i asla terketmeyin” dedikleri belirtilir (Nûh 71/23).

 

Yegūs’un aslan şeklinde tasvir edildiği nakledilmektedir (Zemahşerî, VI, 218; Smith, s. 43, 226; ERE, I, 663). Yegūs ismi Tevrat’ta (Tekvîn, 36/5, 14), ayrıca on iki İsrâil kabilesinin soy kütüğünde (I. Tarihler, 7/10; 8/39) ve Semûd yazıtlarında (Fahd, s. 192; Smith, s. 43) geçmekte, Yegūs ile Hintliler’in Vüyasa’sı arasındaki benzerliğe dikkat çekilmektedir (bk. NESR). Câhiliye döneminde erkek isimleri arasında Abdüyeğūs adına Mezhic, Kureyş, Tağlib ve Hevâzin kabilelerinde rastlanmakta, bu da adı geçen kabilelerde Yegūs’a tapınıldığını göstermektedir (Cevâd Ali, VI, 262).” (T.D.V.İslam Ansiklopedisi, YEGŪS, Ömer Faruk Harman, cilt: 43,  sayfa: 388-389.)

 




https://www.persee.fr/docAsPDF/crai_0065-0536_2014_num_158_3_94960.pdf

 

http://www.mbtda.com/anbyaa/no7/idols/yaghooth.php

 

 

Aslan şeklinde betimlenen Yegūs’un Adam, Kadın ile bir bağlantısı olabilir mi?

 

Veya Aslan veya Aslan başı ile ilgili gökte bir izdüşümü olabilir mi?

 

Kahraman(Perseus) Takım Yılzıdızının “ حامل رأس الغول / Hâmil re’s el-gûl” olarak anılması belki bize yardımcı olabilir. “رأس الغول” “Gûl başı” veya “Şeytan Başı” olarak çevrilebilir.

 

 







Medusa ve aslanlar

 

Medusa'nın Başı ve onu kesen kılıç Perseus(Kahraman)’un elindedir. Yunan sanatında sıkça görülen bir motif olan Yunan Medusa başı, büyü, şeytan çıkarma ve kehanette kullanılan pişmiş topraktan yapılmış eski Mezopotamya iblislerinin başlarıyla pratik olarak aynıdır.

 

Medusa’nın “el-Gûl” şeklinde adlandırıldığını söylemiştik. Ne/kim dir bu “el-Gûl”?

 

الغول” Sözlükte, “bir kimseyi bilemeyeceği yönden ansızın yakalamak, helâk etmek” anlamına gelen gavl kökünden türemiş bir isim olup “insanı şaşkınlıkla yakalayıp helâk eden şey” demektir (çoğulu ağvâl ve gīlân)

Câhiliye Arapları’nın folklorundan söz eden kaynakların tasvirlerine göre gūl her renge ve şekle girebilen, ıssız çöllerde insanı şaşırtıp öldüren çirkin görünümlü bir yaratıktır. Geceleyin yalnız dolaşan insanlara değişik biçimlerde görünür ve onları aldatıp yok eder. Sadece ayakları değişmez ve eşek toynağına benzeyen ayaklarından tanınır. Kılıçla vurulan ilk darbede ölür, ikinci bir darbe vurulursa yeniden canlanır. Câhiliye inanışına göre gūllerin aslı, göklerden gizlice haber almaya çalışan veya insanlara güzel kadınlar şeklinde görünen, onlarla evlenen cinlere (sil‘ât) dayanmaktadır. Bu tür cinleri parlak bir ışık (şihâb) kovalar ve neticede bir kısmı yanıp ölür, bir kısmı da denize ve karaya düşer. Denize düşenler timsah, karaya düşenler de gūl olur…

Eski Arap ve İran masallarına konu teşkil eden gūl efsanesi Anadolu-Türk folkloruna cadı, umacı, dev anası, gulyabani, karakoncolos gibi adlarla geçmiş, Batı folklorunda da “ne insan ne hayvan olan, kadavra ve çocuk yiyerek beslenen” niteliklerle yer almıştır. (T.D.V.İslam Ansiklopedisi, GŪL, İLYAS ÇELEBİ, cilt: 14,  sayfa: 177) .

Gorgon Medusa "Lamaştu" ile benzerdir. "Esas mesele Gorgon'un yüzüyle benzerliği değildir; Gorgon'un yüzü aslanın hatlarından bir şeyler taşır, ama dişi aslan paylaşılan özelliklerden sadece biridir ve Gorgon her zaman cepheden, Lamaştu ise profilden resmedilir" (Yunan Kültüründe Yakındoğu Etkileri, Walter Burkert, İtaki, 2017/115). 

Lamaştu Mezopotamya mitolojisinde Anu'nun kızıdır. 




Yeni doğan çocuklara, doğacaklara, anne adaylarına, hamile kadınlara musallat olan bir kadındır. Benzer özellikler Gorgon Medusa'da da görünür, Gûl, Gulyabani vb. isimlerle anılır.



Adam, Kadın, Adam’ın kestiği Gûl’un başı sanki bizi bilinen bir söylenceye götürüyor gibi…

 Adların yerdeki izdüşümlerini Güney’de bulmamız ve Gökte iz düşümü olması…

 Biraz daha belirginleştirmeye çalışalım devamında


Cibt ve Tâgût Kelimelerinin Habeşçe izleği

                                                          Cibt ve Tâgût Kelimelerinin Habeşçe izleği   “ اَلَمْ تَرَ اِلَى الَّذٖينَ ا...