Ye’cûc ve Me’cûc-ler
“RAB uzaktan, dünyanın öbür ucundan bir
ulusu -dilini bilmediğiniz bir ulusu, yaşlılara
saygı, küçüklere sevgi beslemeyen acımasız bir ulusu- birden çullanan bir
kartal gibi başınıza getirecek.” (Tevrât, Yasanın Tekrarı:
28:49).
“Siz yok oluncaya dek hayvanlarınızın yavrularını, toprağınızın
ürününü yiyip bitirecekler. Size ne tahıl, ne şarap, ne zeytinyağı, ne
sığırlarınızın buzağılarını, ne de sürülerinizin kuzularını bırakacaklar; ta
ki, siz ortadan kalkıncaya dek." (Tevrât, Yasanın Tekrarı: 28:51).
“Ey İsrail
halkı, Uzaktan gelecek bir ulusu Üzerinize
saldırtacağım" diyor RAB, “Köklü, eski bir ulus; Sen onların dilini bilmez, Ne dediklerini anlamazsın (15). Oklarının kılıfı açık bir mezar gibidir,
Hepsi birer yiğittir (16). Ürününü, yiyeceklerini tüketecek,
Oğullarını, kızlarını öldürecekler; Davarlarını, sığırlarını, Asmalarının,
incir ağaçlarının meyvesini yiyecek, Güvendiğin surlu kentlerini Kılıçla yerle
bir edecekler (17).” (Tevrât, Yeramya: 5:15-17).
“Çünkü kuzey krallıklarının bütün halklarını
çağırıyorum" diyor RAB. "Kralları gelip Yeruşalim surlarında, Bütün
Yahuda kentlerinin karşısında, Yeruşalim'in kapı girişlerinde Tahtlarını
kuracaklar.” (Tevrât, Yeramya: 1:15).
“Dinle!
Haber geliyor! Kuzey ülkesinden büyük patırtı
geliyor! Yahuda kentlerini viraneye çevirecek, Çakallara barınak edecek. (Tevrât, Yeramya: 10:22).
“Bunun
yerine, 'İsrail halkını kuzey ülkesinden ve
sürdüğü bütün öbür ülkelerden geri getiren RAB'bin varlığı hakkı için
diyecekler. Çünkü atalarına vermiş olduğum topraklara onları geri getireceğim.” (Tevrât, Yeramya: 16:15).
“Bunun
yerine, 'İsrail soyunu kuzey ülkesinden ve
sürdüğü bütün öbür ülkelerden geri getiren RAB'bin varlığı hakkı için
diyecekler. Böylece kendi topraklarında yaşayacaklar.” (Tevrât, Yeramya: 23:8).
“İşte, onları
kuzey ülkesinden Geri getirmek üzereyim; Onları
dünyanın dört bucağından toplayacağım. Aralarında kör, topal, Gebe kadın da,
doğuran kadın da olacak. Büyük bir topluluk olarak buraya dönecekler.” (Tevrât, Yeramya: 31:8).
“Magog – Büyük olasılıkla, Kutsal Topraklar’ın kuzeyinde yaşayan
Cermen kökenli bir ulus (krş. Yehezkel 38:2). Bazı kaynaklar Magog’u Almanya
olarak tanımlarlar (Targum Yonatan; Divre Ayamim I 1:5, Targum o.a.;
Pesikta Zutrata). Başka bir görüşe göre, bunlar Gotlar’dır (Talmud
Yeruşalmi – Megila 1:9).
Bu, günümüzdeki Rusya’nın güneyindeki İskit’e göç etmiş Cermen
kökenli bir millettir.
Dolayısıyla bazı kaynakların Magog’u İskitler olarak tanımlaması bir çelişki değidir
(Josephus Flavius; Talmud – Yoma 10a, Rabenu Hananel o.a.; Aruh Aşalem’de
Germamya k.b.).
Antik tarih bilgileri İskitler’in,
Asya’dan, Massagetae (krş. aşağıda Meşeh k.b.) tarafından sürülmüş olduklarını
ve Kimmerya’ya yakın bir yere yerleştiklerini belirtirler (Herodotus 4:11; bkz.
ö.a.).
Dil bilimi açısından İskitler İranlılar’la ve dolayısıyla Persler
ve Medler’le bağlantılıdırlar. Bu açıdan, Germanialılar olarak bilinen eski bir
Pers kabilesinin varlığı önem kazanmaktadır (Herodotus 1:125).
Başka kaynaklar Magog’un Moğollar’ı ifade ettiğini ve bu ismin
Magog’un bozulmasından oluşmuş olabileceğini öne sürerler. Arap yazarların Çin
Seddi’ni tanımlarken “Al Magog Duvarı” ifadesini kullanmaları ilgi çekicidir
(Rabi Aaron Marcus, Keset Asofer, s. 112a). Diğer antik kaynaklar
Magog’un Karadeniz’in kuzeyinde yaşadığı fikrine katılmaktadırlar (Sefer Ayovelot 9:8).” (Türkçe Çeviri
ve Açıklamalarıyla Tora ve Aftara, 1. Kitap, Bereşit, Noah 59-60, Gözlem, Eylül
2002).
“Zor dönemler her zaman düşmanını ortaya çıkarmıştır. Roma
İmparatorluğu’nun son yıllarında İstanbul Patriği Proclus (434–47) da istilacı
olarak nitelediği Hunlar’ı Yecüc-Mecüc halkı olarak görmüştür. Ortaçağ
boyunca Gotların ve Vizigotların Yecüc ve Mecüc olduğu Hıristiyanlar tarafından
sıkça ifade edilmiştir. Bunun ardından da Osmanlı İmparatorluğu Yecüc ve Mecüc
olarak tanımlanmıştır. Puritan Cotton Mather (1663–1728), Amerikan Kızılderilileri’ni
Yecüc ve Mecüc olarak görmüştür. Hıristiyanlar özellikle sıkıntılı dönemlerinde
karşılarında rakip ya da düşman olarak gördükleri kimseleri bu terimle nitelemişlerdir.
Bu düşmanlık politik arenada olabileceği gibi, dinsel anlamda da olmuştur.
Örneğin 960’lı yıllarda Avrupa’nın çoğu yerinde, Hıristiyan inancına sahip
Macar halkı kaypak ve Tanrı’dan uzak bir millet olarak görülmüş ve onların
apokaliptik Yecüc-Mecüc halkı oldukları düşünülmüştür. Macar halkına bu bakışı
yaklaşık bir asır sürmüştür.
Aslında uzun zamandır ifade edilen Rusya halkının Yecüc-Mecüc
olduğu yönündeki söylem, geçen asır boyunca çok daha güçlü bir şekilde dile
getirilmiştir. Fakat SSCB halkını Yecüc-Mecüc olarak ileri sürenler, 1990’ların
başında bu devletin dağılmasıyla birlikte görüşlerini gözden geçirmek durumunda
kalmışlardır. SSCB’nin Yecüc-Mecüc halkı olarak görülmesi 1920 sonrası yoğun
biçimde ifade edilse de, gerçekte daha ilk asırda Yahudi tarihçisi Josephus da
bu halkın ataları olan göçebe İskitleri Mecücler olarak tanımlamıştı (Hıristiyan
Teolojisinde Deccal ve Yecüc - Mecüc Kavramları Üzerine Bir Değerlendirme, Mustafa BIYIK, Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi
Dergisi, 2007/1, c. 6, sayı: 11, ss. 53-79.